Piyasa kavramını Mülkiye’de birinci sınıfta öğrendim. Şevket Pamuk o zamanlar Mülkiye’nin hocasıydı ve bizim iktisada giriş dersine geliyordu. Aradan epey zaman geçti. Şimdi ben bunları öğretiyorum.

Son zamanlarda Türkiye’de ve uluslararası alanda yaşananlara baktığımız zaman gördüğümüz gelişmeler ile fiyatların oluşumu arasında çok da doğrudan bir ilişki yokmuş izlenimine kapılmaya başladım. Önemli gelişmelere rağmen bunların “denge fiyatları” üzerinde etkisinin sınırlı olması acaba alıcı ve satıcıların başka saikler ile mi hareket ettiklerini, yoksa yaşanan gelişmeleri ortalama vatandaştan farklı mı yorumladıkları sorularını akla getiriyor.

Türkiye’nin “Barış Pınarı” adını verdiği harekâtla Suriye’de giriştiği operasyon nedeniyle ABD’nin yaptırım uygulaması gündeme gelmiş, Ankara’da ABD Başkan yardımcısıyla yapılan görüşmeler sonucunda varılan anlaşma dikkate alınarak, yaptırımların uygulanması Başkan Trump tarafından kaldırılmıştı.

Ancak, bu hafta Amerikan Temsilciler Meclisi 403 kabul oyuna karşı 16 red oyu gibi büyük bir farkla kabul edilen tasarıyla Türkiye’ye yaptırımlar uygulanmasını kabul etti. Tabi burada kabul edilmiş olması tasarının hemen yasalaştığı anlamına gelmiyor. ABD’de sistem üçlü bir yapıdan oluştuğu için bu tasarının ABD Senatosunda da kabul edilmesi ve ardından Başkan Trump tarafından da onaylanması gerekiyor. Süreç başlamıştır ancak henüz sonuçlanmamıştır. Tasarı senato da kabul edilebilir, değişiklikle kabul edilebilir ya da reddedilir. Bunu zaman gösterecek. Ancak Temsilciler Meclisinde iki partinin de neredeyse tam desteği ile geçen bu tasarının senatoda da kabul edilmesi muhtemeldir. Eğer kabul edilirse son sözü Trump söyleyecektir. Veto edebilir. Etmeyebilir de. Veto etse bile mevcut kabul oranı, söz konusu yaptırımlar tasarısının iki meclisten de 2/3 oranında yeniden kabul edilmesi halinde başkanın vetosu kalkmış olacaktır.

Temsilciler meclisinde kabul edilen yaptırımlara yönelik tasarı neler içeriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin mal varlığının araştırılmasından, Halkbank’a mali yaptırım uygulamaya, savunma sanayi şirketleri ile iş yapılmasına sınırlamadan, “Amerika’nın Hasımlarıyla Mücadele Yasasının” uygulanmasına kadar geniş bir alanda sıralanmış olan yaptırımlar söz konusu tasarıda yer alıyor.

Daha önce yaptırımlar konusu gündeme geldiğinde hareketlenen borsa, döviz ve faiz gibi göstergelerde şimdilik bir hareket gözlenmiyor. Piyasalar böyle bir gelişme yokmuş gibi davranıyor.

Bunu nasıl yorumlamalı? ABD’nin Türkiye’ye yaptırım uygulaması son zamanlarda o kadar çok gündem oldu ki artık bunların fiiliyata dönüşeceğine ilişkin bir beklenti kalmamış gibi görünüyor. Piyasa aktörlerinin bu hafta aldıkları pozisyonlara bakınca, sanki bir biçimde Türkiye’nin “atacağı adımlarla” bu yaptırımların da uygulanması “zorunluluğunun” kalmayacağı yönünde bir algının olduğu tahmin ediliyor.

İçeride seçmene yönelik yapılan konuşmaların pek dikkate alınmadığı, hükümet kanadından ABD’ye yönelik yapılan eleştirilerin oldukça yumuşak tonda ve sınırlı olduğu görülüyor. Türkiye’nin yapacağı “manevralar” ile bu yaptırımların uygulanmasına “imkân veren gerekçelerin” ortadan kalkacağı beklentisinin oluşmasına katkı sağladığı anlaşılıyor.

Peki, iktidarın bu “manevraları” yapacak alanı var mı? Kamuoyu algısını yönetmekte mahir olduklarını son bir ayda açık bir şekilde görüyoruz. Anlaşılan o ki bu yeteneklerine güveniyorlar. Piyasalar da buna “oynuyor.”