Sabah’tan bir haber: Başlığı “Kamuoyu yargıyı göreve davet ediyor. PKK’nın kanalı neden hala yayın yapıyor. Yargı PKK kanalları için de harekete geçsin” şeklinde. Bu kadarla kalmıyor. Haber spotu hedef gösterme konusunda bir adım daha öne geçiyor. “Fetullahçı Terör Örgütü’nün medya organlarının mahkeme kararıyla Türksat uydusundan çıkarılmasının ardından aynı kararın PKK’ya yakın kanallarda da uygulanması bekleniyor. Terör örgütü propagandası yapan İMC TV’nin halen Türksat üzerinden yayın yapmasına kamuoyu tepkileri de sürüyor.” Yani haber tam da tahmin edilen şeyi yapıyor, “cemaat kanallarına uygulanan tarifeyi baz alarak” aynısını başkaları için de istiyor. Belli ki terör tanımları için diğer muhalif gruplara sıra gelecek. Gezi’de hangi grupların ne kadar kolay “terör” tanımına sokulduğunu hatırlarsanız, bunu görmek zor değil. Bu haftaki Köşe Vuruşu’nda bu haberi öğelerine ayırarak incelemek isterim.

Hangi kamuoyu?
Sabah gazetesi demiş ki, “kamuoyu yargıyı göreve davet ediyor?” Burada bahsedilen hangi kamuoyu acaba? Haberin detayına girdiğimizde “sosyal medyadan da tepkiler gelmeye devam ediyor” gibi muğlak bir kamuoyu kaynağı gösterilmiş. Bu herhalde savcılar için atılmış bir işaret fişeği. Destekledikleri parti %49,5 alınca duruma göre nöbetçi kamuoyu tayin etmek de mümkün oluyor demek ki. AKP-Cemaat koalisyonunun mutlu günlerinde özellikle Cemaat yayın organlarında bu tarz “yargıya bir şeyler işaret etme” haberleri görürdük, aynı gelenek devam ediyor olmalı.

‘Yargı harekete geçsin’ ne demek?
Haber hiçbir kanıt ya da belge sunmaksızın “İMC TV’yi PKK kanalı” ilan etmiş. Üzerine yargıyı göreve davet etmiş ama kendisini yargının yerine de koyup infaz etmiş yani. Üstelik her gazeteci bilir ki, bu ülkede bu sadece yargıyı göreve davet etmek demek değil, alenen hedef göstermek ve o kurumda çalışan herkesi tehlikeye atmak demek. Seçim öncesi dillerine doladıkları “Beyaz Torosların” dönemi de tıpkı böyleydi. Aynı haberin son paragrafında kapatılması için adı geçirilen Özgür Gündem’in 90’larda defalarca bombalandığını unuttunuz mu? Özgür Gündem’in birçok çalışanı ‘faili meçhullere’ kurban giderken, bölgede sadece 90’larda 46 gazete kapatıldı. “Beyaz Toros” artık üretilmiyor diye hedef göstermek meşrulaştı mı sanıyorsunuz?

“PKK’ya yakın kanallar” vurgusu
Haber başlığında “PKK’nın kanalı” vurgusu yapılsa da spotta “PKK’ya yakın kanallar”a bağlanıyor iş. Peki bir kanalın bir gruba “yakın” olup olmadığına kim karar veriyor? Hadi birileri verdi diyelim, “yakın?” ne demek yani? Yakın veya uzak gibi muğlak tanımlamalarla “ifade özgürlüğü”ne kastedilebiliyor mu?

Sıra kimde?
Özellikle Cemaat’in yaptıklatından dolayı Cemaat kurumlarına yönelik baskınlara sessiz kalanların Sabah’ın “İMC TV” haberine dikkat kesilmesi ve ses vermesi şart. Bu “terörist” tanımlaması üzerinden işin nerelere uzatılacağının da bir göstergesi. Kaldı ki, bu yazı yazıldığı sırada aralarında BirGün Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Berkant Gültekin ve İmtiyaz Sahibi İbrahim Aydın’ın da aralarında olduğu 18 gazetecinin “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılandığı dava başlamıştı. Pek “ama” deme lüksümüz kalmadı artık.


***

KANAL KAPATILSIN DİYENLERİN SANSÜR İSYANI

Yukarıda söz ettik. Birkanalın ve bir gazetenin kapatılması için haber yapan Sabah’ın yer aldığı grup aynı zamanda bir “sansür isyanı”nda şu günlerde. Yani YSK ve RTÜK’ün A Haber’e verdiği yayın durdurma cezalarını “sansür” olarak niteleyerek “A Haber’ime dokunma!” diye kampanya başlatmış durumda. Cezaları bile tartışmadan sormak gerek, “İMC TV Haberi” ile zaten kendi kendinizi yalanlamış olmuyor musunuz, siz değil yayın durdurma kanalı komple atmak istiyorsunuz yahu, birazcık da yüzünüz kızarmaz mı?

***

YANDAŞLIK YASASINDA NÖTR HABERCİLİĞİN ANLAMI

“Bir süre önce Fethullah Gülen'le yaptığı telefon görüşmesinin ses kayıtları basına yansıyan ve o konuşmada "Emirlerinize hazırım efendim" dediği iddia edilen Turgay Ciner ise yeni "emir almamış" olacak ki TV'leri ve gazetesi G-20'ye karşı nötr bir habercilikle yetindi. Tek kelimeyle utanç verici!” Bu paragraf Sabah yazarı Melih Altınok ‘un pazartesi günkü yazısından. Haberi “nötr vermek” ne zamandan beri “utanç verici” oldu yahu? Yandaşlık yasasında öyle demek ki.