Hafıza kapasitesi ve nasıl işlediği tüm yapay zekâ araştırmacıları ve bilim insanları için zorlu bir çalışma konusu. İnsanın yapabileceği zihinsel görevleri yapabilecek makine çalışmalarının sonuçları milat olacak.

Pardon, adınız neydi?

Tolga MIRMIRIK

Çalışma koltuğunuzdan kalktınız, salona yöneldiniz, salona adım attığınız anda 4-5 saniye durup, nerede olduğunuzu bilmezmişçesine kafanızı sallayıp çalışma odanıza geri döndünüz. Ya da bir hevesle bir konuyu danışmak için yakın arkadaşınızı aradınız ve merhabalaşma faslından sonra arkadaşınızı aslında neden aradığınızı unuttuğunuzu fark ettiniz. Bir de şu senaryoyu düşünebilirsiniz. Sadece sarımsak, soğan, manda yoğurdu ve hurma almak için markete gittiniz, liste kısa olduğu için yazma ihtiyacı duymadınız ancak marketten sadece soğan ve sarımsak alarak çıktığınızı eve dönünce fark ettiniz.

Bunlardan herhangi birisi ya da hepsi başınıza geldi mi? Tebrikler, sizler de tüm dünyada yaşamakta olan diğer 7,9 milyarı kadar normal bir insansınız. Bu ilginç durumu arkadaşlarınıza anlatırken, kimilerinden “kısa süreli hafıza” terimini ve kapasitesinin düşüklüğü ile ilgili fikirler duymuş olabilirsiniz. Bu konuda bir iki popüler bilim okuması yapmış tanıdıklarınız 7 gibi bir “sihirli sayı” konusunu da açmış olabilir. Burada bahsedilen sihirli sayının aslı da 1956 yılında, Princeton Üniversitesi’nde bilişsel psikolog olan George A. Miller tarafından yayınlanan bir araştırmaya ve deneylerinin sonuçlarına dayanıyor.

BALIK HAFIZAMIZ

Uzun süredir, psikologlar, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza ayrımını yapıyordu ancak bunların kapasitesi konusunda elde anlamlı bir veri pek yoktu. George A. Miller ise araştırmasında bunu bulmayı hedeflemişti. Deneylerinden ikisi, amacına uygun şekilde insan türündeki kısa süreli hafıza kapasitesinin sınır değerleri hakkında istatiksel veriler sağlamıştı.

İki deney de çok benzer görünse de ilk yaptığı deney “kısa süreli hafızadaki bilgi transfer kapasitesi” ile ilgiliydi. Bunu basit bir bilgisayar oyunundaki kuralları tekrarlayabilmek gibi düşünebiliriz sanırım. Size ekranda gösterilen renge göre klavyedeki belli bir karaktere basmanız öğretilmiş olduğunu düşünün (‘kırmızı renk’ için ‘a’, ‘beyaz renk’ için ‘q’ gibi). Ekranda karışık olarak çıkan renklerden sonra sizin doğru tuşa basıp basmadığınız da size puan kazandırsın. Buradaki deneyden çıkan sonuca göre yaklaşık olarak beş ya da altı “renk / karakter” kuralı için doğruluk yüzdesi çok yüksekti. Ancak “renk / karakter” eşlemesindeki kural sayısı arttıkça, doğru cevap alabilme yüzdesi oldukça düşüyordu. Yani kuralların sayısı arttıkça doğru seçim yapabilme şansı da o kadar azalıyordu. Konu uzmanları dışında anlaşılması biraz daha güç sayısal ifadelerle buradaki çıkarım da kısa süreli hafızanın tek yönlü seçimlerde “bilgi kanalı kapasitesinin” 2 ya da 3 bit olduğu, bunun da dört ya da sekiz bilgi arasından seçim yapabilme olanağı doğurduğuydu (2^2=4, 2^3=8).

İkinci deney ise kısa süreli hafızadaki bellek genişliği (“memory span”) ile ilgiliydi. Belli bir sırada verilen listedeki maddelerin (sayılar, kelimeler, harfler), yine aynı sırada tekrarlanabilmesi üzerine yaptığı çalışmanın çıktısıydı. Yapılan çalışmadaki sonuç, listede yaklaşık olarak 7 madde varken doğru dönüş sayısının arttığını gösteriyordu. Ancak burada dikkat çekici olan, bu sonucun matematiksel olarak ifade edilmeye çalışıldığındaki zorluktu. Tekrarlanması gereken listenin içeriği önem kazanıyordu ve bunu sabit bir formüle bağlamak pek mümkün olmuyordu. Listede sayıların, kelimelerin ya da bunların karışık şekilde olmasının, farklı sonuçlar doğurması gerekirken (her birisinin kapasitesi / kapladığı alan farklı iken) listeleri “parçalar” halinde algılıyorduk.

SİHİR NEREDE?

Kendisinin bir “sihir” atfında bulunmadığı 7 sayısı da aslında bu iki çok farklı deneyin sonuçlarının sadece tesadüfen birbirine benzemesi sebebiyle retorik olarak kullanılmıştır. Ancak yine de birçok popüler yazıda ya da “ezberleme” yöntemleri diye anlatılanlarda kaynak olarak gösterilmiştir. Mağaza vitrinlerinde sunulan ürünlerin sayılarından yazılım ürününde ekranda aynı anda gösterilecek maksimum bilgi gibi bazı uyarlamalara sıkça rastlanıyor. İnsanların telefon, nüfus ya da kredi kartı numaralarını ezberlerken tümünü tek tek değil, sayıları iki, üç ya da dörtlü gruplar yaparak daha kolay ezberlemeleri de genelde bu sihirli yediye bağlanıyor. Ender olarak (ben tek kişi tanıyorum), tüm vatandaşlık numarasını tek haneli şekilde hatırlayanlar da var tabi. İstatiksel normdan sapma diyelim sadece.

İnsan hafıza kapasitesi ve hafızanın nasıl işlediği neredeyse tüm yapay zekâ araştırmacıları ve bilim insanları için devam eden zorlu bir çalışma konusu. Özellikle herhangi bir insanın yapabileceği zihinsel görevleri kusursuz başarıyla yapabilecek makine arayışımızda da bu çalışmaların sonuçları milat olacak. Miller’ın araştırması daha sonra çok defa farklı şekillerde tekrarlandı ve bu değerin sabit ve “sihirli” bir yedi olmanın dışında, bağlama, gruplamaya, hatta dil bilgisine bile bağlı olduğu değişik araştırmalarda ortaya çıktı. Örneğin söylenilen kelime anadilimizde olduğunda bunu tek ve tümleşik bilgi olarak alırken, yabancı bir dildeki kelime hatırlanmasında kelimenin fonetiği de işin içine girip bunu çok farklı depoluyoruz. Her yerde olduğu gibi, evrimin şimdiye kadar yaratabildiği en karmaşık yapı insan beyninde de bir sihir ya da mucize yok. Sadece bilim insanları tarafından keşfedilmeyi bekleyen engin bir okyanus var. İyi haftalar.