Bir maç sonu basın toplantısında anlatmıştı. Everton’da göreve başladığı günlerde bir antrenman sonrasında soyunma odasında futbolcularına sormuş: “Aranızda beni futbolculuk zamanlarımda izleyen var mı?” Everton takımının 28 kişilik kadrosunun yaş ortalaması 26, ligin en genç 6. takımı, haliyle susmuş futbolcular, cevap veren çıkmamış. Malum, hoca bizim jenerasyondan, 1959 doğumlu, futbolu 1992 senesinde bırakmış. Kadrosundaki topçulardan bazıları onun zamanlarında henüz dünyaya gelmemiş bile, 80’li seneler hiç bilmedikleri, en fazla büyüklerinden dinleyecekleri çok eski bir hikâye. Bu arada madem 80’li senelerden açıldı konu, geçtiğimiz günlerde 76 yaşında aramızdan ayrılan eski Ankara futbolunun renkli simalarından Amigo Hüsnü’yü anmadan geçmeyelim, huzur içinde yatsın Ankara sevdalısı…

Everton’un hocasına dönersek, günümüz futbolunda efsane, Şampiyonlar Ligi’ni üç kez kazanmış üç teknik direktörden biri, çalıştırdığı takımlarda dört kez Şampiyonlar Ligi finalinde takımın başında sahaya çıkmış. 1995’te ülkesinde Reggiana’da başlayan teknik direktörlük kariyerinde çalıştırdığı takımlardan bazıları, Juventus, Milan, Chelsea, Paris Saint-Germain, Real Madrid, Bayern Munich. Beş ülkede şampiyonluk yaşamış. Futbolculuk kariyeri de her futbolcunun hayalini süsleyecek türden, Roma’da forma giydiği 1982-83 sezonunda yaşadığı şampiyonluktan sonra Milan’da aynı başarıyı iki sezonda yaşamış. İtalya Milli Takımıyla 26 maçta sahaya çıkmış, iki dünya kupasında yer almış. Futbolculuk zamanlarına yetişmiş olanlar hatırlar, jenerasyonunun en iyi orta saha oyuncularından, yaratıcı, savaşçı, üretken, çok yönlü. Milan’da Arrigo Sacchi döneminde orta sahada oyun kurucu olarak görev yaparken Roma kariyerinde kanatlarda oynadı. Liderlik özelliği gelecek yıllardaki teknik direktörlük kariyerinin habercisi, velhasıl futbolculuk kariyeri her teknik adamın sahip olmak isteyeceği türden…


Carlo Ancelotti’nin Everton’u sezona iyi başladı ama sonrasında kayıplar geldi, son üç maçtan puan çıkartamadılar. Ancelotti’nin kariyerinde arka arkaya dört maç kaybetmediğini hatırlatalım. Takımın kilit oyuncusu Richarlison, 2018 senesinde katıldı takıma, onun olmadığı 8 lig maçında galibiyet alamadılar. Fulham ise bildiğiniz gibi, hep sevilesi ama hep acemi! Oynadıkları sekiz maçta kazandıkları iki penaltıyı gole çevirmiş olsalar düşme potasından uzaklaşmış olacaklardı ama olmadı. Bu sezon ligde ilk 15 dakikada gol bulamayan yegâne takım, üstelik o maçların ilk 15 dakikasında kalesinde en fazla gol gören takım olmaları gidişatın özeti. Kış güneşinin ısıttığı Craven Cottage Stadı’nda 4-3-3 dizilişinde Everton, ileri uçta Richarlison, Rodriguez, ortada Calvert-Lewin.
Fulham’ın golcüsü Mitrovic milli maç yorgunu, yedek kulübesinde başlıyor maça. Henüz 42. saniyede öne geçiyor Everton, Fulham savunmasının çıkarken kaptırdığı topta Richarlison soldan ceza sahasına iniyor, Calvert-Lewin yakın mesafeden dokunuyor. Siyah beyazlı takımın bu savunma kurgusuyla lige tutunması zor. Israrla oyunu geriden kurmaya çalışıyorlar ama oyuncu kalitesi yetmiyor. Erken gelen gole rağmen kopmuyorlar oyundan, 15’te beraberlik golü geliyor, Cairney’nin enfes pasını gole çeviren De Cordova-Reid. Pozisyonda Everton savunmasında Mina’nın hareketsiz kalışı Ancelotti adına düşündürücü. 20’de Everton’un kilit oyuncusu Richarlison çıkıyor sahneye, orta sahadan kaptığı topta ceza sahasına inip vuruşunu yapıyor, Fulham kalesinde Areola başarılı. 29’da yeniden öne geçiyorlar, rakip savunmanın gömüldüğü pozisyonda solda Digne’nin pasında Calvert-Lewin 2. golünü buluyor. 35’te fark üçe çıkarken Everton sanki antrenman yapıyor, Rodriquez, Digne paslaşmasında Doucure’nin kafayla bitirişi mükemmel. İki hücum beki, solda Digne, sağda İwobi ile geniş alanları iyi kullanıyor Everton. Topa yüzde 56 oranında sahip oldukları devreyi iki farkla önde kapatıyorlar.

2. devrede takımlar aynı kadrolarla sahada. Fulham’ın 3. bölgede top tutacak oyuncuya sahip olmayışı ofansif etkisini azaltıyor. 58’de Cairney’nin yerine Mitrovic sahada. Misafir takım ilk bölümde uzun toplarla rakip savunma arkasına sarkmaya çalışıyor, Calvert-Lewin her hava topunda etkili. Temponun hiç düşmediği, iki takımın da ofansif oynadığı dakikalarda, 65’de Loftus-Cheek’in ceza sahasında düşürüldüğü pozisyonda penaltı kazanıyor Fulham, Cavaleiro kötü vuruşla kaçırıyor, bu sezon kaçırdıkları 3. penaltı. Akabinde farkı bire indiren gol geliyor, Lookman’ın asistinde gol Loftus-Cheek’den. Kalan dakikalarda baskıyı kuruyor Fulham ama beraberlik golünü bulamıyor. Velhasıl ilk yarıda iyi, ikinci yarıda idare ettiği maçı zor da olsa kazanıyor Everton. Maç sonu basın toplantısında Ancelotti, milli takımlardan dönen oyuncuların yorgun olduğunu, 2. yarıda oyundan düştüklerini ama kazanılan üç puanın sevindirici olduğunu dile getiriyor. Fulham’a gelince, önlerindeki üç maç Leicester City, Manchester City ve Liverpool. Bu kırılgan savunmayla işleri zor, ne diyelim futbol tanrıları yanlarında olsun…