Henry David Thoreau ile Mahatma Gandi dururken Sharp’ı “sivil/pasif direnişin babası” ilan etmek de ne oluyor?

Pasif direnişin mimarı Gene Sharp değildi

Bu eylem türüne çok şey katmış olabilir ama Pasif Direniş’in yaratıcısı sıfatını hak etmiyor Gene Sharp. Birkaç gün önce 91 yaşında öldü. Ölüm haberi medyamızda “pasif direnişin mimarı/yaratcısı/kurucusu” sıfatlarıyla yer aldı.

Sharp’a, şiddete başvurmadan ses duyurma, hak arama eylemi olan pasif direnişi neredeyse ilk bulan kişi muamelesi yapmak bu işin ilk teoremcisi (Thoreau) ile bilinen ilk uygulayıcısına (Gandi) haksızlık olur. Sharp From Dictatorship to Democracy (Dikatörlükten Demokrasiye) adlı kitabıyla biliniyordu. Bu kitap Sharp’ın pasif direniş/sivil itaatsizlik üzerine yazdıklarından oluşuyor. 168 pasif eylem türünden türünden söz eder bu kitapta. Önermesi basitti: Yönetene bağımlılığı zayıflatacak eylemler yapmak. Yıkıcı olmayan, dolayısıyla düzenin kolluk kuvvetlerini müdahale etmek zorunda bırakmayan eylemler bunlar. 30’dan fazla kitabı var, hepsi de başka dillere çevrilmiş. En önemlisi olan 88 sayfalık Sharp From Dictatorship to Democracy adlı kitabını 1993’te Myanmar’da dönemin muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’nin tutuklanmasından sonra yazarak ona ithaf etmiş.

Gezi’ye atılan büyük iftira
Türkiye’deki en büyük toplumsal itiraz haretlerinden biri olan Gezi Protestoları’nın Sharp’ın taktikleriyle sürdürüldüğü iftirası Gezi’yi “dış mihraklara” bağlama heveslilerinin sürekli dillendirdiği yalanlardan biri. Herkesin kolaylıkla akıl edebileceği sıradan pasif direniş örneklerinin akıl edilebilmesi için Sharp’a ihtiyaç yoktu Gezi’de. Örneğin Sharp’ın taktkleri arasında duvarlara, yerlere sloglanlar, şiirler yazmadan söz edilir. Bunlar Türkiye toplumsal mücadele tarihinde Sharp’tan çok önce Türkiye gençliği tarafından yapılan eylem türleriydi zaten. Gezi’de çok etkili olan “Duran Adam” eylemi Sharp’ın kitabında öneriliyor. Ancak çağın iletişim olanakları bu eylemden herkesi haberdar edebildiğine göre Sharp’ın kitabını okumayan ama bu eylemi dünyanın başka bir ülkesinde gören Gezi’de de uygulayabilirdi nitekim öyle de oldu.

İyi bilmezdik
Sharp’a iyi gözle bakanlardan değilim. Sharp’ın “pasif direniş” modelinin ABD’nin sinsi bir müdahale yöntemi olduğunu düşünüyorum. Okuduklarım bu yönde bir kanı uyandırdı. Kurduğu Albert Einstein Enstitüsü, CIA’nın çok sevdiği bir kuruluş. Thomas Schelling adlı CIA danışmanı enstitünün yönetim kurulu üyesi örneğin. Enstitü’yü finanse edenler de Cumhuriyetçi “şahin” senatörler. Ki hepsi CIA’ya yakın.
pasif-direnisin-mimari-gene-sharp-degildi-423907-1.
Sonra, bu Sharp haliyle sıkı bir antikomünist. SSCB mevcutken, eğer Avrupa Sovyetler tarafından işgal edilirse direnme metodlarını anlattığı bir de kitap yazmış; Making Europe Unconquerable’ adında. Sharp, Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) terör örgütü olarak gören biriydi. O nedenle FKÖ’ye de burnunu sokup bu örgüt içinde de bir grup oluşturmanın yollarını araştırmış, hem de İsrail’le birlikte.

Asıl “baba” Thoreau
İyi adamdı bu. Birçok özelliği var ama ben en çok köle karşıtı olmasını severim. Vergilere bile karşı çıkardı. Kalkınma teorilerinden hoşlanmazdı. Yani günümüzde sivil ya da pasif direniş dediğimiz ne varsa bu adama borçluyuz yani. 1817- 1862 tarihleri arasında yaşamış Henry David Thoreau’ya. Ralph Waldo Emerson’la anılır adı. Çok yakın arkadaştılar. Topu topu iki kitap yazdı hayatında. Öldükten sonra yayınladılar diğer yazdıklarını, toplamı 20 cilttir. Hayattayken yazdığı Walden muhteşem bir kitaptır. Günümüzde çevreciliğin İncil’i kabul edilir neredeyse.

Ama onu sivil itaatsizliğin babası yapan makalesi “Civil Disobedience” (Sivil İtaatsizlik) hapishanede yazılmıştır. Büyük Gandi de bu makaleden çok etkilenmiştir. Sadece o değil, Tolstoy’u da Martin Luther King’i de etkilemiştir. Vergi ödemeyi reddettiği için hapse attıklarında yazmıştır bu makaleyi. Kodesteyken yakın arkadaşı Waldo Emerson ziyaretine geldiğinde Thoreau’ya “neden buradasın?” diye sorunca Thoreau ona tarihe geçen şu soruyu sorar: “Waldo! Sen neden burada değilsin?” Thoreau’nuın sivil itaatsizlik teorisi basitti aslında: birey ahlaki ya da adil olduğuna inanmadığı yasalara itaat etmeme hakkına sahiptir.

Gandi: Rejim adaletsizse siz adaletli olun
Böyle dedi, sivil ya da pasif direnişi bu sözler üzerine inşa eden Mahatma Gandi. Thoreau’nun şiddete dayanmayan direnişini yaşama geçirirken bu ilkesine uygun davrandı. Güney Afrika’da genç bir avukat olarak çalıştığı yıllarda sömürgeci İngiliz rejiminin Hint asıllılara yönelik ayrımcı, küçük düşürücü uygulamalarına karşı itaatsizlik eylemleri başlattığında da rejimin güvenlik güçlerini geriletmeyi başardığı gibi Hint asıllılara yönelik yasalarda düzeltmelerin yapılmasını da sağladı. Ülkesine döndüğünde de İngiliz sömürgecilerine karşı aynı yöntemlerle mücadele etti. “Sömürgecilerin bile karşısına elleri kanlı çıkmamalıyız” deyişi meşhurdur.

Hindistan’ı sömürgeleştiren İngilizler 1930’da Hintlilerin tuz üretmelerini yasaklayan bir yasa çıkardılar. Bu milyonlarca tuz üreticisinin aç kalması demekti. Gandi, aynı yıl, arkasına 60 bin kişiyi alarak tam 400 kilometre yürüyüp Hint okyanusun kenarındaki Dandi köyüne geldi. Denizden bir avuç çamurlu tuz çıkardı. Binlerce kişi de aynısını yaptı. İngilizler tuz çıkarma yasağını delen 60 bin kişiyi tutuklayamayınca yasa delinmiş oldu. Bu Hindistan’ın bağımsızlığına giden yoldaki en büyük sivil direniş eylemlerinden biri olarak tarihe geçti.

Elbette daha başkaları da var. Irkçı ABD’de toplu taşıma araçlarında beyazlara ayrılmış ön koltuklara oturmada ısrar ederek müthiş bir direniş başlatan Rosa Parks da unutulmamalı. Irak ile Afganistan savaşlarını protesto etmek için 10 yıl boyunca İngiltere Parlamentosu önünde kamp kurup sessiz protesto sürdürmüş olan barış eylemcisi Brian Haw’ı hiç unutmamalı. 62 yaşındaydı öldüğünde. Çadırını ziyaret edip, istediği sigaraları vermiştim kendisine. Akciğer kanseriydi. Haw, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasını protesto etmek üzere 2001 yılında Londra’da, parlamentonun tam karşısındaki meydana kamp kurmuştu. Eyleminin başında beraberinde olan eylemciler birer birer evlerine dönmüş ama Haw, meydandan ayrılmamıştı. Tam 10 yıl hiç ayrılmadan orada kaldı Haw.

Gene Sharp sivil ya da pasif direnişin ne mimarıydı ne fikir babasıydı. Yazdığı kitabındaki öğütler CIA’nın daha çok hoşuna gitmişti, bu bir gerçek.

Thoreau’ya, Gandi’ye, Parks’a, Haw’a saygılar sevgiler bizden. Hiç unutulmayacaklar.