Berat Albayrak Trabzon’da yaptığı açıklamada “Hazinesinin parası bol, çok rahat. Hatta biz ilk iki ay bütün 2019 finansmanını bitirdik, biz bunu kapattık yani borç, finansman ihtiyacımız yok. Ha gelen varsa uygun maliyet bakarız” dedi. İlginç bir açıklama. Borçlanma ihtiyacınızın olmaması için gelirinizin harcamalarınızdan daha fazla olması gerekir. Ya da en azından eşit olması gerekir. Bu […]

Berat Albayrak Trabzon’da yaptığı açıklamada “Hazinesinin parası bol, çok rahat. Hatta biz ilk iki ay bütün 2019 finansmanını bitirdik, biz bunu kapattık yani borç, finansman ihtiyacımız yok. Ha gelen varsa uygun maliyet bakarız” dedi.

İlginç bir açıklama. Borçlanma ihtiyacınızın olmaması için gelirinizin harcamalarınızdan daha fazla olması gerekir. Ya da en azından eşit olması gerekir. Bu ne demektir? Bütçenizin dengede ya da fazla olması anlamına gelir. 2019 yılının ilk iki ayına ilişkin açıklanan bütçe rakamları bunun tersini söylüyor. Tamam, diyebilirsiniz ki ilk iki ay açık verdik ama bundan sonra fazla vereceğiz? Bunu nasıl yapacaksınız?

Vergi gelirlerinin düştüğü bir dönemde maliyenin gelirinde bir artış beklemek pek anlamlı olmaz. O zaman harcamalarınızı kısacaksınız demektir. Zaten durmuş olan iç talep yanında bir de kamu harcamalarını kısabilirler mi? Pek sanmıyorum. O zaman tekrar soralım. Borçlanmadan ne yapacaksınız?

Kimden borçlanıyorlar?

Hazine tarafından yapılan açıklamada kamu borç stokunun 1 trilyon 126 milyar lirayı aştığı anlaşıldı. Borcun 598 milyar tutarındaki kısmı Türk Lirası, 528 milyar TL tutarındaki kısmı ise döviz cinsi borçlardan oluşuyor.

Verilerin detayına bakmak gerek. Devletin iç borcunun alacaklısı olan bankalara baktığımız zaman görüyoruz ki özel ve kamu bankalarının payı 2018 yılı Haziran ayına kadar birbirine eşit ve toplam iç borç tutarının yaklaşık %19’unu oluşturuyordu. Ancak Hazirandan itibaren bu durum değişmeye başlamış.

Kamu bankalarının devlete verdikleri borç miktarı düzenli olarak aratarak 2019 Şubat ayında %22,4’e ulaşırken özel bankaların payında herhangi bir değişiklik olmamış ve %19’da sabit kalmış. Bu da gösteriyor ki Hazine artan borç ihtiyacını ağırlıklı olarak kamu bankalarından karşılamış.

Parasal olarak baktığımızda; kamu bankalarının Haziran 2018’de ellerinde bulunan devlet kâğıtlarının tutarı 109 milyar, özel bankaların elinde bulunan tutar ise 108 milyar lira iken Şubat 2019 sonunda kamu bankalarını 147 milyara çıkarken özel bankaların 124 milyara artmış. Kamu bankaları 38 milyar ek borç verirken özel bankalar sadece 16 milyar lira ek borç vermişler.

Kamu bankalarının özel bankalara göre 22 milyar lira daha fazla borç verdikleri görülüyor. Özel bankalar devlete borç vermeye pek rağbet etmemişlerdir. Neden acaba? Bankalara devlet borçlanma kâğıtlarının faizlerinin düşük tutulması yönünde yapılan baskıların bir sonucu olabilir mi? Faizi baskılarsan özel bankalar ilgi göstermezler.

Borçlanma istatistikleri gösteriyor ki hazine dışardan borçlanamaya ağırlık veriyor. Haziran 2018’de 89,5 milyar dolar olan Hazinenin dış borcu Şubat sonuna kadar yaklaşık 7 milyar artarak 96,5 milyar dolar ulaşmış.

Üstelik bu artışın yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmı 2019 yılının ilk iki ayında gerçekleşmiş. Bu da bize gösteriyor ki Hazine 2019 yılında finansman ihtiyacını ağırlıklı olarak dış borç ile karşılayacak. Böylelikle hem döviz girişi sağlayarak kurların hareketini engellemeyi hem de TL faizlerini baskı altında düşürmeyi planlamaktadır. Ancak burada göz ardı edilen dış borcun faiz maliyetidir.

En son ocak ayında yapılan 2 milyar dolarlık 10 yıl vadeli dolar borçlanmasının faiz maliyeti %7,625 idi ve bu borçlanma tutarının artırılması için yabancı bankalara yeniden yetki verildi ve bir milyar dolarlık ek bir borçlanma daha yapıldı.

Tabi ki yurtdışından borçlanmaya devam edecekler. Siz bakmayın bakanın “uygun maliyetle borç vermek isteyen varsa bakarız” dediğine. Onların dolara ödedikleri faizi ile ilgilendikleri yok! Yeter ki borç bulabilsinler. Verin tefeci faizini, tüm dünya size borç vermek için sıraya girsin.