Paniğin gerekçesi hesapta olmayanlar
İktidar, halkı 19 Mart operasyonlarına bir türlü ikna edemediği gibi hiç beklemediği bir toplumsal muhalefet rüzgarıyla karşılaştı. Bahçeli’nin, İmamoğlu’nun yargı sürecine ilişkin “ivedilik” çağrısı ise hesaba katılmayanların yarattığı paniğe işaret ediyor.

Mehmet Emin Kurnaz
mehmeteminkurnaz@birgun.netİBB Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonların ardından yükselen toplumsal muhalefet iktidar blokunun gözünü korkutmaya devam ediyor. 19 Mart’tan bu yana İmamoğlu, yakın çalışma ekibi ve belediye başkanlarına yönelik öne sürülen iddia ve suçlamalar, toplumun ezici çoğunluğunu ikna edemedi. Bir kez daha toplumun rızasını alamayan Saray yönetiminin, yandaşlar üzerinden yürüttüğü kara propaganda gemisi de karaya oturdu. Ne yolsuzluk ne terör suçlaması yeterli olabildi. Arzu edilen başarı bir türlü sağlanamadı.
İnandırıcılığını yitiren iktidar üstelik hiç hesapta olmayan, rejime karşı topyekun bir itiraz dalgasına tosladı. Saraçhane ve Maltepe’de bir araya gelen milyonların yanı sıra, eylemler ülkenin dört bir yanına hızla yayıldı. Çorum’dan Trabzon’a, Rize’den Sakarya’ya halk AKP’nin kalesi denilen illerde bile sokaklara döküldü. CHP Lideri Özgür Özel de Anadolu’da başlattığı mitinglerin ikincisini bu hafta sonu Yozgat’a taşıyarak bir nevi meydan okudu.
İlk kıvılcımı çakan üniversite öğrencileri kampüslerinde, “Proje Okul” adı altında öğretmenlerinin sürülmesine karşı çıkan liseliler okullarında mücadelenin lokomotifi oldu. Kadınlar, gençler, işçiler, işsizler, çevreciler, yaşam savunucuları kısacası toplumun farklı kesimleri, siyasetin gerçek öznesi “biziz” dedi. Gezi’deki gibi yaratıcı pankart ve sloganlar, ülke geneline yayılan boykot, liselilere kadar inen itiraz dalgası toplumsal muhalefeti yeniden ayağa kaldırdı.
İVEDİLİKLE GÖRÜŞÜLSÜN
İşte bu beklenmeyen durum iktidar kanadında tedirginliğe neden oldu. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önceki günkü çıkışı da söz konusu tedirginliğin en açık ifadesiydi. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluk iddialarından dolayı Silivri Cezaevi’nde bulunan zanlı Ekrem İmamoğlu’yla ilgili mahkeme süreçlerinin ivedilikle görüşülüp karara bağlanması gerekmektedir” diyen MHP Lideri, “Tanık ifadeleri, sarih ve sahici delillerle birlikte diğer sair bilgi, belge ve bulguların dava dosyasına eksiksiz ilavesinin yapılması suretiyle kovuşturma etapları tamamlanmalı, şayet İmamoğlu suçsuzca beratı, değilse tecziyesi maşeri vicdana muvafık halde mutlaka ve olabilecek en kısa sürede temin edilmelidir” ifadelerini kullandı.
YANDAŞLAR GÖRMEDİ
MHP Liderine yanıt iktidarın sesi Cem Küçük’ten geldi. Küçük katıldığı programda İmamoğlu hakkında çıkacak kararın 2029’un başı veya sonunda gelebileceğini iddia etti. Küçük, “Sayın Bahçeli’nin de dediği, bunlar ivedilikle, hızlı olsun ama bir kere iddianame 109 kişi olduğu için, 99’u yolsuzluk, altısı terörden. En az Eylül Ekim’i bulur. Yargılama bir yıl, o da en iyi ihtimal. Bir yıl istinaf, bir yıl Yargıtay, altı ayda bilmem geliş gidişi var onun. Dört sene, üç buçuk dört yıl, 2029’un başını bulur veya sonunu bulur” diye konuştu. Öte yandan Bahçeli’nin çıkışının, AKP çizgisindeki Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak, Türkiye gibi gazetelerin ilk sayfalarında hiç yer almaması da dikkat çekti. Kamuoyunda da pek çok tartışma yaşandı. Bazı değerlendirmelere göre Bahçeli, ortağı Erdoğan’ı “dostça uyardı.” Bazı görüşlere göre de ortaklar arasında fikir ayrılıkları ayyuka çıktı. Erdoğan döneminin bittiğini iddia ederek Bahçeli’nin çıkışını bir tür geçiş dönemine hazırlık şeklinde yorumlayanlar da oldu, İmamoğlu’nun “tutuklu” durumundan çıkarılarak bir an önce “hükümlü” hale gelmesi için söYlediğini düşünenler de.
BAHÇELİ PANİK OLDU
Sürecin nereye evrileceğini göreceğiz. Ancak Bahçeli’nin çağrısını öncelikle tükenen rejimin panik haldeki çırpınışı olarak görmek mümkün. Bahçeli de operasyonu topluma anlatıp onu ikna edecek delillere sahip olunmadığının farkında. 19 Mart’tan bu yana hukuksuzlukların bir kıvılcım gibi toplumsal muhalefeti ayağa kaldırdığı, rüzgarın muhalefetten yana estiği, kitle desteğinin yanı sıra psikolojik üstünlüğün de muhalefette olduğu görüldü. Bahçeli de bir nevi ön almak istiyor. Toplumsal muhalefet ayağa kalkarken kitlelerin rızasını almadan rejimin ömrünü uzun süre korumanın mümkün olmadığı gerçeğini ise sıkça hatırlatmak gerekiyor.