Oyuncu Alper Kut tek kişilik gösterisi ‘Pir Sultan Abdal’ ile izleyici karşısında. Kut, “Pir Sultan Abdal o kadar büyük bir külliyat ki neresinden bakarsanız orası doğrudur” diyor

Pir’in neresinden bakarsanız orası doğrudur

IŞIL ÇALIŞKAN

Oyuncu Alper Kut, tek kişilik gösterisi ‘Pir Sultan Abdal’ ile izleyici karşısında. “Genelde kılıçlı, savaşçı tarafını ortaya koyulurken biz ruhunu anlatmaya çalıştık” diyen Kut’a sahnede İstanbul Şehir Hatları vapur müzisyenlerinden Tunç Baydar bendir ve kabak kemane, Süleyman Can Aslanyürek bağlama ile eşlik ediyor. Geçen günlerde Adana’da prömiyeri gerçekleştirilen oyunun metnini Seçil Çelebi yazdı, yönetmenliğini ise Kut ile Serdar Yıldırım yapıyor. Mart sonu itibariyle Türkiye turnesine başlayacak ‘Pir Sultan Abdal’ı Yıldırım ve Kut’la konuştuk.

>> Pir Sultan Abdal’ın oyuna dönüşme fikri nasıl gelişti? Nasıl bir araya geldiniz?

Alper Kut: Biz Serdar’la eski dostuz. Daha önce dizi sektöründe beraber çalışmıştık. Daha evvel Pir Sultan Abdal’ı oynamıştım ama o, 7-8 oyuncu olan başka tarz bir oyundu. Serdar tek kişilik bir şey istiyordu benden. “Pir Sultan yapalım mı?” dedim. Nasıl yaparız derken ana konsept oluştu ve sonra aramıza oyunumuzun yazarı Seçil Çelebi’yi kattık. Aslına bakarsanız oyun, gösteri ya da anlatı bunun üçünün tamamının bir birleşimi. Biz kendimizce buna anlatı dedik aslında. Pir Sultan Abdal’ın felsefesini anlatmaya çalıştığımız bir konsept bu.

Serdar Yıldırım: Oyun üstü bir durum var burada aslında. Biz Pir’in karşı koyuşlarını, felsefesini, hayata bakış açısını, o dönemdeki konjonktürdeki bir tutum ve ilkeli davranışının ifade biçimini sahneliyoruz.

>> Pir Sultan Abdal’ın felsefesini hangi yönleriyle yansıttınız?

A.K.: Pir Sultan Abdal o kadar büyük bir külliyat ki neresinden bakarsanız orası doğrudur. Bizim çıkış noktamız ‘Pir Sultan bir ölür bin dirilir’ oldu. Pir Sultan aslında hiç ölmez. Her devirde bir Pir Sultan gelir. Adı olmasa da ruhu Pir Sultan’dır. Biz o ruhu anlatmaya çalıştık. Oyunumuz başladığında bir tiradı var Pir Sultanın kendini anlatırken “Hallâc-ı Mansûr da benim, Nesimi de benim, Şeyh Bedrettin de benim” diyor. Yani onlar benim, ben onlarım diyor. Haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkan ama bunun yanında da hümanist olan, karısına âşık olan bir kişilikten bahsediyoruz. Tüm bunların yanında zalime karşı duran. Bunun için öleceğini bilerek bu yola çıkan ve ölürken de şikâyet etmeyen bir kahramandan bahsediyoruz. En yakınları terk etse, yalnız bile kalsa yolundan dönmüyor. Ama bunu biraz insani ve hümanist açıdan da işliyoruz.

RUHUNU ANLATMAYA ÇALIŞTIK

>> Böyle bir karakteri bir oyun süresine sığdırmak zor oldu mu ve nasıl bir elekten geçti sizin için?

A.K: Tabii ki 60-65 dakikaya sığdırmak zor oldu. Günlerce anlatabileceğiniz deyişleri ve hikâyeleri var. Seçil’in getirdiği metin üzerinden defalarca düzeltmeler yaptık. Bu çok yaşayan, organik bir metin. İlk çıkış noktasıyla yazımı arasında 1 seneye yakın bir süre var. Aslında bu proje, bu senenin projesi değil. 2018’in sonundan itibaren Serdar ile bu projeyi konuşuyorduk. İçimize sinmesi lazımdı. Hiç acele etmedik, hâlâ da etmiyoruz.

pir-in-neresinden-bakarsaniz-orasi-dogrudur-696083-1.

ELMASIN KESİLMİŞ YÜZLERİ GİBİ

>> Pir Sultan’ı canlandırmak nasıl bir sorumluluk?

A.K.: İçine girdikçe hayran olduğumuz bir kişiliği canlandırmak zaten çok heyecanlı. Sorumluluğu heyecanından daha büyük. Çok yüzlü bir karakter bu. Elmasın kesilmiş yüzleri gibi. Bir tarafını fazla anlatıp diğer tarafını hiç anlatmamazlık etmeden o elması külliyen tarif etmeye çalışmak kolay bir şey değildi. Kolay olduğuna inanmıyorum.

>> Oyunun yönetmeni olarak siz neler söylemek istersiniz?

S.Y.: Öncelikle kolektif bir reji yaptık. Alper Bey’le biz birbirimizi çok iyi anladık. Alper Bey’in oyunculuk süreçlerini, sahne hâkimiyetini ve altyapısını bildiğim için Pir’e oturacağını zaten uzun zaman önce kafamda hayal etmiştim. Buradaki müzisyen arkadaşlarımız İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin vapur müzisyenleri. Onlarla da kolektif bir çalışma yaptık. Yazarımız Seçil Çelebi çok emek verdi. Bu kültürün içinden gelen biri. Müzisyenlerin fikirleri ve ifade biçimleri de oyunun içinde yer alınca bambaşka bir lezzet çıktı ortaya. Bu benim en kolay yönetmenlik yaptığım işlerden biri oldu. Herkes derinliğini biliyordu. Onur duydum bu çalışmada bulunduğum için.

>> Sonraki oyun tarihleri netleşti mi?

S.Y.: Mart sonu itibariyle Türkiye turnesine başlıyoruz. Mersin, Hatay, Adana’ya gideceğiz büyük ihtimalle. Sonrasında araya zaten yaz festivaller giriyor. Yazlık tiyatro festivallerinde bir sonraki dönem için de Avrupa turnesi olur. Bu değerlerimizi yaşatmamız lazım. Var etmek için de sanatsal anlamda tüm özverimizi içine katarak değerleri yaşatmak için var gücümüzle mücadele ediyoruz.