2022 Dünya Kupası’nın ev sahibi Katar, mülteci işçileri insanlık dışı şartlarda çalıştırıyor. Kupa öncesi Katar bu manzarının üstünü örtmek için işçileri beş ay ücretsiz izne çıkardı. Futbol dünyası ise tepkisiz.

Parayla susanlar işlenen suça ortak

EREN TUTEL

Rus oligark Roman Abramovic’in Premier Lig ekibi Chelsea’yi satın almasıyla başlayan futbolun sermaye patronlarına devri her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. 2000’lerin başından bu yana çeşitli sermaye grupları futbolun içinde. Hatta gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı katleden Suudi Arabistan Devleti’nin yönettiği fon bile Newcastle United’ı satın alarak futbol dünyasının içine bir şekilde dahil oldu. Yani uluslararası kamuoyunda gündem olan bir cinayette parmağınız olmasına rağmen paranızla bu sektörün içinde var olabiliyorsunuz.

Suudi Arabistan’ın ‘ezeli rakibi’ dünyanın en zengin ülkelerinden Katar ise uzunca sayılabilecek bir süredir futbolun içinde ve ekonomik olarak futbol sektörünü elinde tutuyor. Dünyanın en çok izlenen ligleri Katar Spor Yatırımları’nın sahip olduğu beIN Sports’tan yayımlanıyor, Paris Saint Germain gibi önemli bir kulüp ellerinde ve birçok organizasyona ve kulübe sponsor olarak futbolu finanse etmeye devam ediyorlar.

RÜŞVET İDDİALARI

Katar’ın sektöre bu denli hâkim oluşunun başlangıcı ise 2009. 2018 ve 2022 Dünya Kupası’nın ev sahiplerinin belirlendiği toplantıda, ABD, Güney Kore, Japonya ve Avustralya’yı geride bırakarak ev sahibi olma hakkı kazanan Katar tam 14 FIFA üyesinin oyunu almıştı. Yapılan oylama hakkında birçok iddia ortaya atıldı. ABD Brooklyn Federal Savcılığı tarafından yayınlanan belgeye göre Katar’a oy verilmesine ilişkin, eski Brezilya Futbol Federasyonu (CBF) Başkanı Ricardo Teixeira ve hayatını kaybeden eski Güney Amerika Futbol Konfederasyonu (CONMEBOL) Başkanı Nicolas Leoz’dan oyları karşılığında rüşvet aldığı belirtildi. Konuya ilişkin Fransa’da da açılan soruşturma devam ediyor. İddialara ve birçok kanıta rağmen Dünya Kupası Katar’dan alınmadı. Hatta ülkedeki hava koşullarından dolayı kupanın kış aylarında düzenlenmesi kabul edildi.

6 BİN 500 İŞÇİ ÖLDÜ

Buraya kadar yaşanan her şeyin futbol kültürünün kendisinden verdiği taviz olarak kabul edebiliriz. Ancak daha fazlası da var. Katar’ın ev sahipliğini aldıktan sonra ultra lüks stadyumlar inşa etmek için 13 senesi vardı ve bunun için ülkedeki iş gücü yeterli değildi. Onlar da çareyi çevre ülkelerden göçmen işçileri sömürmekte buldu. İnsanlık dışı koşullarda çalışan Hindistan, Nepal, Bangladeş ve Sri Lankalı işçilerden 6 bin 500’ü yaşamını yitirdi. The Guardian’ın araştırmasına göre 2010’un aralık ayından itibaren her hafta 12 işçi Katar’ın başkenti Doha’da hayatını kaybetti. Korkunç ölüm bilançosu, listelenen resmi verilerle ülkenin elektronik tablolarında ortaya çıkıyor. O raporlara göre başlıca ölüm nedeni yüksekten düşmeye bağlı yaralanmalar. Bu da işçilerin yeterli güvenlik ortamında çalışmadığının bir başka göstergesi.

Katar’ın son olarak işçileri ülkeden erken gönderdiği ve onları beş aylık ücretsiz izne çıkardığı ortaya çıktı. Uluslararası kamuoyuna her şeyin yolunda olduğunu göstermek için işçilerin turnuva boyunca ortalarda gözükmemesini isteyen Katar yönetiminin insanlık dışı tutumu oturma izni için yüksek faizli kredi çeken işçileri yine mağdur ediyor. Futbol kamuoyunun yaşanan drama karşı yeterince sesini çıkaramaması ise işlenen suça onları ortak ediyor. Norveç kulübü Tromsö’nün konuyla ilgili açıklaması durumu özetler gibi: “Futbolun neyi temsil ettiğini ve neden milyonlarca insanın sporumuzu sevdiğini düşünmeliyiz.” Dünya Kupası başlamadan önce herkes için şapkayı önüne koyup düşünme zamanı.

parayla-susanlar-islenen-suca-ortak-944514-1.
Fotoğraf: Daily Record

HAFTADA 12 İŞ CİNAYETİ

2010’un aralık ayından itibaren her hafta 12 işçi Katar’ın başkenti Doha’da hayatını kaybetti. Havalandırmanın oldukça olduğu kısıtlı olduğu küçük odalarda kalan işçilerin birçoğu sağlık problemi yaşamaya devam ediyor.