TL’nin dolar karşısındaki tarihi değer kaybı devam ediyor. Rekor üstüne rekor kıran dolar 7,65 seviyesini de aştı. Ekonomist Gürses, “Artışın nedeni tamamen ekonomiye olan güvensizlik” dedi.

Piyasalar hükümete güvenmiyor

Havva Gümüşkaya

Türk lirasının aylardır süren değer kaybı devam ediyor. Önceki gün 7,60’a çıkarak rekor kıran dolar, dün de 7,65 seviyesine çıkarak tarihi zirvesini yeniledi.

Yılbaşından bu yana TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 28’lere ulaştı. Avro kuru ise 9 liraya yükselerek tarihi zirvesini yenilemesinin ardından dün 8,98’den işlem gördü.

Merkez Bankası’nın dolar kurunun 6,85'te tutmak adına erittiği döviz rezervi son 3 ayda kurdaki sıçramanın temel nedeni oldu. Temmuz ayında 100 lirayla 14,6 dolar alınırken bugün 100 lirayla 13,07 dolar alınabiliyor. TL bu süreçte yüzde 11 değer kaybetmiş durumda.

Dolar kurunun artmasının bir nedeni yüksek enflasyona karşın Merkez Bankası’nın faizleri 8,25’de sabit tutması. Böylece tasarruf sahipleri liradan kaçarken bir yandan da artan kredi hacmi dövize talebi hızlandırıyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'nin notunu B2 seviyesine çekmesi ise ateşe benzin dökmüş oldu. Piyasalarda Merkez Bankası’nın yarın yapacağı Para Politikası Kurulu (PKK) toplantısı bekleniyor. PPK toplantısında ise faiz kararının ne olacağı merak konusu.

ÇÖZÜM ÜLKENİN DEMOKRATİKLEŞMESİNDE

Döviz kurundaki artış ve etkileri üzerine sorularımızı yanıtlayan ekonomist Uğur Gürses, dolar kurundaki artışın sürpriz olmadığını belirtiyor, çözümün ise ülke siyasetinin normale dönmesiyle gerçekleşebileceğine dikkat çekiyor.

Dünya genelinde ekonomik bir değişimin olmadığını anlatan Gürses, ”Doların artış nedeni tamamen ekonomiye olan güvensizlik. Merkez Bankası bir buçuk aydır ortalama fonlama faizini artırıyor ama kimse TL’ye yönelmiyor. Tam tersi hem dolarizasyon artıyor hem de kur artıyor. Kamu bankaları arka kapıdan döviz satmasına rağmen bunlar yaşanıyor… Yani görünen köy kılavuz istemiyor” dedi.

Gürses, dolardaki artışın enflasyonu da etkileyeceğini belirtti. Üretimin büyük bir bölümünün ithalat ile sağlandığını ifade eden Gürses, “İhracatın bir kısmı ara malı ithalatıyla yapılıyor. Dolayısıyla kur artışı ister istemez, eninde sonunda maliyetlere de yansıyacak tabii doğal olarak enflasyona etkisi de olacaktır” ifadelerini kullandı.

piyasalar-hukumete-guvenmiyor-783963-1.



DÜŞÜK GELİRLİ DAHA HIZLI YOKSULLAŞACAK

Pandemi nedeniyle işsiz kalan insanlara dikkat çeken Gürses, “Düşük ücretle kısa çalışma ödeneği ya da nakit destek dedikleri ücretsiz izne çıkarılıp işsizlik ödeneği ödenen insanlar var. Bu kesimdeki insanlar artan fiyatlarla karşılaştıkları için daha hızlı yoksullaşacak. Kur artışı en fazla yoksul ve düşük gelirli insanları etkileyecek. Harcanabilir gelirleri düşüyor” ifadelerini kullandı.

“Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz, denilemeyecek ilk kesim yoksullardır” diyen Gürses, ekonomik reçetelerin işe yarayabilmesi için siyasetin normalleşmesi gerektiğini vurguladı. Gürses, “Ülkenin demokratikleşmesi ve hukuka dönmesi lazım yoksa güvensizlik hastalığının tedavisi yok” dedi.

REKABETÇİ DÖVİZ KURUNUN İÇİ BOŞ

Bakan Berat Albayrak’ın “Cari dengeyi rekabetçi kur politikası ile sağlayacağız” ifadelerine de değinen Gürses, döviz kurundaki artışın ihracata bir etkisinin olmadığını belirtti.


Gürses, ‘rekabetçi kur’un gerçekçi olmadığını şu sözlerle anlattı:

“Bu çok tekrar edilen retorik; döviz kuru artsa o ülkenin para mal ve hizmetleri rekabetçi yani satılabilir hale gelir. Ama şunu unutuyorlar bugün için döviz kuru artışının bizim ihracatımıza ve turizme bir faydası yok. Çünkü turist gelmiyor. Bugünün koşullarında içi boş bir argüman.”