Termodinamiğin ikinci yasasına göre ‘evrende genel olarak düzensizliğe doğru gidiş vardır’. Entropi olarak adlandırılan bu ‘düzensizliğe doğru gidiş’ durumu sadece fiziksel-kimyasal değişimler için değil, toplumsal olgular için de geçerlidir. Basite indirgeyerek söylersek, “Nerede o eski günler!” ya da binlerce yıl öncesinin taş tabletinde bile rastlanan “Ne olacak bu gençliğin hali?!” gibi yakınmaların çıkış noktası da bu entropi durumudur.

Anlatılarda da durum farklı değil; masallardan Hollywood filmlerine dek klasik anlatı geleneğinin öykü gelişimi de benzer biçimde işler: Önce bir düzen görürüz, sonra bu düzenin bozuluşunu, daha sonra yeniden inşasını izleriz. Yeniden inşa edilen düzen başlangıçtaki değil, yeni bir düzen durumudur. 1) Düzen - 2) Düzenin bozuluşu - 3) Düzenin yeniden inşası grafiğinde sadece 1’den 2’ye geçiş değil, 2’den 3’e geçiş de bir entropi durumudur. Bir durumun düzen ya da kaos şeklinde nitelenmesi bakış açımıza göre değişir ama bu entropik değişme durumu -diyalektik yasa- asla değişmez.

•••

1) Nisan 2002: Jürgen Habermas Türkiye’deydi. İnanması zor gelecek belki ama, Frankfurt Okulu’nun yaşayan son temsilcisi olan Habermas’a Ankara’da TÜBİTAK ev sahipliği yapmıştı. Habermas, demokrasi, anti-demokrasi, toplumun iletişimsel eylemliliği gibi konulardan söz ettiği konferans dizisine TÜBİTAK Feza Gürsey Toplantı Salonu’nda başladı. İstanbul’daki konferans ise Boğaziçi Üniversitesi’ndeydi. Ne şanslıyım ki o gün ben de oradaydım. Albert Long Hall adlı muhteşem tarihi binaya girdiğimde ön sıralarda oturan dinleyiciler arasında Osman’ı (Kavala) gördüm. Biraz sonra Habermas kürsüye geçti.

Burnundaki sorundan dolayı konuşması biraz sorunlu olan Habermas’ın söylediklerinin tamamını anlayamadım ne yazık ki, ama anladığım kısımlar yeterince iyiydi; farklılıkların zenginleştireceği bir dünya kurma mücadelesinde araçsallaşmış iktidar kurumlarına karşı toplumsal direnişin en basit olanakları iletişim biçimlerinde yatıyordu.

2) Kasım 2002: AKP genel seçimleri kazandı, RTE başbakan oldu. 18 yıl boyunca, RTE-AKP iktidarı kendi düzenini kurabilmek amacıyla akla hayale gelmeyecek uygulamalara imza attı. Ülke yönetimi hukuk kurumlarından ekonomisine kadar her yönden doğrudan RTE’ye bağlandı. Topluma tüketim pompalanırken ekonomi bugün Beşli Çete olarak anılan -benim ‘Beş Haramiler’ demeyi tercih ettiğim- inşaatçılara peşkeş çekildi. Hukuk, ülke tarihinin hiçbir döneminde görülmediği kadar taraflı ve son derece saçma biçimde bir kişinin ağzına bakar hale getirildi.

Entropi var gücüyle iş başındaydı: 2002’de Habermas’a ev sahipliği yapan TÜBİTAK, ‘Kuran okunan fasulyenin daha sağlıklı büyümesi’ gibi projelere verdiği ödüllerle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir şubesine dönüştürüldü. 2002’de Boğaziçi Üniversitesi’nde Habermas’ı dinleyen Osman Kavala akıl almaz bir hukuk katliamıyla, var olmayan suçlardan hapsedildi. 2002’de Habermas’ı ağırlayan Boğaziçi Üniversitesi’ne Ocak 2021’de bir darbe düzenleyen RTE, milletvekili aday adayı olacak kadar AKPli bir ismi kayyum-rektör olarak tayin etti. Yaptığı atamanın bilimsel bir kuruluşa yakışmayan partici politik doğasını dile getirerek durumu protesto edenleri ise, tam da kendisinden bekleneceği gibi, terörist ilan etti.

3) Ocak 2021: Entropi hayatın her alanını etkiliyor; kaostan düzen, düzenden yeni bir kaos, o kaostan başka bir düzen çıkıyor. Diyalektik süreçte aslında bu kaosların her biri bir ‘düzen’, düzenlerin her biri bir ‘kaos’; ve birbirlerini potansiyel olarak içlerinde taşıyorlar.

18 yılda öğrendik ki, RTE-AKP iktidarının entropi motorunun en önemli anahtar sözcüğü ‘reform’dur. RTE 26 Aralık 2020’de "İnşallah 2021 yılı milletimize söz verdiğimiz gibi demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır.” dediğinde bu yüzden ürpermiştim. Ama ürperti de bir yere kadar! Çünkü o RTE ‘reform’larının hepsi bağrında kendi yıkımını taşıyor. Şu an içinde bulunduğumuz kaostan da bir düzen çıkacak. RTE ve yandaşları büyük olasılıkla bunun nasıl ve neden böyle olduğunu ‘yine’ anlamayacak. Çünkü başkalarının düşüncelerini hiç önemsemiyorlar, çünkü kurdukları kaos düzenine doğrudan dahil olmayan hiçbir gelişmeyi umursamıyorlar, çünkü entropiyi anlamıyorlar.

Ama sorun değil, entropi onları anlıyor!