Halkın HAYIR iradesini, bu çürümüş sisteme ve onun anayasasına razı edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Burjuva siyaset oyunlarıyla, AKP’nin versiyonlarına dönüşerek kazanılabileceğini mi akıl ediyorsunuz? Siz de yenilgiden üzerine düşen payı alacaksınız demektir

Pop starlarla değil halkın iradesiyle kazanacağız

Referandum süreci AKP’nin beklediğinin aksine bir kırılma ile sonuçlandı. 15 Temmuz sonrasındaki baskı ortamında dayatılan anayasa ve onun arkasındaki zihniyet toplumun çoğunluğu tarafından reddedildi.16 Nisan’ın sonucu budur! HAYIR iradesine bugün sahip çıkmanın anlamı da YSK marifetiyle ilan edilen anayasanın temsil ettiği düzeni değiştirmek için mücadeleye devam etmekten başka bir şey değildir.

•••

HAYIR sonrasındaki tartışmalara bakıldığında ise, özellikle muhalefetin kimi unsurlarının bir dalga kıran rolü oynadığını görüyoruz. Birileri özel görevlendirilmiş gibi ortaya çıkıp, AKP’nin dahi yapamayacağını yaparak, anayasayı meşru kabul ederek 2019’a çağrılar yapılıyor! Halkın demokratik iradesiyle hak arama mücadelesinden geri durması için Sorosçuluk yakıştırmaları yapıldı! Öte yanda AKP’yi dışlamayan ittifak mesajlarından, aday arayışlarına kadar herkes oldubittiyle ilan edilen bu sistemin içinde konumlandığını ilan etme yarışına girmiş durumda! Sonuçta bu adımlarla yenilmiş AKP’ye yeniden kazanmanın yolunu açmaktan başka bir anlam taşımıyor!

•••

Bir başka nokta da el çabukluğuyla bir aday bulma telaşına girilmiş olması. Gülse Birsel’in Hayır’a pop star aranıyor tespiti bu vahim durumun en iyi ifadesi olsa gerek. HAYIR’dan sonra –resmi rakamla- yüzde 49’unun temsilinin nasıl sağlanacağı, kim aday olursa bunun mümkün olacağı üzerine bir tartışmadır gidiyor. Tek adamlık rejimine karşı çıkan milyonlara onları temsil edecek bir tek adam bulma gayreti! Ne ala burjuva siyaseti değil mi? Mesele buradan konuşulmaya başlayınca HAYIR’ın kazanmasının yolunun da AKP’lileşmekten geçtiği, muhafazakârlık eksenine oturan bir adayla kazanılabileceği teorilere yeniden boca ediliyor! Geriye, ‘tatava yapma bas geç’ dayatması kalıyor!

•••

Öylem mi sanıyorsunuz! Halkın HAYIR iradesini, bu çürümüş sisteme ve onun anayasasına razı edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz? Burjuva siyaset oyunlarıyla, AKP’nin versiyonlarına dönüşerek kazanılabileceğini mi akıl ediyorsunuz? Siz de yenilgiden üzerine düşen payı alacaksınız demektir. HAYIR elbette farklı siyasi temsillerin ve farklı toplum kesimlerinin çeşitli taleplerinin bir ifadesiydi. Ancak, HAYIR’ın dip dalgasının dayandığı zemin Gezi’nin talepleri ve dinamiklerinden başka bir yerde aranmamalı. Gezi isyanından başlayarak toplumun büyük bir kesimi siyasal İslamcı düzeni reddediyor. Siyasal İslamcı düzeni ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi tüm biçimlerine karşı toplumda ilerici temelde bir değişim arzusu gelişiyor. Bu giderek toplumun daha geniş kesimlerini de içine alarak büyüyen bir tepki. HAYIR’ın toplumsal bir dalgalanmaya dönüşmesi bu anlamda bir kırılma noktası olarak öne çıktı. AKP’nin gerileme ve çözülme sürecine ilişkin pek çok emare toplumsal HAYIR dalgasıyla açığa çıktı. Sağ blokta parçalanmadan, AKP içindeki -16 Nisan sonrasında İslamcılık eksenindeki tartışmaya kadar- belirleyici olan tam da Haziran isyanında açığa çıkmaya başlayan tepkilerdir. 16 Nisan sonrasında AKP cenahında da altı çizilmeye başlayan dip dalgası özellikle büyük kentlerdeki ilerici toplumsal dinamiğe dayanıyor. Aynı zamanda kısmen de olsa sanayi kentlerinde işçi sınıfının kopuş emareleri de buna eklemleniyor. AKP, daha çok toplumun daha donuk kesimleri üzerindeki –devlet aygıtının imkânlarına dayanarak kurduğu- hegemonyaya dayanmaya çalışıyor. Bu tablodan yola çıkarak, AKP’ye karşı sağ-muhafazakâr çizgide muhalefet edilebileceğini düşünmek en büyük yanlışlardan birisidir.

•••

HAYIR diyen milyonlar siyasal İslamcı düzenden çıkış yolunu arayışını sürdürmektedir ve onun içine hapsedilmesi de mümkün değildir. Ancak, HAYIR’ın bugün bir temsil krizi ile karşı karşıya kaldığı da bir gerçektir. HAYIR mücadelesini kazanma noktasına taşıyan halkın kendi inisiyatifiyle, aşağıdan bir dayanışma ve birlik içinde geliştirdiği toplumsal dalgaydı. Bugün bu dalgayı tam da geliştiği toplumsal zeminde güçlendirecek ve politik temsil krizine de yanıt oluşturacak bir kurucu iradenin oluşturulması temel bir mesele olarak önümüzde duruyor. Bunun için de pop star bulmaya gerek yok! HAYIR’ın starı halkın kendi inisiyatifi, dayanışması ve birliğidir! HAYIR sonrası tartışmanın süreceği nokta da burası olmalıdır. HAYIR’ın siyasi temsil krizini de aşma perspektifini taşıyan bir direniş mücadelesinin temel stratejisi tam da HAYIR’ın mayalandığı noktadan siyasal İslamcı düzene köklü bir itirazı ve HAYIR’ın değişim talebini ifade eden bir devrimci demokratik geçiş programı doğrultusunda gelişebilir. HAYIR diyen milyonlarla bu politika doğrultusunda mahalle mahalle, köy köy bir araya gelerek, örgütlenerek kazanacağız! HAYIR iradesi de gösterdi ki ne bu gerici diktatörlüğe teslim olacağız ne de onun başka biçimlerine razı geleceğiz! Başka yolu yok, bu abluka dağılacak!

•••

HAYIR’da büyüyen toplumsal mücadelenin tarihsel zemini olarak bu günlerde yeniden hatırladığımız Fatsa’nın Fikri’nden Denizlerin kavgasına devrimci deneyimlerimiz bugün de yol göstermeye devam ediyor. 21.yüzyılın demokrasi propagandasıyla süren liberal rüzgarlarının ardından başlayan büyük kriz dünya ölçeğinde sağ popülizmden cihatçılığa derin bir çöküşü körüklüyor. Otoriter, faşizan yönetim biçimleri halkın egemenlik haklarını tümüyle elinden alarak temsil krizini derinleştiriyor. Ülkemiz malum siyasal İslamcı bir tek adam diktası altında görece demokratik zeminleri tümden ortadan kaldırılmış durumda. Ütopyasız, seçeneksiz kalmış milyonlar gericilikler arasına sıkışıyor. Tam da burada bu düzeni aşacak bir çözüm yolunun oluşturulması mücadelesi, Fatsa’nın Fikri’nde saklı olan halkın Meclisleriyle-Komiteleriyle zorbalığa direndiği ve halkın kendi kendine yönetebileceğini gösteren devrimci Fatsa manifestosunun izinde olacaktır!

Yıldızlar bu şafaklarda !