Salgın, amansız şekilde tekrarlanan hatalar felaketi ile sürüyor. Şiddeti azalsa da baş edilmesi güç bir belirsizlikle karşı karşıyayız. Ölüme dokunan bu belirsizlikle baş etmenin hiç kolay olmadığı bir gerçek.

Pandemik bitkinlik

Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol

Kusursuz fırtınayı da atlatmayı başaranlarla, pandeminin üçüncü yılına girdik. Sağ kalmayı başarmış olmamız ise sağ kalıma dair bir içgüdü geliştirdiğimiz, bir kavrayış olgunluğuna eriştiğimiz yani yorucu ama bundan sonrasına dair umut barındıran, güçlendiren bir mücadeleye pek benzemiyor. Daha çok fırtınadan kıyıya vurmuş gibi bitkin ve yorgunuz. Yine de market torbaları yıkayıp kendimizi balkon iplerine mandallayıp havalandırmaktan, çocuklarımızı okullarına gönderebildiğimiz günlere erişebildik. Salgının tam olarak neresindeyiz bunu bilebilmek hatta öngörebilmek çok mümkün değil. Ama virüsün bugüne kadarki gelişme süreci yakın vadede istikrarlı bir dönemin olamayacağına işaret ediyor. Bazı modellemelere göre istikrarlı, kararlı bir döneme erişebilmek için önümüzde en az iki yıllık bir süre var. Bu süre zarfında en büyük zorluğu salgının başında parmaklarımızı sallayarak en çok öleceklerini söylediklerimiz ve akla ihanet edercesine bilime sırtlarını dönerek aşılanmamış olanlar ve onların yakın çemberindekiler yaşayacak. Her varyantta ve her yaz mevsiminde bu kez bitti diye asılsız umut dağıtan politikacılara göre varyantlar öngörülemeyen birer sürpriz.


Bir de o politikacılarla birlik olan ve bu pandemide sıradan bir sıkıcılıktan daha zararlı olduklarını fark ettiğim apolitik bilim insanları var ki onlara göre de her yeni varyant, virüsün adeta bir deney tüpünde pasajlanması gibi virüsü zayıflatarak etkisizleştirecek. Bu bilim insanları neredeyse omikronun bir canlı aşı olabileceğini ima ettiler. Oysa işi mikroplar ve salgın olanlar, virüslerin bu yeryüzünde en hızlı evrim geçiren varlılar olduğunu, dakikalar içinde nesiller atlayabildiğini bilir. Virüs ile enfekte tek bir hücrede milyonlarca kopya oluşur. Virüsler, özellikle salgın etkeni olan koronavirüs gibi RNA virüsleri, hata felaketini önlemek için milyonlarca kopya yaparlar. Nitekim bugüne kadar her varyant bir öncekinden daha bulaşıcı oldu ki bu da mutasyonların sayısızlığı ve varyant olasılığının artması demek. Salgının başından itibaren her ardışık dalganın vadisi, bir önceki dalganın zirvesi kadardı. Bulaştıkça ve kırılgan nüfusta bulaşma arttıkça yeni varyantaların öngörülemez biçimde gelişeceği çok açık. Biz ise telafisi olmadığı halde hata felaketi yapmakta virüs ile yarışıyoruz ve bu bitmeyen hatta kendinden sonra gelecek salgınlar zincirini doğuran bir kıyamete evriliyor. Seyrettiğiniz filmler ya da kurgu bilim kitaplarında kıyametin ne zaman koptuğunu anımsayın, gerçekleri söyleyen ve kurtuluşun gerçeklere dayanılarak kurgulanması gerektiğini söyleyen bilim insanları dinlenilmediğinde kopar.

SAKLANAN ÖLÜMLER

Salgın, amansız şekilde tekrarlanan hatalar felaketi ile sürüyor. Şiddeti azalsa da baş edilmesi güç bir belirsizlikle baş başayız. Belirsizlik denildiğinde ise en büyük korkumuz olan ölüme dokunan bu belirsizlik ile baş etmenin hiç kolay olmadığı bir gerçek. Şimdi önlenmeyen bir salgın pandemiye, pandemi ise korona kıyametine evrilmekte. Başladığı zamandan çok daha hareketli ve kalıcılıkta kararlı bir virüs var ama tanışıklığımız eskiyince sıkıldık. Sıkılınca bitiyor mu, şimdi bunu anlayacağız. Geçen haftalarda yapılan bir modelleme çalışması, dünyada resmi rakamla 6 milyon olarak bildirilen ölüm sayısının, omikron fırtınası öncesinde en az 18 milyon kişi olduğunu gösteriyor. Türkiye’de, Türk Tabipler Birliği Pandemi Çalışma Grubu üyesi Güçlü Yaman’ın yalnızca 24 belediyeden alınan fazladan ölüm rakamlarına dayanılarak, 274 bin kişinin öldüğü düşünülüyor. Bilanço çok ağır ve henüz tam belirlenmiş değil. Öksüz kalan çocuklar ile ilişkili olarak 20 ülkenin verileri ile yapılan bir modelleme çalışmasında, ülkeler arasında büyük farklılıklar olduğu görülüyor. Örneğin Almanya’da 2.400, Hindistan’da ise 2 milyona yakın çocuk ailesiz kalmış. Bu iki ülke arasındaki, doğal sürü bağışıklığı zihniyetine bağlı farklılıktan ve Hindistan’daki genç ölümlerden kaynaklanıyor. Hindistan artık aşılamaya bile gerek kalmayacak kadar sürü bağışıklığına eriştiğini ilan ettikten hemen sonra büyük bir fırtına ile katastrofi yaşamış ve dünyaya delta varyantını armağan etmişti. Henüz pandemi sonrasına kendimizi atamadığımız için bunlar tam bilanço olmayıp şimdilik hesaplanılabilen sayılar.

DİSTOPYA

Sıfır Covid-19 politikası izleyen ülkelerde bugüne kadar izlenilen ama çok da gerçekçi bulunulmayan bu katı stratejinin milyonlarca hayat kurtardığı biliniyor. Pandeminin birinci yılı bittiğinde erişebildiğimiz aşıya rağmen yaşananları açıklayabilmek çok güç. Şahane şehirler, inanılmaz teknolojilere imza atan insan aklı dünyayı minnacık bir küre gibi birbirine bağladı. Ama adına küreselleşme denilen bu ütopya salgın ile distopyaya dönüştü. Biz bir başımıza hiçiz. Ama birlikte yapmamız gereken şeyleri yapamayacak kadar bir başınayız. Hayal edilemeyenleri başaran insan aklı her şeyin ne denli birbirine ve müşterek çözümlere bağlı olduğunu unutmuşa benziyor. Hatırlamadığımız bir şeyi nasıl unuttuğumuzun cevabını ise bilmiyorum. Bu yerküreyi 100 milyon canlı ile paylaşıyoruz. Ve yerkürede mikroplar insandan çok daha fazla yer kaplıyorlar, bizden çok daha eski ve esnekler. Pandemiye neden olan şartlar iklim krizi ile birleşince yakın gelecekte başka pandemilere hatta hemen çok yakınımızda olduğu üzere savaşlara davetiye gönderiyor. Bilmem biliyor musunuz ;başka bir gezegende yaşayabilmek için dahi yanımızda 40 bin tür taşımak zorundayız. Bu kadar başedilememiş bir pandeminin insan zihnini en üşüten yanı, pandeminin ortaya çıkış koşullarına dair hiçbir kavrayış geliştirememiş olmamız. Albrecht Durer’in “Mahşerin Dört Atlısı” eserinde betimlenen savaş, salgın, kıtlık ve ölüm dörtlüsü “kıtlık “ ile tamamlanmış olacak. Nazım Usta acaba şu dizeleri “Tekrardaki mucize gülüm, Tekrarın tekrarsızlığı!” yazarken dünyayı paylaştığımız insan kardeşlerimizin tekrarlar konusundaki ısrarına mı göz kırpmaktaydı. Pandemik bir bitkinlik çöktü üzerime. Anlatamamaktan ve anlayamamaktan yorgunum…

KAYNAKLAR

1.COVID’s true death toll: much higher than official records, https://www.nature.com/articles/d41586-022-00708-0
2. Global, regional, and national minimum estimates of children affected by COVID-19-associated orphanhood and caregiver death, by age and family circumstance up to Oct 31, 2021: an updated modelling study.
https://www.thelancet.com/action/showPdf?pii= S2352-4642%2822%2900005-0