Panzerler’in vedası

Dünya Kupasının 12. gününde A grubunda iddiası kalmayan iki ülkenin mücadelesinde kazanan Suudi Arabistan oldu. Salah’ın şık golüyle öne geçen Mısır, üstünlüğünü koruyamayınca turnuvaya puan alamadan veda etti. Ancak bu maçta kaleyi koruyan Essam El-Hadary, Dünya Kupası’nda forma giyen en yaşlı oyuncu unvanını Mondragon’dan devraldı. El-Hadary ayrıca penaltı kurtaran en yaşlı kaleci olarak da tarihe geçti. Dünya Kupası’nda görev yapan 32 teknik direktör arasında El Hadary’den daha genç olanlar var. Roberto Martinez (179), Mladan Krstajic (413), Aliou Cisse (1164)… Muslera Uruguay formasını 100. kez giydiği karşılaşmada Rusya’ya da gol izni vermedi. Turnuvanın gol yemeyen tek takımı olarak bir üst tura çıkan Uruguay, son 16 turunda Portekiz ile eşleşti. Turnuvaya sükseli başlangıç yapan Rusya, üçüncü ancak en dişli rakibi karşısında direnç gösteremedi. Rusya adına ilk iki maçta üç gol atan Çeriçev, bu sefer kendi kalecisini çaresiz bıraktı.

B grubunun son maçlarında İran ve Fas güçlü rakiplerine direnç göstererek ve yenilmeyerek turnuvaya veda ettiler. Son Avrupa şampiyonu Portekiz’de 1-0 öndeyken Ronaldo’nun penaltı kaçırması son dakikaları kabusa çevirdi. Beraberliği yakaladıktan sonra son 16 için ellerinden geleni yapan İran ikinci golü atmaya muvaffak olamadı. İlk iki maçında 28 girişimde bulunan ancak gol atamayan Fas, İspanya karşısında ilk denemede ilk golünü ligimizde forma giyen Boutaib’in ayağından atmayı başardı. İspanya’yı mağlubiyetten kurtaran VAR uygulaması sayesinde geçerli sayılan son saniye golü oldu. Bu gol İspanya’yı bir üst tura lider olarak taşıdı ve ev sahibi olmak dışında pek de esprisi olmayan Rusya ile eşleştirdi.

13. günün ilk maçında iddiasız Peru Avustralya’yı mağlup ederek gönüllerimizi boşuna çalmadığını dosta düşmana göstererek turnuvaya veda etti. Aynı saatlerde beraberlik durumunda el ele kol kola tur atlayacak olan Fransa - Danimarka futbol oynamamak suretiyle grup aşamalarının ilk ve tek golsüz maçına imza atarken futbolseverlerin ahını alarak bir üst tura çıkıyordu. İlk 12 günün en çok eleştirilen takımı Arjantin, en çok eleştirilen oyuncusu Messi’nin önderliğinde Nijerya’yı 2-1 mağlup ederek bir üst tura çıkmayı başardı. Şık bir gol atan Messi hem bu turnuvanın 100. golüne imza attı hem de turnuva tarihinde 10'lu, 20'li ve 30'lu yaşlarında gol atan ilk oyuncu oldu. Festivalin kırkıncı karşılaşmasında aynı grupta yer aldığımız Hırvatistan ve İzlanda karşı karşıya geldi ve İzlanda’yı gözyaşlarıyla evine uğurladık. Kuzey Avrupa temsilcisi rotasyonlu Hırvatistan karşısında yakaladığı fırsatları değerlendiremeyince futbolun altın kuralı devreye girdi ve Hırvatlar grup aşamasını üçte üç yaparak tamamladı. On üçüncü günün sonunda bir üst turda Fransa ile Arjantin, Hırvatistan ile de Danimarka eşleşmiş oldu. 90 dakika boyunca oyunu hiç zorlamayan, ne stadyumdaki 78 bin seyirciden ne de TV’den izleyen milyonlardan utanan, kendi taraftarlarının dahi ıslıkladığı, grup aşamasının golsüz biten ilk ve tek maçının mimarları Fransa ve Danimarka’ya, futbolseverleri bu eşleşmelerde taraf seçme derdinden kurtardıkları için teşekkürü borç bilirim.

Turnuvanın 14. gününde ilginç şeyler oldu. İlk iki maçını kazanan Meksika, İsveç karşısında lider olarak sahaya çıkmıştı. Hiçbir iddiası kalmayan Güney Kore, son şampiyon Almanya’yı zevk için mağlup etmese, Meksika için de turnuvanın sonu gelecekti. Son 16’yı kovalayan İsviçre ile ununu elemiş eleğini asmış Kosta Rika arasındaki maç 2-2 berabere bitse de bu sonuç Avrupa temsilcisini bir üst tura taşımaya yetti. İsviçre kalecisi Yann Sommer, Zubizarreta ve Noel Valladares’in ardından Dünya Kupası'nda kendi kalesine gol atan üçüncü kaleci oldu. E grubunun diğer karşılaşmasında Brezilya, Sırbistan’a sürpriz yapma şansı tanımadı ve her iki devrede attığı birer golle rakibini 2-0 mağlup ederek bir üst tura grup lideri olarak yükseldi. 14. günkü maçların ardından 2018 Rusya, henüz grup maçları tamamlanmadan tüm zamanların kendi kalesine en çok gol atılan, en çok penaltı kararı verilen, ayrıca uzatma dakikalarında en çok gol atılan Dünya Kupası olmuştu bile. 1938’den sonra ilk kez tur atlamayı başaramayan Almanya, grup aşamasında turnuvaya veda eden üst üste üçüncü şampiyon oldu. Günün sonunda Meksika’yı 3-0 mağlup ederek grup lideri olan İsveç, Brezilya yerine İsviçre ile eşleşerek çeyrek final için de umutlandı. E grubu lideri Brezilya ise Meksika ile eşleşti. Meksika, bir üst turda olmayı elbette Almanya’dan çok daha fazla hak etti, ancak gönül isterdi ki son dünya kupasındaki 7 golün hesabını Brezilya kendi görebilseydi.

Festivalin 15. Günü H grubu maçlarıyla başladı. Kolombiya Senegal’i tek golle mağlup ederek grup lideri olarak bir üst tura yükselirken, ilk maçını kaybedip üst tura çıkmayı başaran tek ülke oldu. İddiası kalmayan Polonya’nın Japonya’yı aynı skorla mağlup etmesi Japonya ve Senegal’in sadece puanlarını değil attığı ve yediği gol sayılarını da eşitledi. Bu eşitlik turnuva boyunca daha az sarı kart gören Japonya’yı bir üst tura taşıdı. Fair play puanıyla bir üst tura çıkan Japonya’nın maçın son anlarındaki tutumunun fair play ruhuyla örtüşmüyor olması da sosyal medyaya ve spor programlarına malzeme oldu. G grubunun iki puansız ve iddiasız takımının mücadelesinde Tunus, Panamayı 2-1 mağlup ederek kupaya üç puanla veda etti. Ben Youssef’in 51. dakikada altı pas üzerinden yaptığı plase Dünya Kupalarında atılan 2500. gol olarak tarihte yerini aldı. Grubun liderini belirleyecek karşılaşmaya Belçika ve İngiltere toplamda 17 oyunculuk bir rotasyon yapınca ortaya turnuvanın en sıkıcı maçlarından biri çıktı. Kazanan Belçika, son 16 turunda Asya temsilcisi Japonya ile eşleşirken İngiltere’nin rakibi Kolombiya oldu.