Google Play Store
App Store

Erdal Beşikçioğlu’nun önderliğinde düzenlenen tiyatro festivali 11 Ekim’de başlıyor. Direktör Avkıran, “Ankara merkeze gidiş yönünü Etimesgut’a, Etimesgut’tan da gözümüzü dünya tiyatrosuna çevirmek istedik” dedi.

Politik olduk, poetik ürettik
39 Buçuk Basamak (Fotoğraflar: BirGün)
Işıl Çalışkan
Işıl Çalışkan
isilcaliskan@birgun.net

Ankara, gösteri sanatlarının tüm alanlarını kapsayan Uluslararası Kent Tiyatro Festivali-Etimesgut (KentFest) ile uluslararası bir şenliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Festival, 11 Ekim’de başlayarak, hem şehre hem de ülkenin sanat takvimine yeni bir soluk getirecek. Etimesgut Belediye Başkanı ve Etimesgut Kent Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni Erdal Beşikçioğlu’nun önerisiyle, Övül Avkıran ve Mustafa Avkıran’ın eş sanat yönetmenliğinde düzenlenen bu etkinlik, 15 gün boyunca Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından gelen hikâye anlatıcılarını, yaratıcı atölyeleri, ilham verici söyleşileri, konserleri ve izleyici sohbetlerini sanatseverlerle buluşturacak.

Bu yıl ilk kez düzenlenecek festival, açılış oyunu "Vatan Kurtaran Şaban"ın prömiyeriyle başlayacak. Festivalin ilk haftası, 13 Ekim’de Ankara’nın başkent oluşunun yıldönümünü kutlayarak devam edecek. Ayrıca, 12 Ekim’de Ankaralı Deniz Göktaş’ın stand-up gösterisi ile Erdal Beşikçioğlu ve Yekta Kopan’ın “Meselemiz Ankara” başlıklı söyleşisi düzenlenecek. 13 Ekim’de ise Theodoros Terzopoulos’un “Alarme” adlı oyunu CKM Kent Tiyatrosu Sahnesi’nde Ankaralılarla buluşacak. Direktör Övül Avkıran ile festivali konuştuk.

Övül Avkıran

YERELDEN KÜRESELE MESELEMİZ SANAT

Avkıran, yerel kimlik ve uluslararası platform olma hedefleri arasında nasıl bir denge kurduklarına ilişkin, “Programımızda bugün dünyada tiyatro sanatının geldiği yerden bakarak, farklı disiplinlerden beslenerek, güncel işlerin yan yana gelmesini istedik. Sanat üretiminde sınırların kalın çizgilerle çizilmediği zamanlardayız. Müziğin, dansın, edebiyatın, teknolojinin ve tiyatronun birbirinin içinden geçtiği, yeni kodların yazıldığı zamanlar. Öncelikle seçimlerimiz bu pencereden bakarak oluştu” dedi ve ekledi: “Elbette, her yeni projeye başlarken nerede durduğumuz sorusu çok önemli. Biz Etimesgut’tan, büyük bir değişim gelişim dönüşümün içinde olan bir ilçeden, dünyaya baktığımızın bilgisi ile hareket ettik. ‘Kent Kültürü’, ‘Kentin Kültürü’nü konuşmak istedik. Sanat alıcılarının Ankara merkeze gidiş yönünü Etimesgut’a çevirmek istedik. Etimesgut’tan da gözümüzü dünya tiyatrosuna, sanatına çevirmek üzere bir başlangıç yaptık.”

Avkıran, festivalde sahneye konulan eserlerin toplumsal sorunları ele almasına ilişkin şu sözleri kaydetti: “Bu topraklardan beslenerek iş ürettik hep Mustafa Avkıran ile. Kurucusu olduğumuz yapılarda derdi olan, sözü olan, kendi sanatsal dilini çizgisini bulmuş sanatçı ve gruplarla yan yana gelmeyi istedik. Bu yan yana gelişlerin gücünden, etkileşiminden heyecan duyduk. Politik olduk. Poetik ürettik. Biz, hem iki sanatçı olarak ürettiğimiz işlerde hem yapı kurucusu olduğumuz oluşumlarda hem de girişimcisi olduğumuz sanat mekânlarında, farklı durmadık. Çizgimiz aynı, sürekliliğimiz baki. Ama bu festival için bir tiyatro insanının, Erdal Beşikçioğlu’nun belediye başkanı olduğu ilçede, ‘Kent ve Kültürü’nü, Sanatını konuşmayı önemli bulduk.” Sözü festivalin özel bir temasının olmamasına getirdiğimizde ise, “Tema demedik ama ‘Kent Kültürü ve Sanatı’nı merkeze koyduk. Meselemiz Ankara” dedi. Erdal Beşikçioğlu’nun festivalin başında olmasının önemine değinen Avkıran, “Dünyada çok az örneği var. Tiyatrocu bir belediye başkanı olarak Beşikçioğlu, sanatsal geçmişiyle birlikte çok özel bir figür. Yaratıcı, hayal kurmayı bilen ve Ankara sevdalısı bir başkan. Kent Tiyatrosu’nu kurdu ve uluslararası bir festival düzenlememiz için teklif yaptı. Bu, sanatçı kimliğiyle birlikte bize büyük bir destek sağlıyor. Böyle bir başkanla çalışmak, işimizi daha iyi yapma motivasyonu veriyor ve bu süreçteki heyecan, umudumuzu artırıyor. Gerçekten kıymetini bilmek gereken bir durum” ifadelerini kullandı.

Biz

CESUR YÖNETİCİLERE İHTİYACIMIZ VAR

Avkıran, bu tür festivaller için yerel yönetimlerin desteğinin önemine ilişkin ise şu sözleri kaydetti: “Çünkü aksi mümkün değil. Medeni bir yaşam, kültür ve sanatın, temel ihtiyaçların içinde yer aldığının bilgisiyle başlar. Bir kentin alt yapı çalışmalarının içindedir eğitim, kültür, sanat. Bu bilgi ve görüyle başlar değişimin, dönüşümün inşası. Bu elbette, öncelikle bu vizyona sahip yöneticilerle mümkün. Çok önemli bir konu da vizyonu olmayan, sığ sularda yüzen, derdi toplum olmayan insanların, o koltuklara oturmuş insanları siyaseten yıpratma girişimleri. Bundan endişe eden yerel yönetimciler, kültür ve sanat alanında yapılacak işlere mesafeli bakar oluyorlar ya da kalıcı değil popülist tercihlerle hareket ediyorlar. Yıllarca bunu yaşadık. Eğer kentin kültürünü inşa edemez, koruyamazsak o kentlerde yetişen nesillerin hafızasını da koruyamamış oluruz ki, hafızası olmayan nesiller hayatları boyunca kendi başarıları için çalışamaz, kendi rüyalarını göremezler. İşte bizim artık cesur, risk alan bilgili vizyonu olan yöneticilere ihtiyacımız var. İşte umudumuz da budur, bundandır.”