Hayallerimiz AVM’lerde bize dayatılan pahalı eşyalar değildi ve Gezi’yle birlikte bize tek tip ideallerin değil gözümüzün ve ufkumuzun gördüğü kadar geniş görmenin hazzı verildi

Peşin fiyatına  6 taksitle özgürlük

> SELİN KALKAN

Şimdi zamanı biraz geriye saralım. Çok değil ha biraz! Alışverişin bayramdan bayrama, tatilden tatile, karneden karneye bir de doğum günü ve benzeri kutlamalarda yapıldığı zamanlar. Yani alışveriş eyleminin özelliği ve kıymeti olduğu zamanlar. Aldığın şeyleri ilk gecesinde başının ucunda uyuttuğun ve alışverişin bir semtten başka semte doğru uzayan caddelerde yapıldığı zamanlar. Sokağa ya sabah saatlerinin sakinliğinde çıkılırdı ya da öğle güneşinden sonra. Sokak boyu tüm mağazalara girilir istediğin şeyin en ucuzu o mağazalar arasından tespit edilir gerekli pazarlık yapılır ve o alınır. Alışveriş kültürümüz böyleydi. İşlerimizi kapalı bir yerde halledecek olursak yolumuz en fazla bir sokağın başındaki kapıdan girip arka kapısından başka bir sokağa çıkabildiğimiz geçitler olan pasajlara düşerdi. Bazı pasajlar dümdüz uzun bir koridordan oluşurdu. Koridor boyu sağlı sollu dükkânlarda alışveriş yapardık. Bazıları ise 2,3 katlı olurdu altlı üstlü dükkanlar işimizi görürdü. Sadece alışveriş de değil kimi pasajda telefon tamir ettirir, kimi pasajın sinema salonunu kullanır, kimi pasajın tiyatro salonlarına girer, kimi pasajın çayını içerdik. Kimi pasaj düğün salonuyla kimisi kuaförüyle kimisi kuyumcusuyla kimisi ucuzluğuyla bilinirdi.

Sonra ne oldu? Hala bilmiyorum ama her ne olduysa AVM rüzgarı esmeye başladı. Ne yetmedi de biz o gösterişli ama görmemiş, ışıl ışıl ama cansız, yüksek ama basık ‘alışma’ merkezlerine gitmeye başladık. İlk başta hepimizin ilgisini çektiler, bütün ihtiyaçları tek bir merkezde toparladılar sonuçta. Sıcak havada terlemeden soğuk havada üşümeden yemek yedik, alışveriş yaptık, vitrinlere baktık, masasına oturup sohbet ettik… Konserler düzenlediler, imza günleri, eğlenceler, yarışmalar, çekilişler düzenlediler. Neden? Hepsi biz orada daha mutlu daha kapalı daha güvende daha kontrol altında olalım diye.

Yetmedi, şehrin en görkemli oyun merkezleri kuruldu içlerine. Seni rüzgâra karşı havalandıran gondol yürüyen merdivenlere doğru savurdu, semti en tepeden gösteren gökyüzüne en çok yaklaştıran dönme dolaplar seni bir duvarın tavanına yaklaştırdı, ağaçların, suların içinden geçen trenler raylarından çıktı. Avm’nin yemek katından sinema katına oradan giriş katına doğru yolunu değiştirdi. Kollarıyla seni havalandıran ahtapot, binanın bir camından diğer camına fırlatmaya başladı. Korku tüneline gerek var mı sizce?

Yenisi yapıldı, daha büyüğü yapıldı, en yükseği yapıldı, en incesi yapıldı, en küçüğü yapıldı, ara sokaklara, ana caddelere derken çoğaldıkça çoğaldı. Kimi semti merkezileştirilmek için kimi semtin kalabalığına kalabalık katmak için yapıldı ve son 10 yılda Avm sayısı yüzde 400 arttı.

MESELEMİZ VAR ETMEK...
Derken insan hayatının her alanını etkileyen, bazı şeyleri eskiye çeviren bazı şeyleri yenileyen Gezi eylemliği tabii ki AVM kullanımını da etkiledi. Çünkü Gezi bize gökyüzüne bakmayı, dokunmayı ama özgürlüğümüze dokundurtmamayı, başımızda biri olmadan, bir çatı olmadan kaybettiğimiz birlikteliğimizi kazanmayı, üzerimize kapanan kapıları açmayı öğretti. Hayallerimiz AVM’lerde bize dayatılan pahalı eşyalar değildi ve Gezi’yle birlikte bize dört duvar arasına sıkıştırılmış tek tip ideallerin değil gözümüzün ve ufkumuzun gördüğü kadar geniş görmenin hazzı verildi. Sokakta yaşadığımız günler sokakta yaşamaya devam etmemiz gerektiğini hatırlattı. Sokağa dağılan ilgi ve heyecanımızı bir daha binalara sığdıramaz olduk. Eşekten inilip ata koşuldu. Ve Gezi eylemleriyle birlikte kimileri popülariteye uymak için kimileri zaten kaybolan ilgisini yeniden bulduğu için kimileri de yeni bir yaşam tarzı var ettiği için AVM’lerden kopup sokağa döndü.

AVM tezgahının en parlak balığı olmaya çalışmak değil sonsuz denizde istediğimiz noktaya gidebilecek özgürlük hayalinin peşine düştük.

AVM’nin var olanı tüketen safına karşı, meselesi var etmek olanların safındayız.

Safları sıklaştıralım arkadaşlar!