Bu yılki Dünya Tiyatro Günü’nde perdeler ülkeyi yasa boğan depremlerin acısıyla açılıyor. BirGün’e konuşan tiyatro sanatçıları, seçimi işaret ederek, “Sansürler ve baskılar altında kutladığımız son 27 Mart olsun” diyor.

Perde son kez yasaklı açılsın
Fotoğraf: Depo Photos

Işıl ÇALIŞKAN

Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Dünyanın dört bir yanındaki perdeler tiyatronun, tiyatro emekçilerinin varlığını kutlamak için açılıyor. Salonlar tiyatronun birleştirici, iyileştirici, muhalif gücü adına doluyor bugün.

Ülkemizde ise binbir güçlükle ayakta kalmaya çalışan tiyatrocular yasaklar, baskılar ve desteksizlikle mücadele içinde bir kez daha “buradayız” diyor. Tüm bu imkânsızlıkların son bulmasını umarak…

Bu yıl ülkeyi yasa boğan Maraş depremlerinin hüznüyle sahneye çıkacaklarını belirten Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Özsoy, “Dünya Tiyatro Günümüzü hüzünle de olsa umutla karşılıyoruz” diyor.

Seçimi işaret eden Tiyatromuz Yaşasın Kooperatifi Yürütücü Kurul Üyesi Gizem Duman Şeşen ise, “Sansürler ve baskılar altında kutladığımız son 27 Mart” ifadelerini kullanıyor.

Tiyatro sanatçıları bu yılki Dünya Tiyatro Günü’nün nasıl bir önemi olduğunu ve nasıl bir atmosfer hayal ettiklerini anlattı.

UYDURUK SEBEPLERLE ENGELLENİYORUZ

Tiyatro oyuncusu, yazarı ve yönetmeni Ali Poyrazoğlu: İstediğim oyunları oynayabileceğim, oyunlarım nedeniyle mahkemelere düşmeyeceğim özgür bir biçimde tiyatro yapabileceğim bir Dünya Tiyatro Günü hayal ederdim.

perde-son-kez-yasakli-acilsin-1142969-1.

Oyun seçerken bile “yasaklanır mı?” endişesi yaşıyoruz. Ama tiyatroda bu hep böyleydi. Tiyatromun 50’inci yılı. En az 10 kere yasaklandık, 20 kere mahkemelere düştük, saldırılara uğradık. Seyirciyle buluşmamız uyduruk sebeplerle engelledi. Turne yapabileceğimiz birçok yerde salon tahsisi yapılmadı. Hangi birini sayacağını şaşırıyor insan. Yine de büyük bir özveriyle işimi yapmak için direniyorum.

Üstelik tüm bunların yanı sıra bu yıl büyük bir yangın geçirdik biz. 6 tane oyunumuzun repertuvarındaki dekorlar, ses, ışık tesisatlarımız, müze yapmak için biriktirdiğim kukla, Karagöz, maske koleksiyonlarım yandı bitti kül oldu. Hiçbirini yerine koymama imkân yok. Teselli telefonlarından başka hiçbir karşılık görmedik. Hiçkimse doğru dürüst destek vermedi. Ama seyirci hep yanımızdaydı, onun için şikayet etmeye hakkımız yok.

Devlet yardımı altında dağıtılan desteklerin de çarçur edildiğini düşünüyorum. O tüzükten “amatör” sözcüğü çıkarıldı. Bu da tam bir kaosa neden oldu. Tüm bunlara rağmen biz işimizi özveriyle yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Sadece tiyatrocular haklarından mahrum bırakılmıyor, seyircinin de emek verilmiş, üzerinde çalışılmış, yaratıcılığın devreye girdiği oyunları seyretme hakkı da sekteye uğratılıyor. Biz bu ülkede umudu içimizde sakladığımız için dayanıyoruz. Tiyatronun yanı sıra birçok şeyin değişmesi gerektiği ortada.

SANATTA HİÇBİR MÜDAHALEYE YER YOK

Tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu: Acıları sarmak üzere bütün deprem bölgelerindeki yurttaşların yanında olabileceğimiz, yanlarında olduğumuzu gösterdiğimiz bir Dünya Tiyatro Günü. Bundan sonra da gerek bölgeye giderek, gerekse bulunduğumuz yerde oyunlarımızla, oyunlardan elde ettiğimiz gelirlerle destek olmalıyız. Çünkü orada yaşananlar tek seferde çözülebilecek bir acı değil. Burada da öncelik kamu tiyatroları olmalı. Zaten özel tiyatrolar ayakta durabilmek için yeterince savaş veriyor.

perde-son-kez-yasakli-acilsin-1142970-1.

Her şeyden önce ağır vergi yükü altındalar. Bu noktada özel tiyatroların desteklenmesi gerekiyor. Kültür altında emek veren bir oluşumla bir marketin ya da bir restoranın yükü aynı olmamalı. Herhangi bir şirket gibi vergi yükü altında olmamaları gerekir. Sadece bunu başarsak çok büyük bir destek vermiş olacağız. Büyük kentlerimizdeki belediye tiyatroları çok doğru ve yerinde hizmet veriyorlar. Ama özel tiyatrolara da önemli bir yer ayrılmalı. Bakanlığın verdiği destekler yetersiz ve bunların hem yükseltilemesi hem de daha adil dağıtılması lazım.

Sanat bağımsızdır. Özgür ve bağımsız olmadığı sürece sanat var olamaz ve kendini ifade edemez. Sanatta hiçbir müdahaleye yer yok. Bunu yaptığınız zaman o özgür yaratıya dayalı sanat olmaktan çıkar çünkü.

Umutluyum, umudu kaybettiğiniz anda yenik düşersiniz. Yeni nesiller son derece sağlam geliyorlar, çok iyi işler yapıyorlar. Her biriyle gurur duyuyorum. Eğer biz onlara yeterli desteği verirsek çok sağlam adımlarla bu ülkeye büyük katkıda bulunacaklarına eminim.

TİYATROYA GİTMEK LÜKS DEĞİL İHTİYAÇ

Tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Nezaket Erden: Şu günlerde bir araya gelmenin, ortaklaşmanın önemi her zamankinden büyük. O yüzden tiyatronun ve bizi bir araya getirecek, ortaklaşmamıza alan yaratacak her türlü alanın yaygınlaşması ihtiyacını duyuyorum. Biz Tiyatro Hemhâl olarak sadece İstanbul’da değil ülkenin gidebildiğimiz her yerinde oyunlarımızı oynayabilmeyi arzu ediyoruz.

perde-son-kez-yasakli-acilsin-1142972-1.

Belki aynı politik görüşü, dünya görüşünü paylaşmayan insanların yan yana oturması, benzer duyguları hissetmesi, bir oyun etrafında ortaklaşabilmesi bir çok şeyi dönüştürecek bir etkiye sahip olabilir. Birbirimizden o kadar da ayrı olmadığımızı bize hatırlatan her şey büyük ihtiyaç. Bu ülkede çok büyük acılar var. Geçmişte ve şimdi… Bu ülkenin her bir şehrinde insanlar özgürce, mutlulukla yaşamayı ve sanatın her dalına rahatça ulaşmayı hak ediyor. Kitap okumak, tiyatroya gitmek, konsere gitmek lüks değil, ihtiyaç. Bunların tadına hep birlikte varabilmek ve daha yaşanabilir bir dünya hepimizin hakkı.

HÜZÜNLE DE OLSA UMUTLA KARŞILIYORUZ

Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Yeşim Özsoy: Belki de en çok bu sene tiyatronun gücünün farkında olmalıyız. Acıyı ve yası yaşarken beraber olmak, birbirimize ve seyirciye, topluma yarar sağlayabilmek için. Ülkemizde kriz anlarında en çok etkilenen alanlardan biri de maalesef tiyatromuz. Hayatımız, yas ve pandemi gibi, deprem gibi sebeplerden dolayı durduğunda büyük zarar görüyor. Bunun temel sebebi sistematik sorunların kronik bir rahatsızlık gibi devam etmesi, çarpıklığı ve düzelememesi.

perde-son-kez-yasakli-acilsin-1142973-1.

Toplumsal olarak yaşadıklarımızın acısının dinmesini ve tiyatromuz gibi kırılgan bir alanı çıplak ve savunmasız bırakan sorunlarımızın çözülmesini hayal edebildiğimiz bir geleceğe bakarken umut etmeyi özlediğimiz bir dönemin içindeyiz bu sene. Süreç içinde topluma ve alana yarar sağlayabilecek projeler üretmek, sistem sorunlarımızı çözmek ve uzun sürecek iyileşme dönemine katkıda bulunabilmek öncelikli görev listemizde. Bu bilinçle Dünya Tiyatro Günümüzü hüzünle de olsa umutla karşılıyoruz.

BASKILAR ALTINDAKİ SON 27 MART OLSUN

Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi Yürütücü Kurul Üyesi Gizem Duman Şeşen: Son yıllarda toplumu bilinçli olarak sanattan uzaklaştırdılar. İktidarı ya da yerel yönetimleri destekleyen oyuncular, müzisyenler türedi. Bunlar kurumların yüzü oldu adeta. Dönüp dönüp seyircinin önüne benzer isimler sunuldu. Bu isimlerin hiçbiri de sansürlere ve baskılara uğrayan meslektaşlarının yanında durmadılar. Tabiri caizdir bence, günü kurtardılar. Artık sona geldik. Sansürler arasında sanat yapmaya çalıştığımız yılları geride bırakacağımıza eminim. Demokratik, özgür, nefes alabildiğimiz bir ülkeyi çok özledik.

perde-son-kez-yasakli-acilsin-1142974-1.

Üst üste yaşanan tüm felaketlerde üzerimize düşen neyse yaptık. Önümüzdeki yıl sokaklarda, şenliklerle kutlayacağımız bir 27 Mart Dünya Tiyatro Günü olacak. Özgürlüğümüzü bir daha hiç kimsenin eline vermemek için birlikte olmamız gerekiyor. Sosyal devlet olabilmemiz için sanatçıların görüşlerine her daim yer verilmesi gerekiyor. Sanatın ve sanatçının her alanda var olduğu günler yakın. Tüm meslektaşlarımın ve değerli seyircilerimizin ‘’rağmen’’ Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Sansürler ve baskılar altında kutladığımız son 27 Mart.

***

ÜLKEMİZ İÇİN BİR DÖNEMEÇTEYİZ

Bu yılki Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi ise, duayen yazar, tiyatro eleştirmeni ve akademisyen Prof. Dr. Ayşegül Yüksel tarafından kaleme alındı. Prof. Dr. Ayşegül Yüksel: “Pandemide yok olma noktasına yaklaşan gösteri sanatları, depremin ardından sessizliğe gömüldü. Şimdiyse acılarımızı yüreğimize gömerek yaralarımızı sarma zamanı” dedi.

2023 yılının ülkemiz için önemli bir dönemeç oluşturduğunu vurgulayan Yüksel, bildiride, “Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılındayız. Yakında kutlayacağımız ikinci yüzyılımız için dilediğimiz gelişmeler birer düş olmaktan çıkıp gerçeğe dönüşmeli. Hepimiz, gelecekte çocuklarımızın esenliğini sağlayacak oluşumlara özlem duyuyoruz: Hukukun üstünlüğünün tartışılmaz olduğu, düşünce ve söz özgürlüğünün özenle korunduğu, yoksulluk ve işsizlik sorunlarını aşmış, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımcılığından arınmış, çocuk haklarına saygılı, genç kuşağın eğitimi adına doğru yatırımlara yönelmiş, kavga ve çekişmeleri geride bırakmış, barışçıl bir toplumda yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.