İvan Reis Türkiye ile ilgili alacağımız ekonomik tedbirlerden de bahsetti. Tabii ki doğalgaz vanalarını kapatıyoruz. Daha önce de Türkiye’nin vanalarını kapatmıştık

Petersburg Ülkü Ocakları’nda bir gün

KEMAL CAN KAYAR
kemalkyr@gmail.com

Bugün Petersburg’da her zamanki gibi hava soğuk ve yağışlıydı ama gündem oldukça sıcak. İvan Reis’in dediğine göre Türkler, Suriye sınırında bir uçağımızı düşürmüşler hani şu Balkanlar’da, Kırım’da savaştığımız barbar Türkler. Konuyla ilgili ocakta hemen olağanüstü bir toplantı yapıldı. Planımız oldukça etkiliydi, Türk konsolosluğu önünde Türk bayrağı yakmak. Türkler gibi yanlış konsolosluk önünde bayrak yakmamak için İvan Reis kısa bir toplantı düzenledi. Bu kısa toplantıda Türk bayrağını unutmamamız için incelerken, Türklerle tarihsel düşmanlığımız ve sıcak denizlerde yüzmenin ne kadar güzel bir şey olduğu üzerine sohbet ettik.

İvan Reis özetle toplantıda şunları söyledi: “Dış güçler ve Türkler bizim sabrımızı sınamasın, bir gece ansızın gelebiliriz. 82 Kars, 83, Ardahan, 84 Erzurum… Buralara yabancı değiliz. Gerekirse Federasyon topraklarına geri katarız ayağımızı sıcak sulara gene sokarız. İçerde ve dışarda Rusya’ya oynanan oyunlarını boşa çıkaracağız. Bir ülkenin ayakta dimdik durabilmesi için en gerekli şey milliyetçilik ve lidere bağlılıktır. Sizin ve inşallah(Ortodoks versiyonu) Putin Reis’in gayretleriyle bütün düşmanlarımızı bertaraf edeceğiz.”

Türklere neden düşmanız
Toplantıdan çıktığım zaman, Türklere neden düşman olduğumla ilgili kafamda hiçbir şey yoktu. Sonuçta tarihte de Türklere düşmanmışız. Tarihte neden düşmandık onu da bilmiyorum. Herhalde Türkler bize düşman olduğu için. Gerçi Türklerin de neden bize düşman olduklarını bildiklerini sanmıyorum. Bunlar bizim aklımızın ermeyeceği işler. Sonuçta Rus’un Rus’tan başka dostu yoktur.
Bizim neden Suriye’yle ilgilendiğimize gelince. Suriye bizim için çok önemli. Daha doğrusu Putin Reis öyle diyor. Suriye Türkler için de çok önemli. Türklerle ortak bir noktamız olması beni çok rahatsız ediyor ama ikimiz de aynı şeye ilgi duyuyoruz. Suriye’ye neden ilgi duyduğumuzu, İvan reis söylemişti şu an hatırlayamadım. Bizim burada altı ay yerden kar kalkmazken, kar görse İsrafil tıraş oluyor sanacak insanların toprakları neden bizim için önemli oluyor onu da bilmiyorum. Geçen bir arkadaş Esad’ın mavi gözlerinden dolayı Rus olabileceğini söyledi. Belki Suriye’ye olan ilgimizin kaynağı budur.
İvan Reis Türkiye’ye ile ilgili alacağımız ekonomik tedbirlerden de bahsetti. Tabii ki doğalgaz vanalarını kapatıyoruz. Daha öncede Türkiye’nin vanalarını kapatmıştık. Anlatıldığına göre aç kapa bazı vanalar yalama olmuş. Bir de hainin teki geçen vanaların üzerindeki isimleri değiştirmiş Ukrayna’nın vanasını kısacağımıza Polonya’nın vanasını kısmışız. Bu hata yüzünden Polonya’ya üç ay doğalgazı bedava vereceğiz Herkes bulunduğu yerde tedbirini almalı. Ben kendi adıma çalıştığım markette Türk kahvelerini reyonun arkalarına koyarak müdahale ediyorum duruma. Onun yerine Kolombiya kahvesini öne çıkardım. Bunu yapmadan önce biraz düşündüm Kolombiyalılarla aramızda bir problem var mı diye? Eğer Kolombiyalılarla aramızda bir sorun çıkarsa Brezilya kahvesini en öne çıkaracağım.

Tüm bu sorular kafamda dönüp dururken ocakta protesto saatini bekliyorum. İnsanın ülkesini sevmesi ne kadar zor. Sürekli bir karışıklık. Başımızdakilerin düşman listesi sürekli değişiyor. Bugün “Kardeşim Esad” belki yarın “Katil Esed”. Ama olsun ben ülkemi seviyorum, gerekirse canımı veririm gerekirse can alırım. Şu kafa karışıklığından kurtulmak, biraz kafa dağıtmak için ocağın kütüphanesinde kitaplara baktım. Tolstoy – Savaş ve Barış. Rus bir yazar olduğunu görünce, kitabın içinden rastgele okumaya başladım:

Ufka yaklaşan güneş ne kadar parlak ve muhteşemdi. Tuna’nın ta ötelerinde sular ne tatlı pırıltılarla oynaşıyordu! Daha güzeli, Tuna’nın arkasındaki uzak mor dağlar, manastır, esrarlı geçitler, doruklarına kadar sise bürünmüş çam ormanlarıydı… Orada her şey sessiz ve mutluluk içindeydi. Rostov, “Hiçbir şey, hiçbir şey istemezdim. Bir şey istemezdim, yalnız orada olsam,” diye düşünüyordu. “Yalnız benim içimde ve bu güneşte bu kadar çok mutluluk var, ama burada!.. İnilti, acı, korku ve şaşkınlık, bu telaş… İşte yine emir yükseldi, yine herkes geriye koşuyor ben de onlarla koşuyorum. İşte o, işte o. Ölüm, üzerimde, çevremde dolaşıyor… Bir daha artık ben de bu güneşi, bu suları, bu dar geçidi göremeyeceğim…”

Ve okumaya devam ettim… Saatlerce… Savaşın aslında hiç de düşündüğümüz gibi olmadığını okudum kendi dilimden. Protesto saati geldiğinde İvan Reis beni dürttü, kitabın içinde kendimi unutmuştum. Arkadaşlara kendimi hiç iyi hissetmediğimi söyleyip ocağı terk ettim. Eve gidince hemen tuvalete gidip kustum. Ne varsa… Tuna’nın ötesindeki insanları düşündüm bizimle farklı dili konuşan. Hiç tanımadığımız insanları, nerden geldiğini bilmediğimiz emirlerle öldüremezdik. Öldürmek insana çok uzak bir duyguydu, kimseye kolay kolay yakıştırılamazdı. Yaşadığımız toprakları sevmenin insanı katil yapması gerekmiyor. Eğer ülkeni çok seviyorsan gidip birini öldürme, onun yerine şiir yaz. Bırak doğalgazı, petrolü, sınırları paylaşamayanlar öldürsün birbirini, biz değil.