Güldür Güldür Show’daki Nureddin Nebati sansürüne tepki gösteren sanatçılar, “Olanı göstermişler, politikacılar mizahın ta kendisi” ifadelerini kullanıyor.

Politikacı mizahın kendisi

Erkin Can SEYHAN

Ülkedeki politik atmosferin kültür ve sanata yansıması baskılarla kendini gösteriyor. İfade özgürlüğünü kısıtlayıcı tutumlar sanatta sansürle karşılık buluyor. Bunun son örneği Show TV’de yayımlanan Güldür Güldür’ün 305’inci bölümü oldu. Fragmanında gösterilen, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin taklidini içeren skecin programda yayınlanmaması, bu tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Tepkilere neden olan sansürü DİSK Sine-Sen Başkanı; tiyatro ve sinema sanatçısı Mehmet Esen ve Tiyatrokare’nin kurucusu, tiyatro oyuncusu Nedim Saban ile konuştuk. Yakın geçmişin hiciv içerikli en önemli örneklerinden Olacak O Kadar’ın oyuncu kadrosunda yer alan Mehmet Esen, sözlerine “En hoşgörüsüz ve acı verici dönemi yaşıyoruz” diyerek başlıyor. Güldür Güldür Show’un söz konusu fragmanı ile ilgili değerlendirmede bulunan sanatçı, “Zaten olanı göstermişler, biz mizahı olduğu gibi yaşıyoruz. Artık mizah yapmaya gerek bırakmadılar, politikacılar mizahı kendileri yapmaya başladı. Güldür Güldür’ün fragmanında bunun birebir aynısını görüyoruz” ifadelerini kullanıyor. Mizah ve eleştiriye karşı bedel ödetilmesinin temel bir sorun olduğunu belirten Esen, mizahın gücünü “Mizah en güçlü silahtır, ne kadar baskı görürse o kadar güçlenir. Bu kaçınılmazdır” cümleleri ile ifade ediyor.

Eskiden eleştirel mizahın televizyonlarda daha kolay yer bulduğunu ifade eden sanatçı, halk desteğinin günümüzde eskisi kadar güçlü olmadığını savunuyor. Esen, bu değişimin gerekçesini toplumun farklı kutuplara bölünmüş olması olarak tanımlıyor.

KAMPLAŞMA ATMOSFERİ

Tiyatro sanatçısı Nedim Saban ise, Güldür Güldür Show ve benzeri programların popüler kültür ürünü olduğunu düşündüğü için sanatın üstündeki sansür meselesini bu konu özelinde konuşmanın yanlış olacağını belirtiyor. Sanatçı, popüler kültüre ve sanata karşı uygulanan sansürü birbirinden ayırırken sanat dünyasında otosansürün ve cadı avının olduğunu söylüyor. Sanatçıların kategorize edildiğini ve TRT yapımlarında yer alıp almamaları konusunda bir yargıya varıldığını örnek gösteren Saban, “Sanatçıların yazdıkları, söyledikleri ve sosyal medya paylaşımlarına bakılıyor. Bunun üzerinden de bir kamplaşma ve ötekileşme atmosferi yaratılıyor.” ifadelerini kullanıyor.