Hong Kong (HK) yöneticisinin kendi yüzde ellisine seslendiği o sınıfsal ayrımcılık içerikli konuşmanın ardından (önceki yazı), Çin göçmenlerinden oluşan “paramiliter ruhlu” bir mafiyoz grup göstericilere saldırdı. Dünyadaki örnekler bu tip adamların genellikle devletin/polisin maşası olduğunu gösteriyor. Lakin bunun aksine tanık olmak da varmış. Polisin, ÇKP cenahının bu “makbul adamlarına” göz açtırmamasından söz ediyorum.

Benim çok şaşırdığım şey, gösteriler sırasında polislerin çoğunun kollarına “sarı bant” (gösterilerin simge rengi) takmaları oldu. HK polisinin eğitimi çok ileri düzeydedir. Hukuk ve insan hakları uygulamaları dışına çıkan bir davranışı olmaz. Dolayısıyla, suç işleyen yandaş polis militanlığı ve provokatörlüğü gibi bir “kontra”lık halinden değil hukuku gözeten üst düzey bir profesyonellikten bahsediyorum. Çok sayıda büyük suç işleyen ve kendi selâmeti uğruna polisi kendine bağlı bir “kontra güç”e dönüştürmek isteyen birisi için HK polisi güvenilir dost sayılmaz. Adamı hukuk’a satıverirler.

İşte bu polis göstericilere saldıran o paramiliter ruhlu mafiyoz güruha göz açtırmadı (biraz geç kalsa bile). Tahminime göre, bu adamların çoğu Çin’e sınır dışı edilir. Ne de olsa başımızda “Benim makbul vatandaşlarımı nasıl sınır dışı edersin!” diye haybeden racon kesecek bir salaş meyhane bitirimi veya kasaba kahvehanesi münevveri yok.

Çin yetkilileri sınır dışı edilenler yerine başka mafiyoz tiplere göç izni verir ve açığı kapatırlar. Bu adamların HK’da iş yapmak için kullandıkları (kara) para, onlara göç izin veren Çin devlet (ÇKP) görevlilerinin de dâhil olduğu “konsorsiyum”a ait. Buraya o paranın işletilmesi ve korunmasından sorumlu adamlar olarak gönderiliyorlar.

Bu adamların hepsi yoksul ailelerden geliyorlar, ortalamanın altında eğitim düzeyine sahipler, davranışları kaba saba ve saygısızca ve kolayca saldırgan olabiliyorlar. Aralarında formel eğitimi olanlar bulunsa bile, entelektüel yetenek, bilgi, görgü, beceri açısından çok yetersizler. Bu bilgi-beceri düzeyleri ile toplumun saygı duyduğu (sıradan) işlere sahip olabilmeleri mümkün değil. (Mafiyoz aklın raconunda zaten saygın olmak gibi gelişmiş insana özgü bir haslet yoktur; güçlü olmak vardır. O yüzden kafayı “güç” zannettikleri “büyüklük” ve “gösteriş” ile bozmuşlardır.) Çin’de çok ucuza vasıfsız işlerde çalışmaktansa HK’a gelmek ve yağmacıların işlerine/parasına göz kulak olmak (ve torbadan dökülenlerden sebeplenmek) onlar için hem kazanç hem de o mafiyoz devlet gücüne sırtını dayamak anlamında daha avantajlı. HK’da tamamıyla yasal olmak ve sorun yaşamamak için özel çaba gösteriyorlar.

Göstericilere saldırmalarının nedeni Çin’in protesto edilmesi veya demokrasi talebi değil. Böyle derin mevzulara bu tip adamların aklı ermez. Gösteriler sırasında işleri bozulunca büyük zarar etmekten korktular, sorun bu. Bir de gösteriler başarıya ulaşırsa, buradaki yağmanın biteceğinden ve kaybeden taraf olacaklarından korktuklarını sanıyorum. Malum, sığındıkları ve hamileri olan o mafiyoz devlet gücü kaybederse, bu onların da sonu olur.

Ayrıca, fırsat bulmuşken, onları “HK’u yiyip bitiren açgözlü böcek sürüleri” olarak gören HK’lulardan da öç almak istediler. Bu mafiyoz-paramiliter ruhun sokağa dökülmesinde “konsorsiyum” ortağı bazı Çin milliyetçisi yetkililerin (ÇKP görevlileri) tezgâhı var mıdır, bilemem.

Bu anlattıklarım “Devletlerin makbul adamları neden hep böyle cibilliyeti bozuk tipler olurlar” sorusuna da sanki bir ölçüde cevap gibi. Hukuk dışına çıktıkça mafiyoz bir yapıya dönüşen bir devlet başka kimlerle işbirliği yapabilir ki zaten…