Polisin kendisine ‘yumruk attığı’ gerekçesiyle vurduğu Hacı Gelener hayatını kaybetti. Yaşanan olay son 1 ayda İstanbul’daki üçüncü benzer vaka oldu. BirGün’e konuşan avukatlar bu tür olaylarda yargının polis lehine karar verebildiğinin altını çizdi.

Polis vuruyor, yargı sadece izliyor
Fatih’te polisin vurduğu Hacı Gelener’in cenazesi Adli Tıp’tan alındı. (Fotoğraf: DHA)

Umut SERDAROĞLU

İstanbul’da önceki gece bir genç, iddiaya göre yumruk attığı polisin açtığı ateşle hayatını kaybetti. Kentte son bir ayda polis kurşunuyla vurulan 3’üncü hayatını kaybeden ikinci kişi oldu. Olay, polisin görev sınırları ile bu tür davalarda çıkan düşük cezalar ya da cezasızlıkları yeniden gündeme taşıdı.

Fatih Katip Kasım Mahallesi’nde sivil halde görev yaptığı birime giden polis memuru K.A., sahil yolu üzerinde pitbull köpeğiyle dolaşan C.K., B.A.P. ve 25 yaşındaki Hacı Gelener isimli 3 kişi ile bilinmeyen nedenle tartışmaya başladı. İddiaya göre Hacı Gelener, tartışma sırasında polis memuru K.A.’ya yumruk attı. Bunun üzerine silahını çıkaran polis memuru K.A., Gelener’i silahla ateş ederek yaraladı. Karın ve kasık bölgesinden yaralanan Gelener, kaldırıldığı Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Olayı duyan Hacı Gelener’in yakınları ise hastaneye akın etti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Acil Servisi girişinde toplanan çok sayıda kişi, polis ekipleriyle zaman zaman gerginlik yaşadı.Olayın ardından polisin gözaltına alındığı duyuruldu.

Hacı GelenerHacı Gelener

SİLAH SON ÇARE OLMALI

Hacı Gelener, son bir ayda polis kurşunuyla vurulan dördüncü kişi oldu. 25 Kasım gecesi Taksim’de İrem Esendemir adlı kadın polis kurşunuyla vurularak ağır yaralandı. Bu olaydan bir kaç gün sonra ise bir kavgaya karışan Göktuğ Efe Yılmaz’a ‘’Bir polisi vurduğu ve dur ihtarına uymadığı’ iddiasıyla polis ateş açtı. 19 yaşındaki Yılmaz olay yerinde hayatını kaybetti. Üst üste yaşanan benzer olaylar Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nu yeniden tartışılmasına yol açtı.

Yasaya göre polislerin sadece kısıtlı durumlarda silah kullanma yetkisi bulunuyor. Son bir ayda 4 kişi polis kurşunuyla vuruldu. Bu 4 olay içerisinde sadece İzmir’de ‘dur’ ihtarına uyulmadığı için Bülent A.’yı vurarak öldüren polis tutuklandı.

EVRAKLAR GECİKTİRİLİYOR

Yargılanma sürecinde polislerin özellikle meslektaşları tarafından kayrıldığını belirten Avukat Taylan Perver Yalnız şunları söyledi: “Polisin bu gibi durumlarda yargılanma süreci maalesef çok çetrefilli. Normalde polis bir vatandaş nasıl yargılanıyorsa öyle yargılanması gerekiyor. Pratikte karşımıza çıkanlar çoğunlukla suç içeriğine göre polislerin yargılanma sürecinde meslektaşları tarafından destek olunduğu. Her meslekte olduğu gibi meslektaşlar arasında dayanışma yapıldığı görülebilmekte, bu yüzden evraklarda tutanaklarda gecikme olduğu görülebiliyor. Özellikle yanlışlıkla burma ve öldürme davalarında bu tür dayanışmaları görebiliyoruz. Örneğin müvekkilimin ile polis arasında yaşanan basit bir darp olayı 1,5 yıldır savcılıkta bekletilmeye devam ediliyor. Özellikle operasyon esnasında yanlışlıkla vurma ve öldürme gibi konularda bu tür dayanışmanın yaşandığını görüyoruz.”

Savcıların bu tür durumlarda soruşturmaya gölge düşmemesi adına polis yerine jandarmayı görevlendirme yetkisi olduğunu söyleyen Yalnız, ancak bu yetki her zaman kullanılmadığınındı altını çizdi.

Polisin ne olursa olsun şüphelinin üst bölgesine ateş açamayacağını da ifade eden Avukat Yalnız şöyle konuştu: “Polisin dur ihtarında bulunmuş olmasına rağmen şüpheliye silah doğrultup sıkması için şüpheli yönünden bir başkasına veya çevresine zarar verme şüphesinin yakın veya mutlak olması gerekir. Bunda dahi polis silahı önleyici şekilde kullanmalıdır. Ancak görmekteyiz ki Adana Seyhan’da geçtiğimiz yıl polisin Ali El Hemdan isimli mülteciyi vurup öldürmesi gibi olaylar yaşanabiliyor.”

POLİS CESARET ALIYOR

Türkiye’nin güncel şartlarına bakıldığında polisin bu tür durumlarda kollanmasının doğal olduğunu aktaran Avukat Eşref Yılmaz ise şunları söyledi:

“Yaşanan son olaya baktığımızda gerçekten ortada sadece bir yumruk atma durumu varsa kesinlikle polisin silah kullanma yetkisi olmaması gerekiyor. Ancak Türkiye’de polisiz pozitif ayrımcılığa tabi tutulduğunu söyleyebiliriz. Özellikle bu tür olaylarda kriminal laboratuvarların çıkardığı sonuçarın doğru olmadığını görüyoruz. Örneğin polis tarafından vurulan 19 yaşındaki Suriyeli bir çocuk için hazırlanan raporda merminin yerden sektiği aktarıldı. Kamera görüntüleri sayesinde polisin doğrudan kişiye silah sıktığını gördük. Bu tür olaylar AYM’nin AİHM’in ilkelerini ters düz edip, polislere ‘arkanızda ben varım’ güvencesi veren bir bakan varken, Türkiye’de böyle bir zihniyet devam ederken maalesef yaşanmaya devam edecek. Polisin bu şekilde cesaret aldığı net olarak gözüküyor.”

***

ŞÜPHELİ GÖRÜLEN ŞAHISLAR ‘DURMAYINCA’ ATIŞ SERBEST

Son bir yılda polislerin sadece ‘dur’ ihtarına uymadığı için de şüphelileri silahla birçok defa durdurmaya çalıştığı görüldü. Yaşanan olayların bazıları şöyle oldu:

•İstanbul Bakırköy’de ‘dur’ ihtarına uymayıp kaçan 22 yaşındaki sürücü Serhat Kaya’nın kullandığı araçta bulunan 15 yaşındaki Yağmur Alparslan açılan ateşle vurularak hayatını kaybetti. Alparslan’ın ölümüne neden olan polisler serbest bırakıldı.

•Büyükçekmece’de ‘dur’ ihtarına uymayarak kullandığı araçla bir polisin ayağını öne sürülen E. E., polis tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti.

•Mardin’in Midyat ilçesinde polisten kaçtığı iddia edilen Adem Kara, polislerin ateş açması sonucu ensesinden vurularak yaşamını yitirdi.

•İstanbul Taksim’de İrem Esendemir adlı genç bir kadın şüpheli olduğu iddiasıyla yakalanmak istenirken ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis kurşunuyla vurularak ağır yaralandı.

•İzmir’de ‘dur’ ihtarına uymayıp kaçtığı iddia edilen üç şüpheliden Bülent A., polis tarafından vurularak öldürüldü. Bülent A.’nın ölümüne neden olan polis tutuklandı.