2006 senesinin yazıydı…

Arsenal yeni mabedi Emirates’e taşınırken, kulübün yönetim kurulu başkanı Ivan Gazidis yeni statla birlikte gelirlerinin artacağını, takımın Avrupa’nın devleriyle yarışır konuma geleceğini, 60 bin kapasiteli mabedin güzel günleri getireceğini vurguluyordu. İşte o zamanlarda yıkıldı, takıma Eylül 1913’ten beri ev sahipliği yapmış, ayakta maç izlemenin mümkün olduğu zamanlarda kemik Arsenal taraftarlarının doldurduğu “North Bank” tribünüyle nam salmış Highbury. Sıcak bir temmuz günü Dennis Bergamp’in jübile maçıyla kapılarını açarken Emirates, eski stadın üzerine balyozlar iniyor, her balyoz biraz daha götürüyordu yaşanmışlıklardan. Yıkılmıştı o tarihi futbol mabedi ama Gazidis’in beklediği gibi gitmedi işler. Yeni stadın açılışından 10 sene sonra Wenger kötü gidişin yarattığı baskıya dayanamıyor, 20 senelik serüvenin sonunda takımdan ayrılıyordu. Ama gidişat değişmedi, ertesi sezonlarda takım Şampiyonlar Ligi’ne hasret kalırken Gazidis de görevi bırakmıştı. Üç sezonda iki hoca değiştirdi takım ama ne fayda! 2019-20 sezonunu 8. sırada bitirdiler, 1995’ten beri en kötü sezonları. Federasyon Kupasını kazanamadıkları takdirde gelecek sezon Avrupa Kupalarında yer alamayacaklar. Geçenlerde, ayaküstü sohbet ettiğim eski toprak futbol bilgesi, yeninin her zaman uğur getirmediğini, bazen eskiyi özlettiğini dile getiriyor ve devam ediyordu: “Batıl inançlarım olsaydı Highbury’nin laneti olarak yorumlardım yakın tarihi.”

Yeninin yaramadığı takımlardan biri de West Ham United, Doğu Londra’nın bordo mavisi. 1904-2016 arasında takıma ev sahipliği yapmıştı eski adıyla “Upton Park”, yeni futbol nesilleri onu “Boleyn Ground” olarak tanıdı. Hikâyesi ilginç: 1533–1536 arasında İngiltere Kraliçesi Anne Boleyn, stadın bulunduğu yerde yaşamış. Rivayete göre, kraliçenin hizmetçilerinden biri doğum esnasında ölmüş ama ruhu mekânı terk etmemiş. Hikâyeyi bilenler, konusu açıldığında stadın hayaletli olduğunu dile getirirdi yıkımından önce. Sonra o futbol kokan mabet de tarih oldu. 2016-17 sezonunun başından itibaren 99 seneliğine kiraladığı Olimpiyat Stadı’nda oynadı maçlarını West Ham ama yeni onlara da yaramadı. Hemen her sezon kümede kalma savaşındalar. Eskiyi bilenler yeni statla birlikte mahalle ruhunun kaybolduğunu, devasa bir akvaryumu andıran statta takım ile taraftar arasındaki o güçlü bağın kalmadığını dile getiriyor. Maç günleri şehrin o eski mahallesinden stada uzanan yoldaki yürüyüşü, sokağın iki tarafında yer alan pubları, mahalleye nicedir hayat vermiş dükkânları, bordo maviye süslenmiş sokakları, herkesin bir araya geldiği zamanları özlüyordu taraftar ama yıkılanı ve zamanı geri getirmek ne mümkün!

Ligin son maçında West Ham lige tutunma mücadelesi veren Aston Viila karşısında. Onların kaderi Watford’un Arsenal karşısında alacağı sonuca bağlı, iki takımın da galip gelmesi durumunda puanlar eşit olduğu için genel averaj devreye girecek, maç öncesinde Aston Villa’nın bir gol üstünlüğü bulunduğunu hatırlatalım. 4-1-4-1 dizilişindeki misafir takım maça daha iyi başlıyor ama 11. dakikada kaleci Reina ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda net golü kaçıran ev sahibinin golcüsü Antonio oluyordu. O pozisyondan sonra baskıyı artırdı bordo mavililer, sağ kanatta Fredericks hücuma çıktığında etkili ortalarla rakip savunmayı zorluyordu. 35. dakikaya gelindiğinde Watford Arsenal deplasmanında farklı kaybediyordu, Villa rahatlamıştı. Devrenin bitimine yakın 10 numaraları Grealish müsait pozisyonda rakip kalede Fabianski’yi geçemiyor, devre golsüz kapanıyordu.

2. devreye Antonio’nun yerine Haller’i oyuna alarak başladı West Ham ama golü kaçıran Aston Villa’da McGinn’s olmuştu, yakın mesafeden çerçeveyi bulamadı 7 numara. 3. bölgeye kadar iyi pas yapan iki takımın da eksikliği etkili 9 numaraya sahip olmayışları. 65. dakikaya gelindiğine ev sahibinin rakip kaleyi bulan vuruşunun olmayışı eksikliğin göstergesi. Hücum gücünü artırma adına 67’de Fornals’ın yerine Lanzini sahada. Akabinde Haller müsait pozisyonda kaleyi bulamıyor, West Ham golden oluyordu. 81’de golü kaçıran Villa oldu ama üç dakika sonra Grealish ile öne geçtiler. Ama uzun sürmedi sevinçleri, 85’te oyuna sonradan giren Yarmolenko savunmaya çarpan vuruşuyla beraberliği sağlıyordu. Dört dakika uzatılan maçta başka gol olmayınca Premier Lig’e vade eden takım Watford oldu. Onları Cemal Süreyya’nın dizeleriyle uğurlayalım, dönsünler en kısa sürede bıraktıkları yere: “Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını, kırılan kalbini de öyle unutacaksın...”

Tarihe karışmış statlar vesilesiyle kümede kalma mücadelesini anlattığımız yazıda Championship heyecanını da atlamayalım. Siz bu satırları okurken Brentford o eski futbol mabedinde, yakın tarihinin en büyük maçına çıkacak. Ödül, gelecek sezon Premier Lig’de elitler sofrası. Ligde oynadıkları son iki maçtan üç puan çıkarsalardı West Brom’un yerine onlar yükselmenin sevincini yaşayacaktı ama olmadı. Ölümcül bir virüsün gölgesinde boş tribünler önünde kümede kalma savaşındaki Barnsley’e üç puanı bıraktılar. 1904 senesinden beri takıma ev sahipliği yapan Griffin Park da o maçtan sonra tarihin sayfalarına gömülecek, tıpkı Upton Park gibi mahallenin anılarını da beraberinde götürerek. Ne diyelim, yeni mabetleri Batı Londra’nın o sevilesi takımına şans ve kısmet getirsin…