Ankara’da bugünlerde, çalışanlar açısından izleri gelecek zamanlara kalacak irili-ufaklı gelişmeler yaşanıyor. Bunlardan biri TBBM gündeminde olan yeni sendikal yasa tasarısı (eski adıyla Toplu İş İlişkileri Yasası yeni adıyla Sendika ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası) etrafında yaşanan tartışma ve mücadele. Bu tasarı üzerine çok şey söylendi, yazıldı ve anlatıldı.  Bu yasa tasarısının 12 Eylül’ün getirdiği sendikal mevzuatın özünü değiştirmediği ve uluslararası normlara aykırı olduğu defalarca vurgulandı. Sendikalar karşı çıktı, konunun  uzmanları karşı çıktı, ILO karşı çıktı, dünya sendikaları karşı çıktı... Tarihe not düşmek lazım bazı “sendikacılar” ise destek verdi.

Yeni sendikal yasa tasarısı işçilerin derdine derman olmayacak, sendikalaşmayı artırmayacak ve toplu sözleşme kapsamını genişletmeyecek. 12 Eylül ürünü mevcut sistemin özü korunacak. Çünkü işveren örgütleri böyle istiyor. İşveren örgütleri sistemin özünün korunması için adeta seferberlik ilan etti. Ancak sendikalar dağınık. Sonuçta sendikal mevzuatın değiştirilmesi konusu açık bir sınıf mücadelesine dönüşmüş durumda. Aslında mevzuat hiç değişmese daha iyi işverenlere göre. Ancak illa da değişecekse, makyaj değişikliklerle yetinmek, değişiyor gibi yaparak mevcut sistemi korumak temel amaçları. Hükümet bu konuda sermaye örgütleri ile uyum içinde. Yeni yasaya itiraz eden işçileri gazlayarak ve coplayarak ilerliyor.

Ankara sokaklarında piyasacılık ile sendikacılık, piyasacılık ile sosyal politika arasında bir mücadele yaşanıyor. Maksat piyasa ürkmesin, sermayenin huzuru bozulmasın. Sendikal özgürlükler hükümetin umurunda değil, ILO normları hükümetin umurunda değil.

Bugünlerde Ankara’da sessiz sedasız bir başka etkinlik daha gerçekleşiyor. Mecliste yaşanan gelişmenin tersine, bu etkinlik piyasaya karşı toplumu, sermayenin tahakkümüne karşı sosyal politikayı öne çıkarıyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi (SPAUM)  tarafından düzenlenen Genç Sosyal Politikacılar Kongresi’nin beşincisi yapılıyor ve yine aynı merkez tarafından oluşturulan Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü sahiplerini buluyor.  Bu yıl ilk kez verilen ödülü, doktora dalında Dr. Murat Özveri, yüksek lisan dalında ise M. Onur Arun ödülü kazandı.  Bu noktada sözü etkinliği düzenleyen SPAUM müdürü ve Ankara SBF Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Makal Hocaya bırakayım:

“Biz, her yıl Ekim ayının ortalarında, Ankara'nın Cebeci semtinde, Mekteb-i Mülkiye'de mutluluğun resmini yapıyoruz!.. Türkiye'nin dört bir yanındaki üniversitelerden otobüs otobüs gelen yüzlerce genç öğrencimizle birlikte... Gençlerimiz bir yıldır üzerinde çalıştıkları tebliğleri sunuyorlar, Türkiye'de çalışma yaşamının ve sosyal politikanın sorunlarını tartışıyorlar, çözüm önerileri getiriyorlar... Ankara'da kaldıkları iki gün boyunca sunumlar ve tartışmalar dışındaki zamanlarını kentimizi daha yakından tanıyarak, arkadaşlıklar-dostluklar kurarak değerlendiriyorlar. Evet, biz mutluluğun resmini 5 yıldır yapıyoruz ve 5. Mülkiye Genç Sosyal Politikacılar Kongresi, 11-12 Ekim günlerinde A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde gerçekleştiriliyor. Üstelik bu sene mutluluğumuzun katlanması için bir sebebimiz daha var. Türkiye'de sosyal politika disiplininin öncülerinden olan hocamız Cahit Talas adına koyduğumuz "Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü" ilk sahiplerini buluyor... Mutluluk resmimize bir fırçayla, bir renkle katılmak isteyen herkesi Kongre'de aramızda görmek istiyoruz!”

Evet Ankara’da bugünlerde piyasaya inat sosyal politika savunuluyor, sosyal politika tartışılıyor.  Küçük ama izleri geleceğe yansıyacak ümitvar adımlar...