SGK, Kod-29'un içerdiği "ahlak ve iyi niyet dışı" durumlarının her birinin ayrı bir kod olacağını belirtti. Uzmanlar, işçiyi tazminatsız işten çıkarmaya yarayan uygulamanın farklı başlıklara bölünmesinin sorunu çözmeyeceğini belirtti. Ortak görüş iş yasasının değiştirilmesi.

Patronun ahlaksızlığı alt kodlara bölündü

EMEK SERVİSİ

Kod-29 işçi kesiminin can alıcı sorunlarından birini oluşturmaya devam ederken Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) bu uygulamanın kapsadığı "ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" başlığını ayrı kodlara böldüğünü bildirdi. Yapılan açıklamada “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin tamamı için ayrı ayrı kodlar belirlenmiştir” ifadelerine yer verildi.


Salgın döneminde işten çıkarma yasağı getirilmesine rağmen Kod-29 bu uygulama kapsamının dışında yer aldı. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller" başlığını taşıyan Kod-29 ile işçiler, görevin kasten ve sürekli ihmali, mazeretsiz işe gelmemek, cinsel taciz, küfür, hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak gibi durumlar gerekçe gösterilerek tazminatsız işten çıkarılabiliyor. SGK ise bu durumların her biri için ayrı kod hazırlandığını bildirdi.

Açıklamada, şöyle dendi: "Birbirinden farklı fesih nedenlerinin tamamının aynı kod (Kod-29) ile bildiriminin çalışma hayatında belirsizliklere yol açtığının görülmesi üzerine SGK genelgesinde yapılan değişiklik ile ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin tamamı için ayrı ayrı kodlar belirlenmiştir. Böylelikle mazeretsiz devamsızlık hali ile hırsızlık gibi birbirinden farklı fesih sebeplerinin farklı bildirim kodları ile yapılması sağlanarak, olası sorunların önüne geçilecektir."

SGK bu kararı elbette birden bire almış değil. İşçi hareketi özellikle salgın döneminde, patronların Kod-29 bahanesiyle sendikalı işçileri işten çıkarmaya yönelmesi üzerine eylemlilik içerisinde oldu. Pek çok iş yerinde sendikalaştıktan sonra Kod-29 gerekçe gösterilerek işçiler tazminatsız işten atıldı. Bu kodla işten atılan işçiler işsizlik maaşı dahi alamadı. Yurdun birçok ilinde Kod-29 ile işten atılan işçilerin işe iade talebiyle başlattıkları direnişler devam ediyor. İşçilerin direnişleri kamuoyunda da geniş destek buldu.

Ancak bu SGK’nın bu bildirimi kalıcı çözüm içermiyor. İşçilerin talebi daha çok denetim ve sendikal hakların tanınması yönünde. Öte yandan işverenin Kod-29’la işten attığı işçiye yönelik neden bu uygulamaya gittiği yönünde ispat yükümlülüğü hâlâ yok. İşveren parçalara ayrılan bu koddan herhangi bir maddeyi gerekçe göstererek işten çıkarmalara devam edebilir.

Çalışma Yaşamı Uzmanı Hüseyin İrfan Fırat SGK’nı bu düzenlemesi şöyle değerlendirdi: “Burada esas sorun Sosyal Güvenlik Kurumu’na Kod-29 olarak bildirilen çıkışların kategorize edilmesi ve bu yolla işçinin hangi sebepten işten çıkarıldığının açıklık kazanması değildir. Asıl sorun işçinin İş Yasasının 25/2. Madde kapsamında işten çıkarılma gerekçesinin haklı olup olmadığı ve bunun denetime tabi olmasıdır. Sonuç itibarı ile işçi 25/2’nin hangi fıkrasından çıkarılırsa çıkarılsın tazminat ve işsizlik ödeneği alamamaktadır. Zaten bu konu SGK ile ilgili değil İş Yasası ile ilgilidir. Dolayısı ile çözümde İş Yasasının ilgili maddesine bu tür fesihlerin denetime (Çalışma Bakanlığı/İŞKUR) tabi olmasına ilişkin bir madde konulması ile mümkün olacaktır.”

İşçi denetim olmadan işten çıkarılmamalı

Kocaeli Üniversitesi’nde Doç. Dr. Aziz Çelik’in değerlendirmesi şu şekilde: “SGK Kod-29 kıyımına karşı yeni bir uygulama başlattığını açıkladı. SGK genelgesinde yapılan değişiklik ile ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin tamamı için ayrı ayrı kodlar belirlenmiş. Peki bu durum Kod-29 mağduriyetini çözer mi? Kod-29'u alt kodlara bölerek Kod-29 mağduriyeti çözülemez. Asıl mesele işçinin savunması alınmadan ve müfettişlerce ön inceleme yapılmadan işçinin derhal ve tazminatsız işten çıkarılmasıdır. Böylece işçi hem maddi olarak büyük zarara uğramakta hem de damgalanmaktadır. Kod-29 alt kodlara bölündüğünde de işverenlerin bu konudaki kötüye kullanımı devam edecektir. Mesele kod sayısı değildir. İşçinin savunmasız ve tazminatsız işten çıkarılması asıl meseledir. Son üç yılda 605 bin işçi Kod-29'dan çıkarıldı. Yeni düzenleme ile sadece alt kod başına düşen işten çıkarma sayısı azalmış olur. Birden çok Kod-29 yaratmış olursunuz. Köklü çözüm olmaz. Yapılması gereken iddiayla ilgili işçinin savunmasının alınması ve bakanlık/SGK/İŞKUR müfettişlerince ön denetim yapılmasıdır. Bu ön denetim olmadan işçi Kod-29 kapsamında işten çıkarılmamalıdır. Öte yandan bir diğer köklü çözüm ise her türlü fesih ve işten ayrılmada işçiye kıdem tazminatı hakkı tanınmalıdır. İşçinin tüm çalışma yaşamı boyunca elde etmiş olduğu birikim son zamanlardaki bir kusurlu hareketi nedeniyle ortadan kaldırılmamalıdır.

İşçi lehine düzenleme iktidarın tabiatına aykırı

SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi İlknur Başer ise şöyle konuştu: “Bu düzenleme içi boş bir balondur. Çalışma Bakanlığı da iktidarın böl, parçala, algı yarat taktiğini yürütmektedir. İsmi değişen küçük Kod-29’lar düzenlemesidir. Sonuçta iş kanunun 25/2 maddesi değişmiyor. Tazminatsız işten atma, işverene ispat yükümlülüğü şartı yine yok. Pandeminin birinci yılındayız işten atma yasağı getirildi ancak işverenler işten atma yöntemi olarak tüm ahlaksızlıklarıyla Kod29’a tutundular. Bugün günde 500 işçinin Kod-29 dan işten atıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu insanlar damgalanıyor ve başka işe başvuramıyor. Açlığa, sefalete mahkum ediliyor.

Salgının başından beri tüm kaynakları sermayeye aktaran, pandemide tüm düzenlemeleri işveren lehine yapan, işçilere ücretli izin vermeyerek, çarkların işçilerin canı pahasına dönmesi için uğraşan bir iktidardan işçiler lehine bir düzenleme çıkması eşyanın tabiatına aykırı. Kıblesi sermaye olan siyasal İslamcılar bu ahlaksızlığı seyrederek, göz yumuyor. Ancak birleşerek örgütlü bir mücadeleyle insanca yaşanacak bir düzeni kurmak emekçilerin ellerinde. İktidar da bunu bildiği ve korktuğu için işçi sınıfı mücadelesini parçalamak, örgütlenme hakkını engellemek için her yolu deniyor.”