Google Play Store
App Store

Enerji maliyetlerindeki artış, küresel enflasyonu yukarıya körüklüyor. Hane halkı ve şirketler üzerindeki baskı artarken ülkeler paralarını korumak için faiz artışına gitti. İthalata bağımlı sanayilerde maliyetler artıyor.

Para birimlerini güçlendirme yarışı
Fotoğraf: Depo Photos

Ekonomi Servisi

Ülkeler para birimlerinin değerini korumak için faiz artışı yarışına girdi. ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ adlı politika, iktidarın düşük faiz ve rekabetçi kur üzerinden üretim ve ihracata dayalı ekonomik büyüme hayaliyle sürüyor.

Hükümet, ‘her ne olursa olsun büyüme’ arzusunu, enflasyonla mücadelenin karşısında tercih olarak sürdürüyor.

TCMB’nin enflasyonla mücadele ettiği varsayıldığında faizleri sert şekilde artırarak, piyasaya pompaladığı parayı kısması gerekir. Bunun sonucunda ise daha önce çekilen düşük faizli krediler, yüksek faizle yapılandırılmak zorunda kalınır. Artan finansman maliyeti altında ezilen, küçük ve orta ölçekli işletmelerin bir kısmı bu ortamda borçlarıyla birlikte batar ve bunun sonucu olarak işsizlik artar. Mevcut ekonomik gidişatta yüksek enflasyonla birlikte işsizliğin de artması seçime gidecek siyasi iktidarın en son isteyeceği sonuç. Çünkü işsizliğin yaratacağı sosyal kriz çok daha büyük bir toplumsal kriz yaratır.

Öte yandan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, faizi “zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan” bir unsur olarak tanımlıyor. Ancak yılın ikinci çeyreğine dair büyüme rakamları ülke ekonomisinde 21’inci yüzyılın en kötü bölüşüm tablosunu ortaya koydu. Emek kesiminin gayri safi yurt içi hasıladan aldığı pay yüzde 24,5’e gerilerken sermayenin aldığı pay yüzde 54’e yükseldi.

Türk Lirası’nın yılın başından bu yana dolara karşı değer kaybı yüzde 40’a yaklaşmış durumda. Son faiz indirimi öncesinde 17,96 olan dolar/TL kararın ardından 18,24 seviyesine ulaştı. Ağustos ayında yıllık enflasyon oranı ise yüzde 80’i aştı. Türkiye’de enflasyon-faiz ilişkisi tartışmaları sürerken, diğer ülkelerin merkez bankaları son dönemde tırmanan enflasyon nedeniyle ardı ardına faiz artırımına gidiyor. Dünyada artan faiz artışları ise ithalata bağımlı sanayilerde de maliyet artışlarına neden oluyor.

AVRUPA’DAN TARİHİ FAİZ ARTIŞI

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 2011 yılından bu yana ilk defa temmuz ayında faizi yükseltti. Banka son faiz kararını önceki gün açıkladı. Banka, enflasyonla mücadele kapsamında 75 baz puanlık faiz artışı kararı aldı. Tarihi faiz artışı kararı alan ECB, önümüzdeki toplantılarda da artışların devam edebileceği sinyali verdi.

Kararın ardından bir basın toplantısı düzenleyen ECB Başkanı Christine Lagarde, kararın enflasyonun hedeflerinin ötesinde "fazla yüksek" seyretmesi ve bir süre daha bu seviyelerde kalmasını bekledikleri gerekçesiyle alındığını söyledi.

Lagarde, 2022 sonu ve 2023 ilk çeyreğinde ekonomik durgunluk beklediklerini söyledi. Banka, Avro Bölgesi’nde 2023 sonunda yüzde 0,9 ve 2024 sonunda yüzde 1,9 büyüme öngörüyor.

ECB, 2022 üçüncü çeyrekte turizmin etkisiyle büyüme beklese de yılsonuna doğru yavaşlama tahmin ediyor. Lagarde ilerleyen dönemde yavaşlamanın işsizlik oranında artış anlamına gelebileceğini de söyledi.

Avro Bölgesi’nde çekirdek enflasyon yüzde 9’u aşmış durumda. ECB’nin orta vadedeki enflasyon hedefi ise yüzde 2. ECB’nin revize edilen tahminlerine göre enflasyonun 2022’de ortalama yüzde 8,1; 2023’te yüzde 5,5 ve 2024’te yüzde 2,3 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

Bu ay dolar karşısında son 20 yılın en düşük seviyesini gören avro, hala bu seviyelere yakın işlem görüyor ve değeri dolarla hemen hemen aynı.

İngiltere Merkez Bankası da geçen ay politika faizini 50 baz puanlık artışla 1,75’e yükseltmişti ve bu İngiltere’de son 27 yılın en büyük faiz artırımıydı. G7, ülkeleri arasında en yüksek enflasyon oranına sahip İngiltere’de Kraliçe’nin ölümü nedeniyle ertelenen faiz kararı 22 Eylül’de açıklanacak.

Kanada Merkez Bankası da çarşamba günü politika faizini 75 baz puan artırarak son 14 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 3,25’e çıkarmıştı.

ABD’DE ENFLASYON 41 YILIN ZİRVESİNDE

ABD’de enflasyon son 41 yılın zirvesini gördü. Haziran ayında yıllık yüzde 9,1 ile 1981’in kasım ayından bu yana kaydedilen en hızlı artışı gösteren enflasyon verisi karşısında ABD Merkez Bankası (Fed) haziran ayında faizleri 75 baz puan arttırarak, yüzde 1,75’e yükseltti. Böylece son 28 yılın en yüksek faiz artışına gidildi.

Enflasyon temmuz ayında yıllık bazda azalış göstererek yüzde 8,5 olarak kaydedilmesine karşın bunu hala yüksek bulan Fed politika faizini 75 baz puan artışla yüzde 2,25-2,50 seviyesine çıkardı.

Fed Başkanı Jerome Powell önceki gün yaptığı açıklamalarda Fed’in 20-21 Eylül’deki Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısında da 75 baz puan faiz artışına gidebileceği sinyalini verdi.

Fed’in faiz hamlesi, 2018’den bu yana ilk kez mart ayında 25 baz puanlık artışla faizlerin yüzde 0,25-0,50 aralığına yükseltilmesiyle başlamıştı.

Fed’in kararlarına göre faizde yön belirleyen Körfez ülkelerinin merkez bankaları da 25 ila 75 baz puan arasında değişen oranlarda faiz artırımına gitti.