Pelikanlar pabuç gagalı kaşıkçı kuşlarının akrabalarıdır. Demek ki hem kaşıkçıdırlar, hem pabuç gagalarıyla tabakta maklube bırakmazlar.

Elbette Yaşar Aydın’ın yazdığı gibi “mesele Pelikan değil, daha derinde” ama Pelikan’ın da bir meselesi var ki günlerdir gündemde…

Nedir bu mesele? Penguen Medyası biliniyordu, üç yıl önce bir de Pelikan Medyası çıkmıştı karşımıza ve isimleri bile çalıntıydı. Julia Roberts’ın başrollerinde oynadığı ve hükümet üzerinde şok etkisi yaratan bir dosyanın anlatıldığı ‘Pelikan Dosyası’ filmine gönderme yaparak zamanın başbakanı Davutoğlu’nu düşürmek üzere bir ‘Pelikan Bildirisi’ kaleme almışlardı. Arkasında Damat Albayrak’ın olduğu söylenen ve Sabah gazetesinde görevli Pelikan gasteciler… Ahmet Şık bunları ‘hanedanlık mafyası’ olarak tanımlıyor.

Geçen hafta Bülent Arınç bombaları vesilesiyle çelişkili ve zoraki ittifakın ürünü Saray Rejiminin içten patlamalı bir özellik kazandığına ve eskiyen binaların hassas noktalarına patlayıcı yerleştirip kontrollü şekilde yıkılmasını sağlayan bir teknolojiyi kullanan Babacan-Davutoğlu eliyle içten çöküntünün eşiğine geldiğine işaret etmiştim. Benzer bir patlama sesi bu sefer Pelikancılar ve Adalet Bakanı arasında duyuldu. Sabah gazetesinin “bazı FETÖ'cüleri de kritik noktalara getirdiği” suçlamalarına karşılık Adalet Bakanı “Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye kalkmasın” diye fırça çekti. Bahçeli de Bakan’a destek verdi. HSK’ya yeni atananların ise MHP’li olduğu söyleniyor.

Kendisi de üç yıl önce Pelikancıların kara listesinde yer alan Abdülkadir Selvi, ne yapsın, ortalığı yatıştırmaya çalıştı: “Erdoğan AK Parti siyasetinin yeni rotasını, ‘kucaklayıcı politikalar’ olarak tayin etti. Bunun iki yüzü var. Biri, evin içini düzenlemek, ikincisi ise tabanı genişletmek, belki cumhur ittifakına yeni paydaşlar kazandırmak.” Parti içindeki patlamalar ve kopmalar nedeniyle tekrar kucaklayıcı politika başlamışsa bunun anlamı kucağa oturtmaktır tabii ki. (Bu arada tavlamak için patronlarıyla tavla oynamasıyla meşhur jölesiz ama tavlacı Ahmet Hakan da tarafsızlığını korudu ve her iki tarafa da “maklube nefistir” dedi!)

Her şey birbiriyle bağlantılıdır. Maklube, Pelikan, S-400, Patriot, rejimin akıbeti. Nasıl mı? Bakın şöyle: Hani Suudi Arabistan petrol tesislerini ABD Patriot füzeleri koruyordu ya, Yemen’den gelen SİHA saldırısını bile engelleyemediler ki. Yani maket bıçağıyla kaçırılan uçaklarla İkiz Kulelerin ve Pentagon’un yıkılması gibi bir şey oldu. Ummadığın taş baş yarıyor. Ve Saray Rejimi de devletten aldığı tüm gücüne rağmen böyle bir taştan korkuyor olmalı. Babacan ve Davutoğlu’ndan değil bunların SİHA etkisindeki yüzde iki-üçlük hasarından mesela. Şimdi alenen birbirlerine düşünce, üstüne bir de Pelikan tüyü dikmiş olmadılar mı?

Önemli bir bilgi daha eklemeden bitirmeyeyim. Koloniler oluşturarak üreyen pelikanlar sıklıkla toplu olarak avlanırlar ve sadece kaşıkçı kuşlarıyla değil sümsük kuşlarıyla da akrabadırlar. Ve de Amerikalılar Pelikan’a Alkatraz derler. Evet, hatırladınız değil mi? Alkatraz Kuşçusu ve Alkatraz Hapishanesi! Sıkı disipliniyle ünlü bir hapishane adası. Güzel yurdumuz bir ada olmasa da yarımada nitekim. Pelikan veya Alkatraz Yarımadası.

Maklube etli pilav yemeğiymiş. Peki, maklubeden dönenin de kaşığını kırıyorlar mı?