YÖK’ün Akademik Hareketlilik Projesi’yle, plansızca kurulan üniversitelere 43 köklü üniversiteden öğretim üyesi görevlendirilecek. Eğitimciler akademisyenlerin zorunlu görev baskısına maruz kalacağını söyledi.

Plansızlığın yükü hocalara kalıyor

Berkay SAĞOL

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Akademik Hareketlilik Projesini hayata geçiriyor. 2006 yılından sonra kurulan yeni üniversitelere 20'si araştırma üniversitesi olmak üzere 43 köklü üniversiteden öğretim üyesi görevlendirilecek. Türkiye’de 2006 yılından sonra plansızca açılan üniversitelerin yükü öğretim üyelerine yüklenecek.

Ülkede 2006 yılından önce 77 olan toplam üniversite sayısı, YÖK’ün yayımladığı istatistiklere göre, 2022 yılı itibarıyla 208’e ulaştı. Devlet üniversitesi sayısı 129, vakıf üniversitesi sayısı ise 75 oldu. 2006 ile 2022 yılları arasındaki üniversite sayısındaki artış oranı yüzde 170 oldu. 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerin 57’si akademik hareketlilik projesi için YÖK’e başvurdu. 57 üniversitenin 100'ün üzerinde farklı uzmanlık alanındaki öğretim üyesi ihtiyacını YÖK’e bildirdiği açıklandı.

Projenin uygulanmasına 2022-2023 eğitim ve öğretim yılı bahar döneminde başlanacak ve 2023-2024 güz döneminden itibaren kapsamı daha da genişletilecek.

Eğitim Sen Ankara 5 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Mutlu Arslan, “20 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin eğitim alanındaki en önemli adımlarından biri olan ‘Her İle Bir Üniversite’ projesi yükseköğretim alanında tümüyle plansız ve ihtiyaç dışı bir sayısal büyüme yarattı. Bu kontrolsüz büyüme üniversite eğitiminin her anlamda niteliksizleşmesine neden oldu. Proje kapsamında 2006 yılı sonrası kurulan üniversiteler liyakatsizliğin ve siyasi kadrolaşmanın en yoğun olduğu kurumların başında geliyor. Bu üniversiteler belirli siyasi ve dinsel yapıların kadrolaşma alanına dönmüş durumda. Buralardaki üniversite ortamı akademik gelişimin ihtiyaç duyduğu özgürlük ve demokrasi iklimine sahip olmadığı için hem öğrenciler hem de akademisyenler açısından hiçbir cazibe taşımıyor. Buralardaki kontenjanlar ve kadrolar sürekli boş kalıyor” dedi.

HER İLE BİR ÜNİVERSİTE ANLAYIŞI İFLAS ETTİ

“YÖK tarafından duyurulan ‘Akademik Hareketlilik Projesi’ sorunun kökeninde yatan anlayışı ortadan kaldırmadığı hatta görmezden geldiği için mevcut sorunu çözmesi mümkün değil” diyen Arslan şöyle devam etti: “Bu proje ‘Her İle Bir Üniversite’ anlayışının iflas ettiğinin, sürdürülemediğinin itirafıdır. Rektörlere ve üniversite yönetim kuruluna büyük yetkiler tanıyan bu proje muhalif akademisyenleri sürgün projesi olma riskini de taşıyor. Yıllardır yayın ve kadro baskısı altında sindirilen akademisyenler şimdi de zorunlu görevlendirme gibi bir baskıyla yüz yüze kalacak. Eğitim sen olarak hiçbir üyemizin bu zorunlu görevlendirmeye maruz bırakılmasına izin vermeyeceğiz.”

Eski YÖK Disiplin Kurulu Üyesi Mustafa Altıntaş ise üniversitelerin düzey eşitlemesi konusunda uzun süredir planı YÖK’ün olduğunu fakat uygulanmadığını söyledi. Altıntaş, “Gönüllü olarak hali hazırda akademisyenler yeni üniversitelere kayma yapmışlar ve bu sebeple zorunlu emeklilik yaşını ilerletmişlerdi. Fakat bunlara itibar edilmiyor. Bugün çoğu üniversitede öğretim üyeleri, büyük kentlerdeki özel öğretim kurumlarıyla ilişkiye geçiyorlar. Plansız, politik nedenlerle açılan yükseköğretim kurumlarında çalışan öğretim üyeleri, alanı olmayan dersleri de üstlenmek zorunda kalıyor. Türkiye’de asıl sıkıntı kuralların sıkça değişmesi ve kuralların herkes için uygulanamamış olması. Daha önce zorunlu hizmet denendi ama birçok kişi kurumlar arası hülle yaptı. Nitelik olarak eksiklik varken, AKP açtığı üniversite sayısıyla övünüyor. Esas olarak tutarlı değiliz” dedi.

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar ise projenin dezavantajlı durumda olan öğrenciler için faydalı olacağını açıklamıştı. Özvar iyi üniversitelerde görev yapan ve ders alamayan hocalar açısından da projenin olumlu olacağını belirtmişti.