Patates

Paketi Amerika’dan almak için çiftçisine tütün ektirmiyor, üreticinin satamadığı domatesini protesto için sokağa dökmesine ‘provokasyon’ diye bakıyor, samanı bile ithal ediyor. 16 yıldır iktidar. Altı üstü yamru yumru bir şey. Ama velakin artık halkın onu bile sofrasına götürmeye gücü kalmadı. Durum açık; “Patates bile yediremiyor millete, hayali uçakla övünüyor ele güne…” Kısaca; soğan gibi patates de biten her günü rekor üstüne rekor tazeleyerek kapatıyor. 6 sınırını test ediyor. Tokyo borsasında işlem görecek raddeye geldi.

Hamaset yapmak için referans aldıkları Osmanlı kötüydü. Avrupa ile arasında en az iki yüz yıl vardı. Köhnemişti, yıkıldı. Şimdi onun bile gerisinde selefleri. Tarihin izini sürüp derinleştirelim…

Bordo mavi renkler

İstikrarsız bir tablo, inişli çıkışlı grafik, kulüp binasının müzesinde az sayıda eski kupa… Pek iç açıcı olmayan bir tablo. Ancak futbolcu yine de sahada elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıp formasını teriyle ıslatıyor, takımlarına gönül veren taraftarlar da kurdukları “Bordo-Mavi Taraftar Derneği”yle onlara destek olmaya çalışıyor.

Armasında ay yıldız olan ve renkleri tanıdık gelen bu takım, İrlanda Premier Ligi’nde top koşturan Drogheda United! 1919 yılında kurulan kulüp, uzun yıllar hiçbir varlık gösteremese de bölgedeki diğer takımları çatısı altında toplayınca elle tutulur başarılar kazanmaya başlar. Ülkeye özel bir organizasyon olan “Setanta Cup”ta iki şampiyonluk kazanan Drogheda United’ın müzesinde bir de İrlanda Lig Kupası bulunuyor.

İstatistikleri bir yana, renkleriyle Trabzonspor’u çağrıştıran Drogheda’nın bizi ilgilendiren öyküsü, amblemindeki ‘ay ve yıldızla’ daha ilgi çekici hale geliyor.

Türkiye’den 3 bin kilometre ötedeki bir ülke takımının armasının üzerinde, bayrağımızdaki simgelerin aynısının bulunması şaşırtıcı. Sır, 19. yüzyılda İrlanda’da yaşanan patates kıtlığında!

Büyük kıtlık

1960 yılında, Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başlayan Taner Baytok, Abu Dhabi, Kopenhag ve Bern’in yanı sıra İrlanda’nın başkenti Dublin’de de görev yapar. Dış Politikada Bir Nefes adlı anı kitabında 19. yüzyılda İrlanda’da neler yaşadığına dair ipuçları da verir:

“… Dublin’de daha eski evimizdeyken, asansörün başında yaşlı bir hanım beni kolumdan tutarak durdurdu. Oğlunun benimle tanışmak ve golf oynamak istediğini söyleyerek, kulübüne davet etti. ‘Biz Droghedalıyız. Biliyorsunuz, 1847 patates kıtlığı döneminde milyonlarca insan açlıktan ölürken, yardımımıza koşan Türkler oldu. Bize üç gemi dolusu yiyecek yolladınız ve Osmanlı sultanının bu jestine karşılık, biz de Osmanlı ay yıldızını şehrin sembolü haline getirdik,’ dedi.”

İngiliz teşekkürü

Baytok, İrlanda’daki bu karşılaşmanın sonrasını da kitabında anlatır. Öykünün peşini bırakmaz. Yardım istediği dönemin Belediye Başkanı Aldeman William Frank Gorfery tarafından şehrin arkeoloji müzesine yönlendirilir. Ne var ki Baytok’un iddiaları burada sert sözlerle eleştirilir. Kendisine böyle bir şeyin mümkün olmadığı, bu varsayımların 7 yüz yıllık köklü Drogheda tarihine bir ihanet sayılacağı söylenir. Ancak bu milliyetçi öfke, Taner Baytok’u durdurmak yerine kamçılar. Büyükelçi topladığı bilgileri Türkiye’ye, Başbakanlık Arşivler Genel Müdürlüğü’ne gönderir. Sonrası ve iddiaların hangi boyutlara ulaştığı yine kitabının satır aralarındadır:

“… Arşiv müdürü, bir ciddiyet ve çalışkanlık örneği göstererek, İngiltere’nin İstanbul Büyükelçiliğinden Bâb-ı Âlî’ye gönderilmiş çarşaf kadar bir notayı bularak fotokopisini Dublin’e gönderdi. Notada, İrlanda’daki kıtlık ve açlık dönemi sırasında Osmanlı Padişahı tarafından İrlandalılara yardım amacıyla gönderilen 1000 İngiliz sterlini için teşekkür edilmekteydi. İngiliz Kraliyet Büyükelçisinin notasında, İrlanda sömürge idaresinin yöneticilerinin ve esnafının ileri gelenlerinin isim ve imzaları da bulunmaktaydı…”

İrlandalı göçmenler

19. yüzyılda İrlanda’da yaşananları en başından değerlendirip nihayete erdirdiğimizde, pek çok öykünün aynı anda ortaya çıktığını görürüz…

1845 yılında, Avrupa’da ortaya çıkan yiyecek sıkıntısı çok geçmeden, o yıllarda İngiltere’nin sömürgesi olan İrlanda’yı da etkiler. Umutlarını patatese bağlayan İrlandalılar, yeni bir felaketle karşılaşır. Bir virüs, patatesin çürümesine ve bütün halkın böylece perişan olmasına yol açmıştır. Açlık ve beraberinde gelen salgın hastalıklar, bir milyona yakın İrlandalının ölmesine, aynı oranda insanın da yerlerinden yurtlarından ayrılmalarına neden olur. Bugün başta Amerika olmak üzere, çeşitli ülkelerdeki İrlandalı ailelerin önemli bir kısmı, o yıllarda göç edenlerden oluşur.

Osmanlı’dan yardım, kraliçenin halkına ihaneti

Ülke halkının sesi ise, çok uzaklardan duyulur. Dönemin Osmanlı Sultanı I. Abdülmecid felaketi öğrendiğinde, İrlanda’ya 10.000 Sterlin göndermek üzere girişimlerde bulunur. Ne var ki İngiltere Kraliçesi Victoria, Osmanlı İmparatorluğu’nun ağırlığı altında ezilmek istemez, bu nedenle elçisi aracılığıyla Abdülmecid’den yapacağı yardım miktarını azaltması için ricacı olur. Sultan şaşırsa da İrlanda’ya gönderilecek parayı 1000 Sterlin’e düşürür. Mevzu bahis, ‘devletin onurunu’ korumak olduğunda, insanların sefalet çekip açlıktan ölmelerinin ikinci planda kaldığınına böylece tanık oluruz!

Abdülmecid, Britanya’ya ambarları tahılla dolu 3 de gemi göndermek ister. Fakat bu girişim yine İngiltere hükümeti tarafından engellenir. Gemilerin ülkenin Dublin ve Belfast gibi büyük limanlarına girmelerine izin verilmez. Heyet, bu tutum karşısında inisiyatif alır. Tahılla dolu çuvallar, her ne pahasına olursa olsun sahiplerine teslim edilecektir! Gemiler rota değiştirip, tüm tehdit ve engelleme çabalarına rağmen kuzeyden Drogheda Limanı’na yanaşır.

Drogheda bayrağı

İrlandalılar, kendilerine ihanet eden yöneticilerine karşın, hiç tanımadıkları bir halktan yardım görmelerine akıl sır erdiremez. Bu şaşkınlık kısa zamanda minnet duygularına döner. Kaptanlar ve tayfalar, bugün otel olarak kullanılan dönemin belediye binasının üst katında ağırlanırlar. Ambarları boşalan gemiler, şükran duygularıyla uğurlanır. Gemilerin gidişinden birkaç gün sonra, şehrin girişindeki mütevazı Drogheda Kalesi’nin burçlarından, onların gemilerinde dalgalanan bayrağa benzer bir flama sarkmaktadır. İşte Drogheda United takımının amblemindeki ay yıldızın sırrı da buradadır.

Giderayak 7’ye patates

Bir dostluk ve “Kardeşin duymaz eloğlu duyar” öyküsüdür. Bugüne uyarlanırsa farklı anafikirler de ortaya çıkar. Osmanlı köhneydi fakat bunlar örnek aldıkları seleflerinden bile geri düştüler. Osmanlı’da, çökerken bile patatesine kıran giren İrlandalılara yardıma koşacak kadar refah vardı. Bunlar giderken patatesi 7’ye kakalamaya çalışıyorlar. Alt tarafı yamru yumru bir şeydir, olmazsa dışardan alacaklar. Köhne bir iktidardır… E tamamdır; ‘yenmez’ artık!