Futbolsevere kapılarını ilk kez takvim yaprakları 28 Nisan 1977’yi gösterirken açmış Chelsea’nin 41.631 kapasiteli tarihi Stamford Bridge Stadı. 2017-18 sezonunda Premier Lig’in en büyük 8. stadı olmasına rağmen kapasiteyi artırmak niyetinde kulüp yönetimi, malum Londra’nın diğer iki devi Arsenal ve Tottenham’ın mabetleri 60 binlik, alemde geri kalmak olmaz! 2023-24 sezonunda 63 bin kişilik stadında oynamayı planlıyor Batı Londra’nın zenginler kulübü, tabii o zamana kadar Abramovich hâlâ başkanlık koltuğunda olur mu bilinmez, kim öle kim kala!

İnanması güç ama maçların ayakta izlendiği siyah beyaz zamanlarda, 12 Ekim 1935’te Arsenal ile oynadıkları maçı 82.905 taraftar izlemiş, değişen zamanların hikâyesi. 70’li senelerde Steve McQueen ve o zamanların güzel aktrisi Raquel Welch de mabedin müdavimleri arasındaymış. Ada futbolundaki holiganizm illetinin o güzel oyunu pencesine aldığı 80’lerde, o zamanların sevimsiz başkanı Ken Bates taraftarların sahaya girmesini engellemek için sahayla tribünlerin arasını elektrikli tellerle çevirmiş, ancak federasyonun itirazı sonucu hiç kullanılmadan kaldırılmış teller. Sonraları bu fikrin ilham kaynağının eskilerde sahip olduğu sığır çiftliklerinden geldiğini dile getirmiş dâhi (!) başkan. Eh, taraftara bakış açısı bu olunca zaman içinde pek sevilmemiş olmasına da şaşırmamak gerek. Stattaki bir tribünün adı 1996 senesinin Ekim ayında, yine bir helikopter kazasında hayatını kaybetmiş kulüp yöneticilerinden Matthew Harding’in adını taşıyor. Bu vesileyle geç kalmış olsak da ölümünün 22. senesinde yâd edelim Chelsea sevdalısını…


Kasım ayının ilk pazar günü Stamford Bridge’de Chelsea’nin konuğu Crystal Palace. Son sezonlarda bu statta Chelsea’ye üstünlüğü var misafir takımın, son üç maçın ikisini kazandılar. Ancak 2017 senesinden beri Palace’ın başında olan Roy Hodgson’a yaramıyor Chelsea’nin mabedi, 1998 senesinin Nisan ayında bu statta kazandıktan sonra farklı takımların başında çıktığı son dört maçı kaybetti. Bu sezon ligde son beş maçta galibiyeti yok “üney Londra’nın “Kartalları”nın, üç yenilgi ve iki beraberlik bir sezon daha ligde tutunmaya oynayacaklarının habercisi…

Ligde yenilgisi olmayan Chelsea 4-3-3 dizilişinde başlıyor maça, hücumda Willian, Pedro, Morata. Sakatlığı nedeniyle yedek kulübesinde Hazard, Chelsea’nin tutulması güç Belçikalısı. İlk bölümde iki takım da sol kanadını kullanarak gol arıyor rakip kalede, Palace’ın 11 numarası Zaha dikkat edilmesi gereken isim. Pozisyonsuz geçen on dakikadan sonra rakip savunmanın dengesini bozma adına kanat değiştiriyor Willian ve Pedro, 22’de Zaha’nın kestiği topu müsait pozisyonda dışarıya vuruyor Meyer. İki takımın da çok top kaybı yaptığı, isabetsiz ortalarla geçen dakikalardan sonra 32. dakikada Morata ile öne geçiyor Chelsea, asist Pedro’dan. Gol özgüvenini artıyor takımın, savunmadan rahat çıkıp Pedro ve Willian ile kanatları zorluyorlar. Savunmanın ortasında Luiz deneyimli bir orkestra şefi gibi yönetiyor takımını, Chelsea topa yüzde 78 oranında sahip olduğu devreyi önde kapatıyor.

İkinci devrenin başında, 40.099 taraftarın önünde tempoyu ayarlayan takım yine Chelsea. Crystal Palace tek kişilik orkestra misali o dakikaya kadar, umutları hep Zaha. Chelsea’nin ikinci golü beklenirken 54’te savunma arkasına sarkan Townsend beraberliğe taşıyor takımını. Gol direncini artırıyor beyazlıların, daha çok adamla çıkıyorlar hücuma. 63’te Hazard’ı ve Kovacic’i oyuna alıyor Sarri, oyundan çıkan Willian ve Barkley. 64’te Hazard’ın kullandığı duran topu köşeden ağlara bırakıyor Morata, Chelsea yeniden önde. 71’de fark ikiye çıkıyor, soldan ortalayan Alonso, tek vuruşta golü bulan Pedro. Kalesinde gördüğü iki golle oyundan düşüyor Hodgson’un öğrencileri. Morata’nın son dakikada kaçırdığı mutlak gol ve hakemin bitiş düdüğüyle Chelsea kazanıp ligde ikinciliğe yükseliyor, maçın adamı iki gol atan Morata. Rakiplerini gole boğan Manchester City’i yakalarlar mı zaman gösterir ama Batı Londra’da namağlup zamanlar devam ediyor…