Sponsorunun adına ithafen “Barclays Kadınlar Süper Ligi” (BWSL) olarak biliniyor, İngiltere’deki kadın futbolunun en yüksek ligi. 2010’da kurulmuş, İngiltere Futbol Federasyonu’na bağlı ligde 12 profesyonel takım mücadele ediyor. Milli maç arasını fırsat bilip Leyton Orient’in Brisbane Road Stadı’nda Arsenal ile Tottenham’ın oynadığı Kuzey Londra derbisi vesilesiyle İngiltere’de kadın futboluna naçizane bir bakış…

Kadın futbolu diye dudak büküp geçmeyin, tarihi erkeklerin oyunu kadar eski, 1920’lerin başında Ada’da erkek maçları kadar ilgi görürmüş, öyle ki 50 bine yakın taraftar önünde oynanan maçlar olmuş. 1921’de ülkede 150’ye yakın kadın futbol takımının olması kayda değer. Ancak o sene Ada’da yasaklanmış kadınların futbol oynaması ve yasak 1971’e kadar devam etmiş. Yazılanlara göre yasağın nedeni kadın futbolunun o dönemde çok popüler olması, haliyle erkek oyununa ilginin azalacağı endişesiymiş. Haksız da sayılmazlar, kasap gibi yarmaları izlemek yerine, hem zarafet ve güzellik, üstelik içinde top da var! Dünya futbolunda kadınların yarı profesyonel futbolcu olmasını sağlayan ilk ülke İtalya, aynı zamanda tarihte ilk kez kadın futbolcuların başka ülkelere transfer olmasına izin vermiş İtalyanlar. 1989’da Japonya, kadın futbol ligini kuran ilk ülke olmuş, yarı profesyonel “L. Ligi” halen Japon futbolunda varlığını sürdürmekte. Rusya Futbol Federasyonu ise kadın futboluna ilgiyi artırmak amacıyla topçuların bikiniyle sahaya çıkmasını gündeme getirmiş bir dönem…

***

İngiltere’ye gelince, kadınlar ligi 10 seviyede sahne alıyor. Piramidin en üstünde 12 takımlı “Women’s Süper League” var, mart ayının sonuna yaklaşırken zirvede Chelsea’nin kadınları, onları Manchester’ın iki takımı, United ve City takip ediyor. Arsenal dördüncü, Tottenham, Liverpool’un arkasında 9’uncu sırada. Piramidin 2’inci seviyesi 12 takımlı “Championship”, 3’üncü seviye 12’şer takımlı kuzey ve güney ligi olarak bolünmüş, piramidin altlarına indikçe yerel takımların sayısı artıyor. Statista’nın yayınladığı veriye göre 2022 sezonun başında ülkede amatör dahil olmak üzere top koşturan kadın sayısı 176bin 400. Ülkedeki profesyonel kadın futbolcu sayısı bin 287, senelik ortalama gelirleri 30 bin sterlin civarında, ancak dudak uçuklatan rakamlar kazanan topçular da yok değil. Chelsea’nin yıldızı Sam senelik 400 bin sterlinle günümüzün en çok kazanan kadın topçusu. Chelsea kadın takımının teknik direktörü Emma Hayes, profesyonel kadın futbolunun bir “orta sınıf sporu” olduğuna inanıyor, yoksul tabakadaki yeteneklerin keşfedilmesinin çok daha zor olduğunu vurguluyor. The Guardian’a verdiği söyleşisine kulak verelim: “Güneydoğu Londra’dan (şehrin fakir semtlerinin olduğu bölgeler) İngiltere erkek takımına gelen futbolcuların sayısına bakın; inanılmaz bir rakam. Neden kadın futbolunda yoksul semtlerden gelen oyuncular yok? Takımım Chelsea’ye bakıyorum, hepsi Surrey’den (zenginliği ile bilinen bölge), Surrey’deki en yetenekli çocuklar onlar. Ama ülkedeki en yetenekli çocuklar onlar mı? Sanmıyorum.”

Maça dönersek, Arsenal 4-3-3 dizilişinde, orta sahada Maanum, Little, Walti, ileri uçta Pelova, Blackstenius, Foord üçlüsü. Takımın ortalama yaşı 27,3. Tottenham Hotspur savunma ağırlıklı 5-4-1 dizilişini tercih etmiş, orta sahada Ayane, James, Spence, Summanen, ileri uçta gol umutları England. Arsenal son dört maçta sekiz puan çıkartırken Tottenham beş maçtan üç puan çıkarabilmiş. İlk bölümde oyunu rakip sahaya yıkıyor Arsenal, 5’inci dakikada öne geçiyorlar, sağ çaprazdan sert vuruyor Blackstenius, Tottenham kalesinde Korpela yer tutuşunda hatalı. Arsenal’in sağ kanadında 21 numaralı Pelova çabukluğuyla göze batıyor. 7’de soldan kullandığı kornerden sonuç alamıyor kırmızı beyazlılar, ilk 15 dakikada topa sahip olma oranları yüzde 48. Oyunu geriden kurarken pas hataları yapıyor beyaz formalı Tottenham, savunmanın ortasında Bartrip oyun kurucuları. 16’da Arsenal atağında Blackstenius sağdan yokluyor rakip kaleyi, geniş alanlarda daha etkili misafir takım. 21’de sağdan kullandıkları 3’üncü kornerde rakip savunmayı geçemiyorlar ancak daha yetenekli ayaklara sahipler. 29’da fark ikiye çıkıyor, orta sahadan kaptığı topla rakip sahaya inip ceza sahası dışından sol köşeye enfes vuruyor Foord, Arsenal daha etkili olan taraf. Devrenin bitimine yakın nadir ataklardan birinde kazandığı penaltıyla England’ın ayağından farkı bire indiriyor Tottenham, pozisyonda futbolcuların hakemin kararına itiraz etmemesi kayda değer. Arsenal’in topa yüzde 55 oranında sahip olduğu, rakip kaleyi beş kez yokladığı devre 2-1’lik skorla kapanıyor.

***

2’inci devrenin başında takımlar aynı kadrolarla sahada. İlk bölümde baskılı misafir Arsenal, 48’de Pelova’nın asistinde Blackstenius’un vuruşu kalecide kalıyor, sonrasında arka arkaya kullandıkları iki kornerde golü bulamıyorlar. Fizik olarak daha üstün Arsenal, orta sahada ikinci topları silip süpürüyor. 53’te bir kez daha rakip kaleyi yokluyor Blackstenius, ancak kaleci Korpela’yı geçemiyor. 61’de fark yeniden üçe çıkıyor, McCabe’nin rakip ceza sahasında yerde kalıyor, penaltıyı enfes vuruşla gole çeviren Little, skor 3-1’e geliyor. 69’da Tottenham’da James’in sarı kartının akabinde dördüncü golü buluyor Arsenal, Pelova’nın asistinde Foord sol köşeden topu ağlara gönderiyor. 76’da 5. golü buluyor fizik olarak çok üstün Arsenal, Little’in asistinde Maanum’un ceza sahası dışından vuruşu rakip savunmaya çarpıp ağlara gidiyor. Son bölümde rakip ceza sahasına kamp kuruyor kırmızı beyazlılar, kalan dakikalarda başka gol olmayınca 5-1 kazanıp 3’üncü sıraya yükseliyor Arsenal. Maçın en iyisi müthiş pasları, oyun zekasıyla Victoria Pelova…

Daha önce de yazmıştım, tanıdığım nice futbol sevdalısı, kadın futbolunu “eşekle yapılan at yarışı” olarak görüyor. Ah şu önyargılar! Oysa Kuzey Londra derbisini izlemiş olsalar, kadın futbolunun gelişimini görebilirlerdi. Diyeceğim o ki, üst düzey kadın futbolu en müşkülpesent seyirciye bile keyif verir. Top var, saha var, kale var, hünerli ayaklar var, daha ne olsun! Bizim Arsenal delisi dokuz yaşındaki Deniz bile cumartesi maç bitiminde BBC’nin sitesine göz ucuyla bakıyor, Arsenal kadın takımı kazanmış mı diye...