İzmir'de meydana gelen depreme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Görür, "Eğer fayın uzunluğu 60-70 kilometre ise, 30-40 kilometre batı ucunda kırılırsa, kuzey doğu ucu kırılmamışsa İzmir'e doğru bir başka deprem de gelebilir. Ama bu hemen mi gelebilir, yakında mı gelebilir bunu söyleyemeyiz" dedi.

Prof. Dr. Görür'den İzmir'deki depreme ilişkin açıklama

Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İzmir'de meydana gelen AFAD'ın ölçümüne göre 6.6 büyüklüğündeki depreme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Habertürk TV'ye konuşan Görür, "Sürekli anlattığımız stres transferi var. Fay kırıldığı zaman kırılmayan kesimine stres transfer edilir. Bir sonraki depremin hedefi haline gelir. Bunu da insanları korkutmak için demiyorum, uyarı olarak söylüyorum. Şu anda nereden kırıldığını bilmiyoruz. Muhtemelen güneybatıdan kırıldı diye düşünüyorum. Bunun araştırılması gerekir" diye konuştu.

"Şu anda olan olay benim sizin televizyonunuz aracılığıyla 1 haftadır söylediğimiz olayın tekrarı diyen Görür, "İzmir'le ilgili uyarılar yapıldı. İzmir'de deprem bekleniyordu. Twitter'da yazdıklarımda, oralarda 6'lar boyutunda deprem beklenebilir demiştim. Depremler ne zaman olur bir tarafa bırakırsak İzmir'in bir neotektonik yapısı var. En batıdan başlar; Çeşme, Gülbahçe, Seferihisar ve Tuzla'da faylar var. İzmir Yarımadası böyle bölünmüştür. Bu deprem de büyük ölçüde, tahmin ediyorum, Tuzla fayının deniz içerisindeki fayında meydana gelmiştir. Kuşadası Körfezi'nin içinde, onun devamında meydana geldiğini düşünüyorum, aldığım lokasyon bilgilerine göre. Gerçi Seferihisar fayının da üzerinde olabilir ama daha çok Kuşadası üzerinde gözüküyor" ifadelerini kullandı.

"ZARARIN BOYUTLARINI ÖNCEDEN BELİRLEYEBİLİRSİNİZ"

Görür, şöyle devam etti: "Bu fayları yerel yöneticilerimiz de, hükümetimiz de biliyor. Bu fayların canlı, aktif olduğunu biliyoruz. Bunlar deprem üretir. Zamanı unutun, bunlar deprem üretirse bu hasarları, üzücü olayları görürüz. Yapılacak şey bu fayları yerinden kaldıramazsınız ama etki alanını inceleyip, bunların verebileceğini zararın boyutlarını önceden belirleyebilirsin. Ne kadar can, mal kaybının, ekonomik kaybın olabileceğini söyleyebilirsin. Zararı azaltıcı önemleri alırsın. Biz bu fayların etki alanlarını biliyoruz, üretecekleri depremin büyüklüğünü biliyoruz. Nereleri, nasıl etkileyeceklerini de biliyoruz. O halde yapılacak şey, verebileceği zararın azaltılması için deprem gelmeden önce gerekeni yapmak ve çalışmak. Gereken nedir? Kentsel dönüşüm dediniz, çok doğru. Kentsel dönüşüm o bölgelerdeki altyapı, yapı stoğunu, çevreyi güvenli hale getirebiliriz."

prof-dr-gorur-den-izmir-deki-depreme-iliskin-aciklama-799149-1.

"ARAŞTIRILMASI GEREKİR"

"Şu anda eğer bu deprem, yanılmıyorsam Tuzla fayı üzerindeyse ne kadar kırıldığını bilmiyoruz" diyen Görür, açıklamasına şöyle devam etti: "Tahmin ediyorum ki, 25-30 kilometre kırılmış olsun, daha fazla olabilir. Bu fayın uzunluğu İzmir'e doğru gidiyor. Dolayısıyla bu fay güneybatı ucundan kırılmış, öyle anlaşılıyor. Eğer fayın uzunluğu 60-70 kilometre ise, 30-40 kilometre batı ucunda kırılırsa, kuzey doğu ucu kırılmamışsa İzmir'e doğru bir başka deprem de gelebilir. Ama bu hemen mi gelebilir, yakında mı gelebilir bunu söyleyemeyiz. Sürekli anlattığımız stres transferi var. Fay kırıldığı zaman kırılmayan kesimine stres transfer edilir. Bir sonraki depremin hedefi haline gelir. Bunu da insanları korkutmak için demiyorum, uyarı olarak söylüyorum. Şu anda nereden kırıldığını bilmiyoruz. Muhtemelen güneybatıdan kırıldı diye düşünüyorum. Bunun araştırılması gerekir."

"BU FAYLARIN DEVAMI OLABİLİR"

Bazı belirsizliklerin olduğu belirten Görür, "Mevcut karadaki faylara bakarak kuzeydoğu, güneybatı uzanımlı faylar var. Bu fayların devamı gibi olabilir. Bir de bu bölgede doğu, batı yönlü faylar da var. Büyük Menderes grabenin fayı doğu-batıdır, Gediz de öyle. Bunlar da büyük ölçüde İzmir'i etkiler. Doğu-batı uzanımlı bir fay da olabilir. Deprem bu fayın üzerinde meydana gelmiş olabilir. Dolayısıyla Tuzla fayı ile ilişkili olmayabilir. Doğu-batı deniz içinde olan fay Tuzla fayını belli ölçüde etkileyebilir, bu da bir anlamda stres biriktirmiş olabilir. Deniz içerisindeki depremin konumuna bakarak acaba buradaki Seferihisar veya Tuzla faylarının devamı olabilir mi? Kuşadası körfezinin içerisinde doğu-batı yönlü bir deprem olabilir. O zaman bu faylar birbirleriyle etkileşebilirler" diye konuştu.

"İZMİR BİRDEN FAZLA DEPREM FAYI İÇERİYOR"

İzmir'in depreme hazırlanması noktasında özenli olunması gerektiğini vurgulayan Görür, "Bu peş peşe deprem gelebilir anlamında demiyorum ama 6.9 büyüklüğünde bir deprem olduysa, orada açığa çıkan enerji o fayla ilişkili, onunla komşu, geometrik ilişkili fayları da tetikleyebilir. Bunun anlamı kısa, orta veya uzun vadede başka depremleri de oluşturur. İzmir birden fazla deprem kaynağı fayı içerin bir kentimiz. Eğer bu deprem Sisam fayı üzerinde olduysa o fayın İzmir Yarımadasını kesen faylarla ilişkisi var" dedi.

"TESTİ KIRILMADAN ÖNCE ÖNLEM ALMAK LAZIM"

"İzmir'de iki üniversitemiz var. Burada yer bilimci arkadaşlarımız var. Bu bölgede, faylar üzerinde ciddi araştırmaları var. Aynı şekilde MTA'nın araştırmaları var" diyen Görür, şunları söyledi:

"Bizde araştırmalara kaynak sağlanamadığı için, teşvik edilmediği için üniversitelerimizde bu fayların tekerrür periyodunu, yineleme periyodunu bilmemiz lazım. Aslında yapılmayacak şey değil. Deniz araştırmaları yapmak lazım. Belli ölçüde yapıldı ama böyle devletin desteği ile sistematik, yerel yönetimlerle teşvik edici devlet politikası haline gelen deprem araştırmaları maalesef yeterli olmuyor.

Şimdi AFAD var, çok güzel işler yapıyorlar. Deprem olduktan sonra süreci yönetiyorlar. Testi kırılmadan önce AFAD'ın, üniversitelerin devlet eliyle teşvik edilerek özellikle destek verilerek bizim şu deprem kuşaklarında tekerrür periyotlarını yapıp bütün bunları aydınlatmamız lazım."