Pervasız sömürü

Oğuz OYAN

Memur maaş artışları için yapılan son “toplu iş sözleşmesi” (TİS) veya daha doğrusu “toplu iş görüşmesi”, Memur-Sen Konfederasyonu’nun bilindik satışıyla sona erdi. Altı aylar itibarıyla 2022 için yüzde 5 ve 7; 2023 için yüzde 8 ve 6 artışlar öngörüldü. Memurlar “sendikalı” olmasalar, böyle bir “TİS” hiç yapılmamış olsa, bundan daha kötü bir sonuç elde edilir miydi? Yanıtın olumsuz olduğunu cümle alem biliyor. Memur-Sen yöneticileri de biliyor, bakanlık yetkilileri de.
Ama ilgili bakan, “Toplu sözleşme tarihinde görülmemiş bir zam oranı” diyerek desteksiz atış yapabiliyor. 2023’ün ilk altı ayındaki yüzde 8’lik artışın “Cumhurbaşkanı’nın desteğiyle” yapıldığını ekleyerek, Saray’a selam çakmayı da ihmal etmiyor. Gerçeklerle bağlantısı olmayan bu iddianın sahibi üstelik Çalışma Ekonomisi alanında “akademik” geçmişi olan bir siyasetçi! Siyasal ve akademik etiğin sorgulandığı bu durum, AKP döneminde her şeyin geçici bir makam/kariyer/güç kullanımı uğruna feda edilebildiğini göstermesi bakımından ibretlik. Devr-i AKP sonrasında bu tahribatın acil onarımı gerekecek ama kolay olacak gibi görünmüyor.


GERÇEK ARTIŞ NE DÜZEYDE?

Cari (nominal) maaş artış yüzdelerinin bile cari enflasyonun altında tutulduğu bir toplu sözleşme söz konusuyken, hangi “tarihi artış”tan söz edilebilir? Burada önemli olan reel artışlar ve refah payı artışlarının varlığı veya yokluğudur; ki ikisi de yoktur. Ayrıca sakız yapılan 3600 ek göstergede de somut adım yoktur. Bağıtlanan artış oranları, ne halihazırdaki yıllık enflasyon oranını (yüzde 18,95) ne de 2022 ve 2023’te yaşanacak gerçek enflasyonu kurtaracak durumda gözükmüyor. Üstelik, bu tür iki kademeli nominal artışlarla oynanan oyun da hep gizlenir. 2022’de yüzde 12 zam yapıldığı, hatta zincirleme etkiyle bunun yüzde 12,35 düzeyine ulaşacağı söylenir. Gerçekten de, ilk altı ay maaşı 100’den 105 çıkmıştır, buna yüzde 7 artış uygularsanız ikinci altı ay için 112,35 elde edersiniz. Ama bu büyük bir aldatmacadır; memurun ilk altı ay boyunca yüzde 5’le yetindiğini gizler. Oysa 12 ayın ortalaması alınsaydı, 2022 için memur maaşlarındaki artışın yüzde 8,7’den ibaret olduğu görülecekti! Bu mudur tarihi artış? Peki, 2022’de enflasyonun bu düzeyin altında kalabileceğini kim söylüyor?

Bir başka aldatmaca da tedavülde tabii: Dört 6 aylık artışı toplayıp (5+7+8+6=) yüzde 26’lık iki yıllık toplam artışın sanki tek seferde yapılacağı izlenimini vermek... Bunun daha ileriye götürüleni, altı aylık artışlı ücretlere izleyen dönemlerin artış oranları uygulanarak elde edilir. Böylece bindirmeli artışlar yani yüzde 26 yerine yüzde 28,6'lık artış oranı elde edilebilir; 2023’ün ikinci yarısında elde edilecek aylık maaşlar sanki Ocak 2022’den itibaren geçerli olacakmış gibi de göz boyanabilir. Kaldı ki, TİS ikramiyesini vs. hesaba katıp, topluca yüzde 31-32’lik artışlardan dem vurabilir ve bunu üst perdeden Erdoğan’a açıklatabilirsiniz. Aldatmacanın bini bir paradır.

Peki gerçekte nominal artış düzeyi nedir? 12 aylık ortalamalar alındığında bunun 2022 için yüzde 8,7 olacağını göstermiştik. İkinci yılın artışlarını buna bindirir ve gene 12 aylık ortalamayı dikkate alırsak, 2021’e kıyasla maaşlardaki artış 2023’te ortalama yüzde 20,9 olacaktır. Yani ne yüzde 26 ne de yüzde 28,6 oranları söz konusudur. Üstelik burada sözünü ettiğimiz nominal/cari artışlardır. İki yılın enflasyon toplamının bu artıştan daha fazla çıkması yüksek olasılıktır.

Bu arada, “enflasyon farkı zammı” denilen diğer aldatma düzeneğinin de, geriden gelen bir tazmin unsuru olarak asla ücretlerdeki reel aşınmayı telafi edemediğini de ekleyelim. Ama bu, çalışanları oyalamanın, “enflasyona ezdirmiyoruz” aldatmacasının olmazsa olmazıdır. Örgütlü mücadeleye yabancılaştırılmış kitlelerin "hiç yoktan iyidir" avuntusudur.

MEMUR-SEN: BİR BASKILAMA ARACI

Dolayısıyla, sözde TİS artışları denilen şey, memurun açık bir pervasızlıkla enflasyona ve hayat pahalılığına ezdirilmesinden başka bir şey değildir. Maaşlar reel düzeyinin, memurun satın alma gücünün geriletilmesidir. Bu oyunun benzeri Türk-İş ve Hak-İş'in kamu işçisi için bağıtladıkları TİS’te de görülmüştü gerçi. Ama Memur-Sen’in merkezinde olduğu “TİS” oyunları daha fütursuzca oynanır. Çünkü, adı TİS olmakla birlikte, memurun grev hakkı yoktur. Bu hakkın varlığı bile, işçilerin TİS'lerinde bir fark yaratmaktadır. İşçi tabanından gelen/gelmesinden çekinilen tepkiler Hak-İş’i bile daha pazarlıkçı bir çizgiye çeker.

Ama Memur-Sen, hepsinden farklı. Bu konfederasyon ve yöneticileri, bu iktidarla varlar, sonrasında yoklar. İktidarın zoruyla, kamu emekçilerine uygulanan baskılarla hakim konfederasyona dönüşen bu yandaş örgütlenme, bu iktidar dağıldığında darmadağın olacak bir yapı. O nedenle bugün görevlerini Saray’dan daha saraycı bir anlayışla yürütmek durumunda. Sendika ağalığı saltanatları buna bağlı. Burada “etik” gibi davranış kodlarına, “ilke” gibi kavramlara yer yok.

Nitekim son sözleşmeden yararlanan memurlara üç aydabir ödenecek “toplu iş sözleşmesi ikramiyesi”nin (2022’de 400 TL, 2023’te 489 TL), o “hizmet kolundaki toplam kamu görevlisi sayısının yüzde 1’inden fazlasını üye kaydetmiş sendikaların üyelerine” tanındığına dair sözleşme hükmü (6. Dönem TİS’e İlişkin Tebliğ, m. 23; RG, 25.08.2021), sarı sendika tekelini dayatmak ve muhalif sendikalara diş göstermek bakımından etik-dışılıkta sınır tanınmayacağının açık bir göstergesi.

SONUÇ

Peki ama Memur-Sen hegemonyasını kırabilmek açısından memurlar üzerlerine düşen örgütlenme ve mücadele görevlerini yerine getiriyorlar mı? Herkesin homurdandığı ama itiraz edemediği bu baskılama rejiminin tek sorumlusu iktidar ve hâkim memur konfederasyonu mu? AKP döneminde memur kadrolarına doldurulan “taraftarların” itaat/biat kültürünün hiç mi payı yok?

AKP sonrası dönemde çok daha mücadeleci bir memur sendikacılığı görülebileceğini bugünden öngörebiliriz. Sadece yeni iktidarın daha “demokrat” davranmasının beklenebileceği bakımından değil; bu, üzerlerinden korkuyu atan memurların ve sendikalarının daha cevval davranacakları varsayımını da içermekte. Bir diğer olasılık ise AKP döneminde işe alınan personelin çabucak yenilenmesinin mümkün olamayacağı ve izleyen iktidar dönemindeki memur eylemlerinin sol olduğu kadar sağ bir ideolojik içerik de taşıyacağıdır.