Çocukken tanıdığımda polisti, emekli olurken başkomiser. Bir lokma haram yememiştir; kendine özgü bir dürüstlüğü, Bekçi Murtaza gibi asla esnemeyen kuralları vardı. Antalya’ya tayin olduğunda defterine yazdığı cümleleri ezberleyerek İngilizce öğrenmeye çalışan bir görev bilinci… Hep kıt kanaat geçinmiş, temizlik hastası devlet memuru Başkomiser Reşat, uzun ömürler dilediğim Reşat Enişte, teyzemin eşi ve tanıdığım ilk polisti.

80’lerde en yakından tanıdığım polisler işkencecilerimdi!

Gazetecilik yaparken dil bilen, nitelikli polisler tanıdım. Hakkâri’de bir emniyet müdürünün halkla bütünleşmesine, Diyarbakır’da Gaffar Okkan’ın çalışmalarına tanıklık ettim. 30 Eylül 2000 tarihinde Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin “Yılın Bürokratı” seçtiği Okkan’a ödülünü ben vermiş ve “27 yıllık meslek hayatımda aldığım en büyük ödül bu. Çünkü bunu Diyarbakır’dan alıyorum” dediği konuşmasını yanı başında dinlemiştim.

Daha sonra, 20’li yaşlarında bambaşka bir alanda üniversite eğitimi görürken bırakıp polisliğe geçen öğrencilerim oldu.

Şimdilerde, onlarınkine benzer sıkıntılarla sokağa çıkanların karşısına yine polisler dikilirken, sosyal medyadan #Polisintihar, #polisteinsan, #PolislerİntiharEdiyor gibi etiketlerle ve Emniyet-Sen, Polis İntiharları Araştırılsın gibi hesaplardan yükselen çığlıklar dikkatimi çekiyor.

25 Aralık - İstanbul Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli 502… sicilli F.Ö. isimli meslektaşımız intihar ederek hayatına son verdi. Allah rahmet eylesin. İntihar ederek yaşamına son verenlerin sayısı 106’ya yükseldi. Lütfen bu son olsun.

6 Ocak - Iğdır Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli Polis Memuru S. D. intihar etti. Ailesine sabırlar diliyoruz. Maalesef yılın ilk intiharı Iğdır’da gerçekleşti. İntihar çözüm değildir. İntihar çözüm değildir. İntihar çözüm değildir. Emniyet Teşkilatımızın başı sağ olsun.

11 Ocak - Çanakkale kadrosundan E. Ö. isimli polis memuru maalesef intihar etmiştir.

Neredeyse her gün böyle bir haber! Son bir yıldaki toplam sayı şimdi kaç oldu bilmiyorum. İntiharın son derece karmaşık ve kolay hüküm verilemeyecek bir konu olduğunu biliyorum; ancak polis üzerine en şatafatlı nutukları atanların böylesine ağır bir tablo karşısındaki suskunluğunu anlayamıyorum.

Belki polisler anlıyordur!

Aralık ayında, intihar çığlıkları kulakları tırmalar ve Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer polis intiharlarının Türkiye ortalamasının 8 katı olduğunu söylerken Emniyet Genel Müdürlüğü şöyle demişti: “Bazı basın yayın organlarında yer alan son dönemde polis intiharlarının arttığı yönündeki iddialar ve paylaşılan veriler doğruları yansıtmamaktadır.

Bir yanda; “5 gün boyunca günde 11 saat çalışıp haftada en az iki ücretsiz ek göreve gidiyorum. Acilen çalışma şartları düzeltilsin”, “Polislik gönül mesleği bunu anlıyorum da çocuklar da evde taş kemirerek büyümüyor. Baskı ve mobbingden perişan olmuş polis memurları ailelerine zaman ayırabilmek için insanca çalışma şartları istiyor” diyen polisler var. Öte yanda, intihar haberlerini asılsız ilan edip gereken her şey yapılıyor diyen yetkililer.

Faruk Sezer, geçen yıl 30 Kasım’da; 30 saat içinde 5, son 10 günde ise 10 polisin intihar ettiğini, intihar girişiminde bulunan bir polisin ise hastanede tedavi gördüğünü söylemişti. Başka hangi meslek grubunda böyle bir tablo ile karşılaşılabilir, bilemiyorum.

Ancak, polis intiharlarının “borcu vardı, sarhoştu, psikolojik sorunları vardı, yoksul Anadolu çocuğu parayı görünce dağıttı” denilerek geçiştirilemeyeceğini, mutlaka araştırılması gerektiğini düşünüyorum.

Tarikat yurtlarında intihara sürüklenen Enes Kara gibi çocuklarımızı da, koşulların intihara ittiği polisleri de en fazla dert eden biz olacağız, olmalıyız!