Resmen” sonunda bizim de koronavirüsümüz oldu!

Sağlık Bakanı Koca, “açıklık politikası gereği” diyerek, ilk vakanın görülmesinin hemen ardından, Çarşamba gününün ilk saatinde, Avrupa temaslı bir vatandaşımızda virüs saptandığını açıkladı.

Risk somut, tedbirler basittir. Koronavirüs alacağımız tedbirlerden daha güçlü değildir. Vatandaşımızdan beklediğimiz, 14 gün ve 14 korunma kuralına uyarak bu mücadeleye güç vermesidir” diye ekleyerek.

Çok yerinde bir vurgu!

Ne zamandır yetkililer virüsün eninde sonunda bize de geleceğini hatırlatarak alınması gereken tedbirleri ilan ediyordu. Ancak, dün evden çıktığımda gördüm ki, “resmi” açıklama ile birlikte toplumsal psikolojimiz de değişmiş.

Epeyce bir süre; işsizlik, yoksulluk, açlık, hukuksuzluk ve adaletsizlik gibi konuları bir ölçüde gölgeleyen savaşı, İdlib’i falan konuşmayı da bırakıp sadece korona konuşacağız. Onunla yatıp onunla kalkacağız, tıpkı dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi.

Peki, bunu nasıl yapacağız?

Yanıt yazının başlığında. İlk yapmamız gereken paniklememek! Sonra, tehdit neyse onunla bilinçli bir mücadele yürütmek!

Başa çıkılamaz gibi görünen koşullarla karşılaşan kimilerinin yaptığına bakın; misal akıl almaz gerekçelerle hapse tıkılan gazetecilere; Barış’lara…

Panikten eser yok davranışlarında, çaresizlikten en küçük bir iz yok. Bilinçli bir cesaretle karşıladılar çoğu insanı panikletecek durumu.

Ya da Osman Kavala’ya bakın!

Sürekli yeni suçlar icat ederek, bir delile dayanmayan saçma iddialarla, “asla çıkamayacaksın” duygusu yaşatacak tutuklamaları peş peşe sıralasalar da, paniklemiş değil. İçeriden dışarıya yansıttığı; kendisinden çok toplum için duyduğu kaygı ve mücadele hali.

Bir tehdit veya bilinmez karşısında duyulan korku ve panik doğal insani tepkiler. Ama bu coğrafyada biz, korkunun ecele faydası olmadığını biliyoruz. Paniğin de öldürmekten başka bir şeye yaramadığını kavramak şart.

En hazırlıksız anınızda karşınıza çıkan bir tehdide tepkiniz panik olduğunda; kaçınılmaz olarak yeniliyorsunuz. Paniklemeden karşı durmayı becerip tehdidi yok ettiğinizde eskisinden güçlü biri olarak çıkıyorsunuz krizden. Korkuları yenmenin ve paniklememenin yolu aklı ve bilgiyi devreye sokmaktan geçiyor.

Böylesi zamanlarda en kötüsü; yöneticilerin, toplum önderlerinin paniklemesi, etrafa endişe yaymasıdır.

Ben BirGün’ün ve onun her okurunun kendi çevresinde bir önder olduğunu biliyorum. Bu küresel tehlike karşısında biz hep gerçekçi olacak, ne panik ne de yanlış umutlar yaratan işlere imza atacağız.

Korona ile bir maça çıkmış gibiyiz!

Geçenlere kaybettiğimiz efsane basketbolcu Kobe Bryant; “Ben paniklersem, herkes panikler” diyordu. Örnek aldığı ve hep yarıştığı efsane Shaquille O’Neal’e göre; “Generaller paniklemezse, askerler asla paniklemez”di. Onlar takımlarının liderleriydi!

Gençliğimizde, siyasi tartışmalarda, sıklıkla “Soba borusu mantığı” diye tanımladığımız bir bakış açısı vardı. Panikleyenlerin bakış açısı da budur. Soba borusundan bakar gibi bakarlar ve pek çok basit çözümü, seçeneği göremezler.

Bir boks maçıysa korona ile çıktığımız, yediğiniz darbe ne kadar ağır olursa olsun, bilin ki yüzünüzde paniğin izi görüldüğünde nakavt geliyor demektir!

Dalgıçlar iyi bilirler; derinlerde panik aptalca şeyler yatırır ve kendi kendinizi bitirirsiniz!

BirGün, görebileceğimiz bir yere asıp farkındalığınızı yükselteceğiniz bir korona ile mücadele afişi hazırladı. Ben alabildiğim kadar alıp eşe dosta da dağıtacağım.

Artık yapacağımız tek şey var; bilinçli bir mücadeleyi hep birlikte paniklemeden sürdürmek. Sonuna kadar!