Ünlü birisi “Dünya düzdür” dese, muhtemelen sosyal medya ve geleneksel medya başlıkları şöyle şeyler olur: “Salağa bak dünya düzdür demiş/Mehmet Düzadam’dan ilginç iddia: Dünya düzdür/Dünya düz müymüş, ne içtiyse aynısından istiyorum?” Şimdi hayal edemediğim bolca ironi ve komiklik de cabası. Özellikle popüler yalanı işaret ederek yaptığımız o alıntı retweetleri düşünelim. Aslında çoğu kez yalan için birer amplifikatör (ses yükseltici) görevi yapıyoruz. Gülüyoruz, eğleniyoruz, epey etkileşim de alıyoruz ama sonucu yalanın daha fazla yayılması olabiliyor.


Bugünlerde ABD seçim sürecinde olduğu için bu konular orada daha fazla tartışılıyor. Bu tartışmalarda sık sık referans verilen bir isim var: Ünlü bilişsel dilbilimci George Lakoff. Kendisi birkaç yıl önce Amerikan medyasını, Donald Trump’ın yalanlarını yaymasına yardımcı olmakla suçlamıştı. Lakoff’a göre; Trump, kendisine muhalif olan medyayı bile başarılı bir şekilde kullanıyordu. Çünkü bir yalan atıyor ve yalanı manşet ya da başlık oluyordu. Köşe yazılarında, yorumlarda yalanlansa, haberin orta kısımlarında yerden yere vurulsa dahi başlığı belirlemişti. Böylece Amerikan medyasının bir kanadı istemeden de olsa Trump’ın suç ortağı olmuştu.

Lakoff sadece sorunu işaret etmekle kalmamış bir çözüm de önermişti. Zaten yemek tarifi de bu haftaki Köşe Vuruşu da onunla ilgili. Öyleyse soralım: Popüler yalanlar ve yalancılarla nasıl mücadele etmeliyiz?

HAKİKAT SANDVİÇİ

George Lakoff’un bir yalanı doğrulama ve haberleştirme yönetimi bir yazı değil bir tweete bile sığacak kadar basit. Zaten kendisi de 2018 yılında attığı bir tweet ve üç maddeyle özetlemişti:

1- Hakikatle başlayın. Böylece çerçevelemede avantaj elde edersiniz.

2- Yalanı ifade edin. Mümkünse kullanılan dili güçlendirmekten kaçının.

3- Hakikate dönün. Her zaman doğruları yalandan daha fazla tekrarlayın.

İşte hakikat sandviçini hazırlamak bu kadar basit. Haberin, makalenin başlığı ve finali yalanı tekrarlamaktan ibaret ve gövde metninde doğrulama cümleleri varsa, o doğrulamadan ümidi kesebilirsiniz. Doğrusu yalanı tekrarlayıp durmak yerine hakikati öne çıkarmak.

NASIL YAPACAĞIZ?

Yazının girişinde verdiğimiz absürt örnekten gidelim. Normalde böyle bir iddiayı görmezden gelmek en doğrusu tabii ama ben sadece basit bir örnek olsun diye kullanıyorum. “Mehmet Düzadam: Dünya Düzdür” dedi diye manşet attık diyelim. Bu manşet, yalanı yaymaktan başka bir işe yaramıyor. Onun yerine “Dünyanın yuvarlak olduğu Macellan’ın keşfiyle ispatlanmıştı” gibi bir başlık atmak, haberin girişinde Galileo’dan Pisagor’a ve diğer birçok bilim insanına referansla bu hakikati ispatlamak için yapılanları ortaya koymak ilk adım olur. Haberin ortasında ise Mehmet Düzadam’ın böyle bir iddiası olduğu bilgisini dümdüz biçimde verip güçlendirmemek ikinci adım. Son adımda ise hakikati bir kez daha tekrarlar ve haberi Mehmet Düzadam’ın değil, dünyanın uzaydan çekilmiş fotoğraflarıyla süslersek sandviçimiz tamamlanmış olur.

Buna rağmen bazen doğrulama haberlerinin bile “Dünyanın düz olduğu iddiası” diye tıklatma odaklı başlıklarla yapıldığını görüyorum. Günümüzün şartlarında bu çok riskli bir davranış. Bunun yerine hakikati yaymanın ve güçlendirmenin yollarını aramak zorundayız. George Lakoff’un “Hakikat Sandviçi” bunun sadece bir yolu. Bazen görmezden gelmek de bir yöntem olabilir. Hatta bazen mizah bile. Örneğin; Klinik Psikiyatri Profesörü Richard A. Friedman, New York Times için yazdığı “Yalan söyleyen biriyle nasıl tartışırsınız?” (How to debate someone lies?) başlıklı makalesinde mizah ve alay öneriyor. Ancak bunu sosyal medyada tek taraflı yaptığımız ve bazen yalanı daha da yaymaya yarayan ironiyle karıştırmayalım. Karşılıklı tartışırken kullanmak için öneriyor. Çünkü iyi kullanılan mizah ve alay bir yalancıyı o an için çok rahatsız edebilir ve tartışmada zayıflatabilir. Yani ne sosyal medyada kullandığımız dil ne de haberin yazım kuralları değişmez olmak zorunda değil. Yalanın elinde daha çekici olmak gibi bir koz varsa, hakikatin de yeni araçları olmalı. Üzerine düşünülesi bir hakikat bu.