Tüm dünyada covid-19’a bağlı hasta sayıları artarken pek çok ülkede olduğu gibi Polonya’da da okulların açılması tartışma yarattı. Sağlık Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı okulları açmakta bir sorun olmadığını iddia ederken, öğretmenler, öğrenciler ve veliler tedirgin olduklarını söylüyor.

Polonya’da okullarda salgın tedirginliği

DOĞUŞ SARPKAYA / WROCŁAW

Türkiye’de Eğitim-Sen 307 okulda koronavirüs vakası olduğunu açıkladı. Dünyadaki pek çok ülkede de okulların açılmasıyla vaka sayıları artışa geçti. Polonya’da da bugün ilk ve orta dereceli okulların açıldı. Polonya'da yürürlükte olan kısıtlamalara rağmen çoğu okul geleneksel olarak çalışacak. Bu yaklaşık dört milton altı yüz elli bin öğrencinin 35.644 okulda öğrenime başlayacağı anlamına geliyor. Uzmanlar, yaz aylarında turizm ve düğünler nedeniyle artan vakaların, okulların açılmasıyla birlikte önüne geçilemez sayılara ulaşmasından endişe ediyorlar. Okulların açılmasının ülkeyi dev bir düğün salonuna döndüreceğini belirten uzmanların söyledikleri velilerin de gözünü korkutmuş durumda.

Ebeveynler, sağlıkları konusunda endişelense de çocuklarını okula göndermek zorundalar. Milli Eğitim Bakanı Dariusz Piontkowski, “Çocukların 1 Eylül'de geleneksel faaliyetlere döneceklerini varsayıyoruz. Maskeler gerekli olmayacak. Ebeveynler epidemiyolog değil. Okulların işleyişi ile ilgili karar alma sürecine Hıfzısıhha Kurumunu (Inspekcję Sanitarną) dahil ettik. Okulda kalmanın hangi durumlarda güvenli, hangisinde olmadığını belirleyecek uzmanlar var. Baş Sağlık Müfettişi, salgın durumunun bizi Polonya'daki tüm okulların işleyişini sınırlamaya zorlamadığını açıkça söylüyor" dedi.

SALGIN PLANLAMASI YOK

Bakanın açıklamaları eğitim sisteminin bileşenlerinin tedirginliklerini gidermedi. Son haftalarda sağlık kurumları, okul müdürleriyle toplantılar düzenlemek zorunda kaldı. Fakat bu toplantılarda alternatif durumlarda nasıl bir eylem planı izleneceği netleşmiş değil. Baş Sıhhi Müfettişlik, uzaktan eğitime geçmenin hangi durumlarda gerekli olduğunu veya birisi okulda enfeksiyon kaptığında nasıl davranılması gerektiğini henüz belirtmedi. Bu plansızlık ise soru işaretlerinin artmasına neden oluyor. Okul müdürleri herhangi bir enfeksiyon durumunda okulları kapatma yetkisi isterken, böyle bir yetkiyi vermenin yasal dayanağının olmayışı, herkesin elini kolunu bağlamış durumda.

VELİLER TEPKİLİ

Bu duruma pek çok velinin tepkisi gecikmedi. Bazı veliler çocuklarının hastalanması ve salgını eve taşımaları durumunda hükümetten tazminat talep edip edemeyeceklerini araştırıyorlar. Mesela Wyborcza gazetesine okur mektubu gönderen bir veli tüm ebeveynlere seslenerek, okullarında enfeksiyonun ortaya çıkması durumunda devletin dava edilmesi çağrısında bulundu: “Peki çocuklar molalarda, tuvaletlerde vb. nasıl sosyal mesafeyi koruyacaklar? Herhangi bir çocuk enfeksiyon kaparsa, tüm okul karantinaya alınır. Ya aileler? Okullar ve koronavirüs. Devletten tazminat almak mümkün mü? PiS hükümeti süreci son derece umursamaz ve kötü yönetiyor. Okulda enfekte bir çocuğun ebeveyni tazminat için eyaleti mahkemeye vermeli; belki yöneticiler o zaman bir şeyler öğrenirler.”

REHİNE OLMUŞ ÖĞRETMENLER

Salgın esnasında eğitim-öğretime dair açık, anlaşılır ve güvenilir bilgi eksikliği öğretmenleri de korkutuyor. Yerel yönetimler daha fazla sübvansiyon almayacağından, sınıf mevcutlarını düşüremeyeceğini, sıhhi müfettişlerin, enfeksiyon olmadığı için hibrit öğretime izin vermeyeceğini, potansiyel bir salgını sınırlamak için hükümetin tarama testlerinin ise güvensiz olduğunu düşünen öğretmenler kendilerini yöneticilerin elindeki rehineler gibi görüyorlar. Eğitimin öğrenciler ve öğretmenler arasındaki ilişkiye dayandığını ve hiçbir şeyin kişisel temasın ve sınıfta öğrenimin yerini alamayacağını; uzaktan öğrenmenin, en iyi şekilde gerçekleştirilse bile, sınıfta öğrenim kadar etkili olmadığını bilen öğretmenler, yine de salgın döneminde okula dönmenin yaratacağı tehlikelerin yeterince anlaşılmadığını vurguluyorlar. Örneğin Poznan’da öğretmenlik yapan Leszek Olpiński, kendi okulunun pek çok okula göre daha iyi şartlara sahip olmasına rağmen, salgını önleme konusunda başarılı olamayacaklarını belirtiyor. “Biz yalnızız. Okullarda salgınlar olursa, mantıklı eylem önerilerimiz göz ardı edilse ve hatta torpidoya atılsa da biz öğretmenler suçlanacağız. Hepimizin önünde çok zor bir yıl var. Hem sabit hem de uzaktan öğretimde, çalışma biçimlerini birkaç haftada bir değiştirerek çalışmamız mümkün ama bakanlığın bu önerileri dinlemediğini görüyoruz. Yaptıkları tek şey: "Güvendeyiz, kötü bir şey olmuyor" demek. Ve biz öğretmenler bu tür dikkatsizliğin etkilerini ancak azaltabiliriz. Bir okul topluluğu, öğrenciler ve öğretmenler olarak hükümet ile yerel yönetim arasındaki mücadelede rehine olduğumuzu hissediyorum.”

ZAKOPANE OKULLARI AÇMIYOR

Öte yandan tüm bu belirsizlikleri ve tehditleri görmezden gelmeyen yerel yönetimler de var. Mesela Zakopane şehri, Sağlık Bakanlığı'nın yazılı izni olmadan, okulları kapattığını ve öğrencilerin uzaktan öğrenim ile eğitime devam edeceğini resmen duyurdu. Şehrin belediye başkan yardımcısı Agnieszka Nowak-Gicasienica düzenlediği basın toplantısında Zakopane'deki ilkokulların 25 Eylül'e kadar kapalı olacağını ve öğrencilerin derslere uzaktan katılacağını belirterek “Okul yılı için büyük bir açılış yapmayacağız, bilgisayar ekranları önünde buluşacağız ve bu 25 Eylül'e kadar devam edecek. 28 Eylül Pazartesi günü çocukların okula başlamalarını planlıyoruz, ancak durumu kontrol etmeye devam edeceğiz” dedi. Fakat Polonya’nın diğer bölgelerinde okulların salgının gölgesinde açılacağı kesinleşmiş durumda.

Velilerin, öğrencilerin ve öğretmenlerin düşüncesine göre, neredeyse tüm dünyada ve Polonya’da enfekte hasta sayısı artmasına rağmen okulları açma kararının nedeni ekonomik gerekçeler. Yeni bir karantinanın ekonomik krizi tetiklemesinden korkan yönetenlerin, salgın riskine rağmen okulları açma ısrarı tüm eğitim bileşenleri tarafından korku ve tedirginlikle karşılanıyor.