Suriye dosyası, kitle imha silahları yalanıyla girişilmiş 2003’teki Irak işgalini çoktan solladı. ABD’nin Sezar yaptırımları eşliğinde 21’inci yüzyılda ‘insani emperyalizmin’ en yıkıcı sembolü. 10 yıldır kiralık NGO endüstrisi ve ana akım medyanın ağır manipülasyonları eşliğinde bir savaş yürütülüyor. Bu saldırganlığın gayrı meşruluğu ortaya serildikçe, BM kurumlarını jeopolitik emellere alet etme girişimleri de ayyuka çıktı. Yaşananların sonunda saygın diplomatlar ve bilim insanlarının başını çektiği bir direnişi tetiklemesi kaçınılmazdı. ‘Post-truth’ dönemde olası yeni vakaları anlamak bakımından bu direniş anılmaya değer.

IRAK İŞGALİNE RAHMET OKUTACAK YALANLAR

BM’ye bağlı OPCW (Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü) vaktiyle Irak savaşına böylesine alet edilememişti. İşgal gerekçe kılınan kitle imha silahları (KİS) bulunamayınca dönemin Pentagon şefi Colin Powell özür dilemek zorunda kalmıştı. Suriye’deki sahtekarlık ise rejim değişikliği başarısızlığı yüzünden Irak örneğine rahmet okutuyor.

Suriye vekil güçlerle çökertilemeyince kimyasal yalanlar devreye sokuldu. Sahne Ağustos 2013’te Ghouta vakasıyla açıldı. Olayın tezgah olduğuna uyanan Obama yönetimi Rusya ile anlaşıp Suriye’nin silah stoğunu temizledi. Ama rejim değişikliği ajandası IŞİD’le savaşa evrilirken, ne tesadüf ki cihatçı örgütün yenilgisiyle ‘kimyasal senaryo’ yeniden devreye sokuldu.

Önce 7 Nisan 2017’de Suriye ordusu savaşı kazanmaktayken El Kaide kontrolündeki Han Şeyhun sahnelemesi geldi. Daha ne olduğu bilinmezken, Trump yönetimi üç gün sonra Suriye’yi ‘cezalandırma şovu’ yaptı. Sonradan MI6 ürünü Beyaz Miğferler gayrı bilimsel yöntemlerle ‘kanıt’ topladı. Bir yıl sonra 7 Nisan 2018’de bu kez Duma’da Ceyşül İslam yenilgisi kaçınılmazken kimyasal senaryo tekrarlandı. Trump yine bir hafta sonra Şam’ı ‘cezalandırdı’.

Duma’nın farkı, OPCW’nin sahaya davet edilmesiydi. OPCW müfettişleri Duma’da soruşturma yaptılar. Suriye ordusunun sorumluluğuna değil ‘sahnelemeye’ işaret eden mühendislik, toksikolojik ve tanıklara dayalı kanıtlara ulaştılar. Fakat bir sene sonra Mart 2019’da OPCW resmi raporu müfettişlerin bulgularını çarpıtınca dananın kuyruğu koptu. Organizasyon art arda sızıntılarla sarsıldı. ABD, Britanya ve Fransa, kendi uzmanlarının BM’de kanıt zincirini anlatmasını bloke ettiler. ABD ve Britanya’nın fonladığı Bellingcat ve BBC üzerinden uzmanları itibarsızlaştırma cephesi açıldı. Skandalı 27 Temmuz 2020’deki (https://www.birgun.net/haber/opcw-beyaz-migferler-ve-suriye-nin-dolandiricilari-309729) ve 12 Ekim 2020’deki yazılarımda (https://www.birgun.net/haber/bm-guvenlik-konseyi-nde-suriye-skandali-318767) aktarmıştım.

‘KAYGI BEYANI’ BİLDİRİSİ

İşte BM kurumu OPCW bunca rezaletle sarsılırken, geçen hafta Suriye’nin kurumdaki hak ve imtiyazlarının iptali, 15 hayır, 34 çekimser oya karşılık 87 oyla kabul edildi. Gerekçe olarak ‘kimyasal silah’ iddiaları gösterildi. Bu gelişme haberleştirildi ama önde uzmanların kazan kaldırmasını aktaran olmadı. Oysa BM ve OPCW’nin eski yönetici ve uzmanlarının bulunduğu 28 tanınmış isim, bağımsız ve şeffaf soruşturma bayrağı açtı. 12 Mart’ta Berlin-21 isminde bir grup kurarak ‘Endişe Beyanı’ bildirisini hazırlandılar ve BMGK ve 193 üye ülkeye sundular. OPCW’nin eski direktörü Jose Bustani, Princeton Üniversitesi Prof. Richard Falk, Eski BM Genel Sekreteri Yardımcısı Hans von Sponeck’in başını çektiği grup, OPCW’nin Bilimsel Danışma Kurulu’nun sahada görev yapmış uzmanları dinlemesi için seferber oldu.

AP’DE BOMBACI OTURUM BAŞKANININ SANSÜRCÜLÜĞÜ

OPCW’nin rezaletleri Avrupa Parlamentosu’na da taşındı. Genel Direktör Fernando Arias, 15 Nisan’da AP alt komitesinde İrlandalı vekiller Mick Wallace ile Claire Daly tarafından sıkıştırıldı. Vekiller orjinal raporun sümen altı edilmesini sorguladıklarında alenen susturuldular. Mikrofonlarını kapattıran sansürcü alt komite başkanı Nathalie Loiseau, Duma yüzünden Şam vurulduğunda Fransa’da bakanlık koltuğundaydı.

Loiseau’nun kanatları altında Arias hayret verici yalanlar söyledi. Örneğin OPCW’nin Duma resmi raporuna hiçbir devletin itiraz etmediğini iddia etti. Oysa Rusya ve Çin en başından meseleyi BMGK gündemine taşıdı. Arias kendi resmi raporları yerine uzman olmayan NGO’lar ve Duma’dan önce yayınlanmış manipülatif raporlara atıf yaptı. Kendisine yazılmış ‘Kaygı Beyanı’ ortadayken itirazlardan haberi olmadığını savundu.

BM OTURUMU VE HANS VON SPOECK

Mesele bir gün sonra 16 Nisan’da ‘Arria-formülü’ platformu aracılığıyla Rusya ve Çin tarafından BMGK’ya taşındı. 32 yıl BM’de görev yapmış Hans von Spoeck, OPCW’yi Duma soruşturmasını örtbas etmek ve bağımsız uzmanlarını karalamaya son vermeye çağırdı. Hindistan temsilcisi ilk kez Rusya ve Çin ile tavır alarak objektif soruşturma talep etti.

Bu toplantıda tarihin ironisi Colin Powell’a Irak için sahte KİS dosyasını hazırlamış yardımcısı Lawrence Wilkinson da vardı. Bu kez yeni sahtekarlığa karşı konuştu. Batılı ülkelerin sahadaki durumu politikalarına uyumlu kılmak için uluslararası kurumlara baskı yaptıklarını belirtip, Duma vakasının aynı izleği içerdiğini söyledi.

Barış ve güvenliğin korunması için kurulmuş OPCW bilimi sabote ederek savaş yalanlarını meşrulaştırma aygıtına dönüştürülmüş durumda. Bununla cesurca mücadele edenleri izlemek herkesin boynunun borcu.