Düşünmeye, yazmaya, yaşamaya cesaret edebilen yazar Tezer Özlü’nün en az kendi kadar cesur biyografisi Selda Terek Bilecen’in kurgusal anlatımı ile Destek Yayınları’ndan çıktı

Prensesler hep  pamuklarda mı uyur?

ASUDE YAĞMUR

Selda Terek Bilecen çeşitli sektörlerde süren beyaz yakalı hayatından sonra 2009’dan beri hemen her yıl bir realist kurguda romanlar yayınlayan bir yazar. Beşinci romanı Lirik Prenses Tezer’i ise ünlü yazar Tezer Özlü’nün hayatından kurgulayarak yazmış.

Tezer Özlü’nün hayatının bir biyografi şeklinde ilerlediği romanda buna paralel olarak bir de kurgu karakter olan edebiyat öğrencisi genç Tezer’in hayatına tanıklık ediyoruz.

Tezer Özlü’yü tek bir sıfat ile tanımlamak gerekirse o muhakkak ki ‘cesur’ olur. Cesur Özlü yalnızca 42 yıl süren kısa hayatını otoritenin olmaz dediklerini olur etmeye adamış. “Genç kızlar yalnız gezmez!”. Tezer gezer. “Kadınların cinsel hayatları eşleriyle sınırlıdır.” Tezer’inki değil.

Önce evdeki otoriteyi, sonra da toplumdakini yenmek, buna başkaldırmak arzusu Tezer Özlü’nün hayatını şekillendirmiş ve tahmin edeceğiniz üzere Özlü’ye bu kurallara başka kaldırma arzusu bir çok bedel ödetmiş. Yalnızca günlük hayatında değil, edebiyatında da Özlü okuyanı hep şaşırtan, düşündüren bir üslup benimsemiş.

Özlü’nün cesaretini kitaptan bir örnekle açıklayalım. “Elbette gazete okuyacağım ve eğer bu beni daha da hasta edecekse daha da hasta olacağım ama asla gerçeklere gözümü yummayacağım.”

Sadece son zamanlarda terör olayı olmadan bir ay bile geçiremediğimizi düşünürsek, hangimiz buna cesaret edebilir?
Kitabın kurgu karakteri Tezer ise şaşırtıcı bir biçimde Özlü’nün yaşadıklarına benzer şeyler yaşasa dahi, aslında kişiliği birçok açıdan Özlü’nün tam tersi. Kitabın kurgusunda bunu fark ettiğiniz o sürprizli an ise leziz bir edebiyat ziyafeti. Yine de iki Tezer arasındaki en büyük ortak özellik onların hayatları boyunca savaşmak zorunda oldukları ve genç yaşta tanıştıkları manik depresif hastalıkları, elektroşokları, psikiyatri klinikleri ve bitmek bilmeyen içsel çelişkileri.

Hangi Tezer daha gerçek?
Tezer Özlü kendisini feminist olarak tanımlamasa da başkaldıran, düşünen her kadın gibi o da bugün feminist bir kadının yapmaktan geri kalmayacağı eylemlerle gösteriyor aslında öyle olduğunu. Sadece erkeklerin kullanmaya cesaret edeceği bir dil kullanıyor, birlikte olduğu erkekleri “becerdiklerim” olarak anlatıyor. Tek başına bu örnek bile onun zamanının çok ötesinde bir kadın olduğunu göstermez mi bizlere? Yine de o sevmeye doyamayan ama bunu kendine dahi itiraf edemeyen, “sevişmek sevgidir, sevgi de sevişmek” diye düşünen naif ruha sahip bir kadın.

Yazar Bilecen ise kendi yarattığı Tezer karakteri üzerinden tüm kadınları rahatsız eden erkek egemen toplumun ikiyüzlülüğüne, her küfrünü kadın bedeni üzerinden etmeden duramayan eril dile sağlam eleştiriler getirerek büyük bir takdiri hak etmiş.
Merakınızı sürekli uyanık tutan, iki Tezer’in hayatının iç içe geçtiği zeki kurgusu ile zamanın nasıl geçeceğini fark etmeyeceğiniz 300 sayfa vaat ediyor Lirik Prenses Tezer sizlere.

Tezer Özlü hayranı iseniz bu kitabı zaten çok seveceksiniz, henüz hiç Özlü kitabı okumadıysanız da Tezer Özlü’yü… Tavsiyemiz bu durumda Lirik Prenses Tezer’i okurken gerçek Özlü’nün hayatını araştırmamanız ve kitaptaki kurgunun tadını çıkarmanız. Bu roman bittikten sonra Tezer Özlü’yü araştırma hissinizi zaten bastıramayacaksınız.