Koronavirüs verilerine ilişkin yaptığı araştırmayı paylaşan Sağlık ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Onur Başer, Covid-19 kaynaklı ölüm sayısının en az 190 bin 501 olduğunu söyledi. Başer, söz konusu sayının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayının iki katından çok daha fazla olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Başer'in Covid-19 araştırmasında dikkat çeken veriler: Veriler Bakanlık açıklamasının 2 katından fazla

Sağlık ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Onur Başer, yaptığı istatistiki araştırmaya göre, 17 Mart 2020 ile 31 Ocak 2022 tarihleri arasında Türkiye'deki koronavirüs kaynaklı ölüm sayısının en az 190 bin 501 olduğunu söyledi. Başer, Covid-19 ile savaşmanın en iyi yolunun bölgesel politikalar uygulamaktan geçtiğini belirtti.

Prof. Dr. Başer, fazla ölüm verilerini karşılaştırdığı araştırmasında, Türkiye’deki belediyelerden alınan verileri, yaş, cinsiyet, nüfus, sağlık personeli açısından benzer illerle eşleştirdi. Buna göre; Türkiye’de Covid-19 salgını sürecinde, 17 Mart 2020 ile 31 Ocak 2022 tarihleri arasında fazla ölümlerin sayısı 285 bin 755’e ulaştı. Akademik yayınlar doğrultusunda, fazla ölümlerin 3’te ikisi koronavirüs hastası, 3’te biri ise koronavirüs sebebiyle hastaneye gidememiş ve tedavisini erteleyen hastalardan oluştuğu kabul ediliyor.

BAKANLIK AYNI DÖNEMDE 87 BİN 831 ÖLÜM AÇIKLADI

Bu hesaplama doğrultusunda, Türkiye’deki Covid-19 kaynaklı ölümlerinin toplam sayısının en az 190 bin 501 olduğu öngörülüyor. Sağlık Bakanlığı tarafından aynı dönemde açıklanan toplam ölüm sayısı ise 87 bin 831 oldu.

Başer'in konuya ilişkin değerlendirmesi şöyle:

Türkiye’de Covid-19 görüldüğü günden itibaren yayılma hızı konusunda bazı çalışmalarımız olmuştu. Daha önce Amerika'da yapılan sıkışıklık endeksinin Covid yayılma hızıyla çok alakalı olduğunu düşünüyorduk. Covid insandan insana bulaşan bir hastalık olduğu için, sıkışık şehirlerimizde bu Covid’in yayılma hızının çok fazla olacağı öngörülüyordu. Nitekim Amerika'da New York'ta yayılma hızı, Los Angeles'taki yayılma hızından çok daha fazla oldu. Türkiye'de daha önce sıkışıklık endeksi dediğimiz bir endeks çıkarılmamıştı. Sıkışıklık endeksi, bir insanın bir kilometre kare çevresinde kaç kişiyle yaşadığını gösteren bir endeks. Diğer nüfus yoğunluğundan farklı, çünkü nüfus yoğunluğu aynı olan iki şehrimizi düşündüğümüzde, eğer bir tanesinde nüfus belli mahallelere toplanmışsa o şehrin sıkışıklık endeksi çok daha fazla oluyor.

prof-dr-baser-in-covid-19-arastirmasinda-dikkat-ceken-veriler-rakamlar-bakanlik-aciklamasinin-2-katindan-fazla-978885-1.

‘POLİTİKALAR GELİŞTİRİLECEKSE SIKIŞIK ŞEHİRLERDEN BAŞLAMALI’

Türkiye'ye bu endeksi çıkardığımız zaman, şöyle göstereyim, beklendiği gibi İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli ve Bursa en baştaki 5 şehrimizdir. Nüfus sıralaması açısından ve saf yoğunluk olarak kilometrekareye düşen kişi başı olarak baktığımızda İstanbul zaten birinci çıkıyordu. O nedenle sürpriz bir sonuç çıkmadı. Ama örneğin İzmir nüfus sıralamasında ve saf yoğunluk açısından üçüncü olmasına rağmen sıkışıklık endeksinde ikinci sırada gözüküyor, Ankara'nın önünde. Bu şu demek, örneğin Ankara'da bir kilometre kare çevresinde bir insan 2 bin 475 kişiyle yaşıyor. İstanbul'da bu sayı 16 bin, doğal olarak Covid’in yayılmasının İstanbul'da Ankara'ya göre çok daha fazla olduğunu ön görüyoruz. Bizim yaptığımız araştırmalar da bu sıkışıklık yüzde 10 arttığı zaman yayılma hızının yüzde 6,4 oranında artacağı şeklinde. Türkiye'nin en seyrek illeri de işte Ardahan, Bayburt, Tunceli olarak gözüküyor. Şimdi bu sıkışıklık endeksi şunun için çok önemli, eğer politikalar geliştirilecekse sıkışık şehirlerden başlamak daha iyi sonuçlar verir. Örneğin testlerimizin geliştirilmesi, test yapılacak insanlar için test merkezlerinin kurulması, işte sağlığa ulaşım, sağlık kalitesindeki artırma şeklindeki politikalara sıkışık bölgelerden başlanmasının da Covid’le savaş konusunda büyük bir güç olacağını düşünüyoruz.

‘BÖLGESEL POLİTİKALAR ÜRETİLEBİLİRDİ’

İlçe bazında baktığımızda, örneğin İstanbul'da da en sıkışık ilçeler Esenler, Zeytinburnu, Bahçelievler. Esenler'de bir kişi, bir kilometre kare etrafında 63 bin kişiyle yaşıyor. Bu sayı, örneğin New York'ta 12 bin civarında. O nedenle biz bazı bölgelerimizde çok daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü orada yayılma hızı çok daha fazla. Aynı şeyi İzmir için yaptığımızda; Karabağlar, Konak, Aliağa, Karşıyaka ve Buca şeklinde görüyoruz. Ankara'da da Keçiören Mamak, Sincan, Yenimahalle ve Etimesgut bilhassa yayılma konusunda en tehlikeli bölgeler olarak ortaya çıkıyor. Ankara'nın en seyrek bölgeleri de Ayaş, Bala, Güdül, Haymana ve Evren olarak gözüküyor. Bu ilk aşamada yapılan çalışmanın amacı, hangi bölgelere yoğunlaşmamız gerektiğini görmekti. Bu hastalığın en fazla hangi bölgelerde yoğunlaşacağını tespit etmek ve test merkezlerinin oralarda kurulması için adımların atılması yönündeydi.

Fakat böyle bir çalışma yapılmadı. İstanbul'a uygulanan kısıtlama, aynı şekilde Tunceli'ye de uygulandı. Keçiören'deki kısıtlama aynı şekilde Evren’e de uygulandı. Oysa bölgesel politikalar üretilebilirdi.

Çalışmamızın ikinci kısmı da vefat sayıları üzerineydi. Pandemi döneminde herkese test yapılmadığı için doğal olarak herkesin Covid-19 olup olmadığını test yapıldıysa biliyorduk. Bu dönemlerde en iyi ölçüm aracı fazla ölümlerdir. Eğer bir şehrin, bir bölgenin veya ülkenin ortalama ölümlerine baktığınızda, Covid-19 dönemi ve bunun Covid-19 öncesi ortalamalarla karşılaştırdığınızda, o bölgede eğer herhangi bir afet olmamışsa, deprem gibi, sel gibi, bu tip fazla ölümlerin Covid-19 ile eşleştirilmesi anlamlıdır.

Birçok ülkede bu yapıldı. Örneğin Amerika'da, Avrupa'da fazla ölümler ölçülerek Covid-19 ölümlerinin aslında açıklananın çok daha üstünde olduğu ortaya çıktı. Biz de bu çalışmayı Türkiye için yaptık. Türkiye'deki veriler belediyelerden alındı. Yaklaşık 6-7 tane belediyenin verisine ulaşabiliyoruz. Daha sonra bu belediyeden aldığımız verilerin oranlarını, şehirlerin benzerliklerine göre diğer illere dağıttık, böylece Türkiye genelinde bir sayı elde ettik. Türkiye genelinde Covid zamanında yaklaşık 285 bin 755 fazla ölüm olduğunu görüyoruz. Akademik yayınlar bunun 2/3’ünün direkt Covid’le, 1/3’ünün de Covid yüzünden tedavisini erteleyen diğer hastaların ölümü olduğunu açıklıyor. Biz de bu sayının 2/3’ünü aldığımız zaman yaklaşık Türkiye'de şu ana kadar 190 bin 501 vefat olduğunu görüyoruz.

Tabii bu açıklanan sayı Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayının iki katından çok daha fazla. Bunun herkese test yapılmamasıyla alakası olduğunu biliyoruz. Baştan beri il sağlık müdürlüğüyle, Sağlık Bakanlığı ve hastaneler arasında kodlama problemleri yaşandığını, eskiden bunun çok daha yüksek olduğunu, açıklanan ölümlerle, gerçek ölümler arasındaki farkın 4-5 katlarda olduğunu en başlarda biliyoruz. Şimdi bu 2 kata inmiş durumda. O nedenle biz aslında azalan ölümlerimizi de göremiyoruz. Türkiye'de vefat sayısı günlük 200-250 arasında açıklanıyor. Bu aslında en başlarda 800 civarlarındaydı. Fakat o zamanlar 5’te 1’i, 4’te 1’i açıklandığı için biz o sayıları göremedik.

'TÜRKİYE'DE UYGULANAN SADECE BİR TEK AŞININ DİĞER ÜLKELERDE KANITLANMIŞ VERİSİ VAR'

Aslında tüm dünyada eğer aşı olunmuşsa, bilimsel deneylerle kanıtlanmış aşıları olursanız hafif atlatılıyor. Bu nedenle vaka sayıları arttığı halde ölüm oranlarında düşüş var. Türkiye şu anda gösterilen haritalarda biz bunu göremiyoruz. Çünkü Türkiye'deki gösterilen aşı haritaları sadece bilimsel olarak kanıtlanmış aşıları değil, Türkiye'deki olan aşıları da gösteriyor. Oysa Türkiye'de uygulanan sadece bir tek aşının diğer ülkelerde kanıtlanmış verisi var. Diğer aşılar için henüz böyle veriler yok. O nedenle biz etkinlik derecelerini bilemiyoruz. Eğer harita yeniden bu uluslararası anlamda kanıtlanmış aşıyla yapılırsa biz ölüm oranlarıyla aşılarımız arasında oranlar arasında çok daha anlaşılır bir bağlantı görebileceğiz. Yoksa İstanbul'un yüzde 72’si aşılı gözüküyor. Ama Omicron çıktığından beri, yani 1 Ocak 2022’den beri her gün İstanbul'da da 72 fazla ölüm var ortalama. En son 31 Ocak 2022’de bakt��ğımızda 118 fazla ölüm vardı. Bu kadar aşılanmış bir şehirde bu ölüm oranları çok yüksek gözüküyor. Çünkü o aşılama oranının içinde bilimsel verilerle kanıtlanmamış aşılar da mevcut.

Bölgesel farklılıklar ölüm oranlarında göze çarpıyor. Örneğin Sakarya'yla İstanbul arasındaki vefat oranlarında 3 kat fark var. Sakarya'daki vefat oranı İstanbul’dakinden 3 kat daha fazla, bunun bir açıklaması Sakarya’daki yaşlı nüfusunun fazla olması gösterilebilir. Ama Sakarya'yı Malatya'yla karşılaştırdığımızda 60 yaş üstü nüfusun yüzde 14,5 civarı eşit olduğunu görüyoruz, aşılama oranının eşit olduğunu görüyoruz. Ama Sakarya'da ölümler Malatya'dakinin neredeyse 2 katı oransal olarak ve bu tip bölgesel farklılıkların nedenleri araştırılıp ona göre politikalar üretilirse biz ölüm oranlarını azaltacağımızı düşünüyoruz.”

ANKA