Açlık salgını var, bazılarımız salgına yakalanmamak için dünyadaki tüm gıdayı değişik formüllerle tüketiyor, diyet fantezileri yapıyor ancak çok doyduğu zaman sofrada kalanları açlıktan ölen kıtalara yolluyor.

Pandeminin mesajları, kış dalgası ve yeni varyant ‘omikron’

Prof. Dr. Esin Şenol Davutoğlu

Salgın dünya tarihindeki en geniş çaplı salgın oldu, en yıkıcı salgın olmasına da az kaldı. Son bir yılı hava durumu izler gibi varyant haberleri ile geçirdik. Gamma, Delta, Mu ve Delta’nın torunları olarak adlandırılan Delta-Plus, AY.4.2 ve en sonunda 25 Kasım 2021 Güney Afrika’dan bildirimi yapılan ve korkutan “Nu.” Yunanlı meslektaşlarımız, okunuşu “Ni” ama İngilizce Şövalye: Knight gibi ( Nay ) diye uyardı. Ve 26 Kasım 2021 tarihinde “Nu”, endişe verici varyant kategorisine alınarak adı Yunan alfabesindeki on beşinci harf olan “Omikron” olarak değiştirildi.

İlgililer “virüs bizi şaşırtmaya devam ediyor, evriminde büyük sıçramalar olmuş “gibi açıklamalar yapsa da virüslerden mutasyon ve evrimsel hareketlilik beklememek pek mümkün değildir. Defalarca söylediğimiz üzere, virüsler, mutasyonun her türlüsüne uğrayan sayısız mutasyon geçiren varlıklardır. Evrimin ki denklemi mutasyon +seçici basınç olarak tanımlayabiliriz, canlı örnekleridir. Dolayısıyla, bulaşmanın kontrolsüz olduğu, toplumun yeterince ya da hiç bağışık olmadığı Güney Afrika, Latin Amerika, Asya gibi coğrafyaların varyant gelişimi ve dağılımı için bir kaynak olacağı öngörülüyordu. İngiltere’de, SARS-COV2 sekanslamalarını başlatan bilim insanı Francois Balloux, her şey yolunda gitse dahi, virüsün yavaş bir değişimle, 10 yıl içinde tümüyle aşıdan kaçan bir varyant haline geleceğini düşündüğünü belirtiyordu.

Kökenden en farklı varyant

Artık anahtar virüs kabul edilen Delta’dan ise önümüzdeki 2 yıl içinde bir “süpervaryant” yani huyu değişmiş yepyeni bir varyant gelişme olasılığının yüksek olduğu beklentisi bulunuyordu. Dünyada aşılamanın çok düşük, bulaşmanın çok yoğun olduğu bölgelerde varyant izlem ve taramalarının da yapılamıyor olması, bizi sürpriz ani gelişmelerin bekleyebileceğini anlatıyordu zaten. Omikron, Güney Afrika’da Delta’dan önceki ikinci dalgadan sorumlu olan Beta varyantından gelişen bir varyant. Beta o coğrafyada kısıtlı kalmış, o esnada dünyada ikinci dalgaya yol açan alfa, deltaya evrilmişti. Yeni varyantın, bazı bölgelerde son üç hafta içinde test pozitiflik oranlarının yüzde 1’den yüzde 30’lara çıkması, aşı ve doğal bağışıklık uyaran dikensi proteininde 30 mutasyonunun olması gibi ön bulgular ile epeyce konuşulacağı anlaşılıyor. Bugüne kadar, salgını başlatan ata kökenden en fazla farklılaşmış varyant.

Güney Afrika dün bildirimi yaparken, bunun altından tek başına kalkmayacağını söyleyerek tüm dünyayı yardıma çağırdı. Güney Afrika aynı zamanda HIV (Human Immundeficiency Virus) prevalansının da çok yüksek olduğu bir bölge. Bu şu anlama geliyor, bağışıklık cevapları yani kendilerini hasta eden virüsü kontrol edemeyerek, mutasyonlu virüslerin gelişebileceği ve bu virüslerin yayılımını uzun süreler sürdürebilecek hasta yükü çok yüksek. Ne kadar yaygın ya da yayılmış olabileceği konusunda bir veri olmasa da, salgını başlatan Wuhan suşunun, vakaların ilk saptandığı tarihten aylar önce tüm dünyaya çoktan dağılmış olduğu filogenetik çalışmalarla kanıtlanmış bir bulgu. Bayrağı Delta’dan, bana sorarsanız dünyada çoktan başladığı yolculuğunda Omikron mu alacak yoksa Delta kendi çocuklarını mı doğurdu bilemiyoruz.

İngiltere’nin izlediği salgın yolu

Bildiğimiz her şeyin bizim yapacaklarımıza bağlı olduğu ki bu da salgının geleceğini puslandırıyor. Salgının birinci yılı dolmadan bulunan aşı bir en büyük umut idi ve öyle de oldu. Dünyada aşılamadaki eşitsizlik olmasına karşın, bu sonbaharda aşılanma oranları tüm nüfus için kritik eşik olan yüzde 75 ‘i geçen İspanya, Portekiz, Danimarka, İtalya gibi ülkelerde rahatlama olduğunu ve salgının yıkıcı etkisinin azaldığını söyleyebiliriz. Japonya ve hızla tüm nüfusuna üçüncü dozları yapan İsrail, son zamanlarda ölüm görmemeye başladı.

İngiltere farklı bir strateji izleyerek, aşılanma oranlarını artırırken, o zamanki yeni ve çok bulaşıcı varyant olan Delta’ya rağmen tüm kısıtlamaları kaldırdı ve bu nedenle çok eleştirildi. Aşılama sürerken kısıtlamaların dikkatle sürdürüldüğü Avrupa bölgesindeki diğer ülkelere kıyasla, en çok ölümün görüldüğü ilk 5 ülke arasında yer alarak bu yaz mevsimindeki açılıştan itibaren en az 15 bin ölüm oldu. İngiltere’nin, kış mevsiminde çok daha yıkıcı olma riski taşıyan büyük ve sivri bir dalga yerine, daha yatık ve uzun salınımlı bir sonbahar dalgası seçtiği anlaşılıyor.

Bu stratejisinde aşılamaya, aşılı kişilerde doğal enfeksiyon bağışıklığını da ekleyerek, kapanmanın getirdiği psikolojik, sosyal ve ekonomik yüklerle, kırılgan gruplarda fazladan olacak ölümleri tartarak, geç kış dalgasını erken sonbahar dalgasıyla önlediği anlaşılıyor. Bu eleştirilse de sonuç olarak yol haritası belirlenmiş bir strateji. Oysa benzer sayıda aşılama yapan ama bu aşıları nüfusun kırılgan gruplarında ve ülke genelinde homojen yapamayan Türkiye’de aşılama hem bağışıklık duvarı oluşturamadı hem de aylardır ölüm sıralamasında dünyada ilk 6-8 ülke arasında olup, yalnızca Kasım başından itibaren beş binden fazla kişi öldü.

İngiltere’de sonbahar dalgasında vakalar bizden yüzde 60 daha fazla olmasına rağmen, bizde ölümler yüzde 80 daha fazla. Test oranları da 4 kat fazla olduğu için, vakaları biz atlarken, onlar yakalıyor. Türkiye’de ölüm sayıları aylardır günlük iki yüzün altına inmiyor ve ölen nüfus giderek genç ve aşı olsalar ölmeyeceklere evriliyor. Sosyal, ekonomik çöküşü de sürükleyen ve bir türlü nefes aldırmayan ve varyanttan varyanta geçişi dahi dünyaya bakarak izleyebildiğimiz hiç bitmeyen bir salgın dalgasındayız. Bizde de, aşılarını yaptırmış ve bireysel risk yönetimlerini dikkatle sürdüren nüfusumuz için salgının yakıcı etkisinin azaldığı söylenebilir. Pandeminin hepimiz için karışık pek çok mesajı oldu.

Aşılamanın gelir düzeyi ilişkisi

Bunlar arasında tünelin ucundaki ışık olarak tanımlayıp dört elle sarıldığımız aşı sonrası, aşılı kişilerde de enfeksiyon görülmeye başlanıldığında “aşılar etkisini yitiriyor” en çok kafamızı karıştıran ve panikleten mesaj oldu. Ancak aşılar hâlâ etkili ama gelir düzeyi yüksek ülkelerde nüfusun yüzde 60’tan fazlası aşılanırken, gelir düzeyi düşük ülkelerde ise nüfusun yüzde 2.5’u aşılandı. Dünyada 3 milyar kişi henüz ilk doz aşısını olmadı. Bazı ülkelerde yapılan üçüncü doz aşı sayısı, bazı ülkelerde yapılamayan aşı sayısının üç katı.

Şöyle özetleyelim, açlık salgını var, bazılarımız salgına yakalanmamak için dünyadaki tüm gıdayı değişik formüllerle tüketiyor, diyet fantezileri yapıyor ancak çok doyduğu zaman sofrada kalanları açlıktan ölen kıtalara yolluyor. “Sabit bir maddeden, karmaşık, canlı bir güzelliği oluşturan sayısız kuşak, hiçbir yazar daha iyisini yazamazdı” (Yaradılış, Colombre, Dino Buzzati )

KAYNAKLAR

https://www.who.int/news/item/26-11-2021-classification-of-omicron-(b.1.1.529)-sars-cov-2-variant-of-concern

https://www.klimik.org.tr/2021/11/26/klimik-derneginden-b-1-1-529-varyantiyla-ilgili-bilgilendirme-metni-ve-oneri/