PremIer Lig seyir defteri: Manchester City, 90’larda neredeydiniz!


Futbol aleminde zamanını düşme ve çıkmalarla geçirmiş takımları anlatır asansör tanımlaması. Ada futbolunu yakından takip edip yaşı yetenler hatırlayacaktır, Premier Lig’de iki sezon şampiyonluk kupasını kaldırmış (2011–2012, 2013–2014), şimdilerde her sezon zirveye oynayan o futbol şehrinin mavili takımı Manchester City, 90’lı senelerde Ada futbolunun asansör takımlarından biriydi. Ama makus talihleri 2008 senesinin yazında “Abu Dhabi United Group” adlı şirket tarafından satın alınmalarıyla değişti. 2016 senesinde Forbes dergisi tarafından 1,92 milyar Sterlin değeriyle dünyanın en zengin 6. kulübü olarak gösterildi ve tarihe geçti. 2016-2017 sezonunda 24 kişilik kadronun değeri 446,46 milyon Sterlin, Premier Lig’in en değerli kadrosu. İlk 11’in iki değişmezi 25 yaşındaki ofansif orta saha Kevin De Bruyne ile 28 yaşındaki golcüsü Sergio Aguero’nun değeri 110 milyon Sterlin. Kadroda sadece beş İngiliz futbolcunun yer aldığını, İngiltere Milli Takımı’nın kaptanlığını yapan kaleci Joe Hart’ın kadroda yer bulamadığı için Torino’ya kiralandığını hatırlatalım…

Hafta sonu suların durulmadığı Arsenal karşısında, Emirates Stadın’da oynadıkları lig maçı vesilesiyle hatırlayalım muhtemelen 40 yaşındaki petrol zengini başkanları Khaldoon Al Mubarak’in bile bilmediği, sevdalılarının şimdilerde hatırlamak istemeyecekleri kadar eskide kalmış zamanları…

Kökleri 1880 senesine kadar uzanan, 16 Nisanda 137 yaşını kutlayacak (nice senelere) mavi beyazlılar köklü tarihlerinde sadece 25 sezonda ülkenin en üst liginden uzak kalmışlar. 1983-2001 arasında, 18 sezonda dört kez küme düşerken, o dönemde bir sezon 3. Lig’de mücadele etmişlikleri bile var. 1998-1999 sezonunun sonunda 3. Lig Play-off’u kazanarak 2. Lig’e yükselmişler. Ama bizdeki inanışın aksine küme düşmekle tarihlerinden, köklerinden, sevdalarından hiçbir şey kaybetmez takımlar, malum sevdanın ligi olmaz. (Bu vesileyle uzaklarda, 2. Ligde 20 bin ortalamaya oynayan ve şampiyonluğa koşan başkent Ankara’nın sarı lacivertli koca çınarına da selam çakalım). Mavili takıma dönersek, onların lige tutunmaya çalıştıkları zamanlarda, sevilmeyen kapı komşusu Premier Lig’i domine ediyor, kupalara hegemonya koyuyordu. Mesela sevilmeyen komşu United’ın şampiyon olarak kapattığı 1994-1995 sezonunda 22 takımlı ligi 17. sırada bitirip zar zor tutunmuşlar lige. Ama ertesi sezon şansları yaver gitmemiş, o sezonun sonunda Queens Park Rangers ve Bolton Wanderers’la birlikte küme düşen üç takımdan biriymiş Sir Alex’in tanımıyla gürültücü komşular. 2002-2003 sezonunda Maine Road Stadı’nda Manchester United’ı 3-1 yendiklerinde, 13 senede ilk kez bir Manchester derbisini kazanmışlar…

1980 senesinden yükselişe geçtikleri 2008’e kadar 20 teknik direktörle çalıştıklarını, tarihlerindeki ilk yabancı teknik direktör Sven-Goran Eriksson’ın kulüpte sadece bir sezon görev yaptığını hatırlatalım. 2008 senesindeki değişimden sonra 2011’de kazandıkları Federasyon Kupası 35 senelik kupa hasretine son verirken bir sezon sonra şampiyonluk kupasını kaldırdılar. 2015-2016 sezonunda 55 bin kapasiteli Etihad Stadı’nda oynadıkları 19 lig maçını 1.026.776 taraftar izlerken maç başına 54.041 taraftar ortalaması yakalamışlar…

O güneşli Londra pazarında Guardiola’nın 3. sıradaki takımı, bu sezon ilk dörde girmesi zor görünen, son altı maçından dördünü kaybetmiş Arsenal karşısında. Emirates Stadı’nda rakibine karşı oynadığı son 19 maçta sadece bir yenilgi almış ev sahibi, 12 galibiyeti var. Ama Wenger’in takımının hal ve gidişi iyi değil, Nisan 1995’ten beri ligdeki en kötü zamanları, üstelik taraftar karamsar. Arsenal taraftarlar derneğinin yaptığı geniş katılımlı ankette taraftarlarının yüzde 78’i Wenger’in bırakması gerektiğini düşünüyormuş. Rakip Manchester City ise ligde oynadığı son yedi maçı kaybetmemiş, Guardiola’nın ilk sezonundaki en iyi dönemi.

Misafir takım 4-1-4-1 dizilişinde başlıyor maça. 10 numaralı golcüleri Aguero bu sezon sahada kaldığı 1.692 dakikada 13 gol kaydetmiş, gol krallığında 9. sırada. Yeri gelmişken 31 yaşındaki kaptanları David Silva’yı da unutmayalım. Takım arkadaşı Toure, ‘He is a ballerina with a lion’s heart’ (arslan yürekli balerin) olarak tanımlamış 111 maçta İspanya Milli Takımı forması giymiş oyun kurucuyu. Daha kaç sezon izleme fırsatı buluruz bilinmez ama izlemiş olanlar kendilerini şanslı saymalı...
Henüz 5. dakikada Sane ile golü buluyor City, De Bruyne’in ara pasında Arsenal savunmasında Mustafi ve Bellerin adam paylaşımında hatalı. Son maçlarda kaybedilen puanlardan sonra takımda özgüven eksikliği bariz, Mesut Özil’in yenilen golden sonraki vücut dili takımın fotoğrafı. Arsenal topa sahip ama kaybettikleri toplarda City çabuk çıkıyor, Guardiola’nın takımında Bruyne, Sane ve Navas geniş alanları iyi kullanıyor. Arsenal’de orta sahada liderinin olmayışı, rakiple koşan oyuncu sayısının azlığı sezonun özeti. Ama maçı bırakmıyorlar ve 41’de Walcott ile beraberliği yakalıyorlar. Ama uzun sürmüyor sevinçleri, 42’de Arsenal savunmasının izlediği topu köşeye bırakan Aguero, City’i yeniden öne geçiriyor. Kanatları iyi savunamıyor ev sahibi, haliyle çok pozisyon veriyor. İlk 7 takım içinde Liverpool’dan sonra en cömert savunma onlarınki.
İkinci yarıda City’de Sterling’in yerine Toure sahada. Muhtemel onun da takımda son sezonu, oynadığı maçlarda City daha yavaş ama güvenli. 55’te kornerden golü buluyor Arsenal, Mustafi’nin kafa vuruşunu sadece izliyor City savunması. Topla etkili ama top rakipteyken oyundan düşüyor misafir takım, baskı yedikleri anlarda kolay çözülüyorlar. Savunmadan çıkarken kaptırdıkları toplar en önemli zaafları. Sessizliğiyle adeta bir kütüphaneyi andıran Emirates Stadı’nda, 60.000 taraftarın şahitliğinde City’nin yüzde 55 topa sahip olduğu ama puanların paylaşıldığı maçtan sonra Guardiola iki kez öne geçmelerine rağmen üç puan alamadıkları için sonuçtan memnun olmadığını dile getiriyor. Velhasıl, Chelsea’nin kaybettiği haftada Manchester City arayı kapatamıyor…