Ülkede yaklaşık 22 milyon kişi halen tek doz aşı bile olmuş değil. Aşı Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz, sırası geldiği halde aşı olmayan kişilere belirli kısıtlamaların getirilmesi gerektiğini söyledi

Prof. Dr. Gürüz: Aşı olmayanlara kısıtlama gelmeli

Berkay SAĞOL

Türkiye’de günlük Covid-19 vaka sayısı yeniden 20 binlerin üzerine çıktı. En çok vaka artışı, aşılama oranlarının düşük olduğu illerde görüldü. Buna karşın 21,9 milyon kişi halen ilk doz aşısını bile olmadı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki gün yaptığı açıklamada, aktif vakaların yaklaşık yüzde 87’sinin aşısı tamamlanmamış kişilerden oluştuğunu, aktif vakaların içinde tam aşılı olup hastalığa yakalananların oranının yüzde 5’ten az olduğunu kaydetti.

Bu durum, ‘Aşı zorunlu olmalı mı, aşı olmayanlara kısıtlama uygulanmalı mı?’ tartışmalarını beraberinde getiriyor. Aralarında Bilim Kurulu üyelerinin de olduğu çok sayıda uzman, aşının bazı meslek grupları için zorunlu olması ve aşı olmayanların sosyal etkinliklere katılımının kısıtlanması gerektiğini beliriyor.

prof-dr-guruz-asi-olmayanlara-kisitlama-gelmeli-904235-1.
Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Parazitoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Aşı Bilimi Derneği Başkanı Prof. Dr. Adnan Yüksel Gürüz de aynı görüşte. Aşı reddinin “bireysel özgürlük değil, toplumsal bir sorumsuzluk” olduğunu söyleyen Gürüz, “Aşıyı reddetmek kabul edilemez” diyor.

HER İKİ AŞI DA KORUYUCU

Türkiye’de kullanılan iki aşının da koruyucu olduğunu belirten Prof. Dr. Gürüz, “Varyantların ardından aşıların koruma oranları biraz düştü ama yine de her iki aşı da doğru tercih edilmiş aşılardır” diye konuştu.

Aşı reddinden dolayı birçok ülkede çeşitli zorunlulukların gündeme geldiğine dikkat çeken Gürüz, “Örneğin dünya çapında bir banka, Hong Kong’daki şubesi için çalışanlarının 30 Haziran’a kadar 1 doz aşı olmasını mecburi tuttu. İnsanların kendi vücutları özgür iradeleri; ancak bu salgın bir kanser değil. Kanser tedavisi için belki aşı olunmayabilir; ama Covid-19 salgını için öyle değil. Aşı reddi bireysel bir özgürlük değil, toplumsal bir sorumsuzluktur ve aşıyı reddetmek kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

BAKANIN YERİNDE OLSAM...

Herkesin mutlaka iki doz aşısı olması gerektiğini vurgulayan Gürüz, aşı olmayan kişilerin, başka insanların da hayatını riske attığının altını çizdi. Bu nedenle sırası geldiği halde aşı olmayan kişilere çeşitli yaptırımların uygulanması gerektiğini belirten Gürüz, “Aşı olmayan kişilere çeşitli kısıtlamalar getirilmesinden yanayım. Örneğin toplu taşımada HES kodu yeterli değil. HES kodunda en az iki doz aşı olduğu gösterilmeyen kişilerin araçlara binmesi engellenmeli. Aşı olmayanların sorumsuzluğunu bu toplumda kimse taşımak zorunda değil. 430’dan fazla sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Dünya genelinde milyonlarca insan hayatını kaybetti. Hâlâ ‘Ben Covid-19 salgınına inanmıyorum’ diyecek kadar sorumsuz, bilinçsiz insanlar var” dedi.

Son dönemde yoğun bakıma yatan veya hayatını kaybeden kişilerin çoğunun aşısız olduğuna işaret eden Prof. Dr. Gürüz, şöyle devam etti:

“Hiç kimsenin aşıdan korkmaması lazım. Aşı olmayan birinin hastalığa yakalanması durumunda günlerce, aylarca entübe olarak yoğun bakımda kalma durumu var. Bu nedenle aşı olmama bilinçsizliği kabul edilebilir değil. Sağlık Bakanı’nın yerinde olsam; Covid-19 aşı programına giren ve aşılanmayı reddeden kişilerin Covid-19 tedavisinin masraflarını SGK’ye ödetmem. Bunun dışında sinema, tiyatro ve restoranlara gitmemeleri gibi ek kısıtlamalara tabi tutarım. Bir hekim olarak devletin bu konuda alacağı her sert tedbiri sonuna kadar destekliyorum.”

İLK YERLİ AŞI EYLÜL ORTASINDA KULLANIMA GİRECEK

Türkiye’deki aşı çalışmalarıyla ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Gürüz, şunları söyledi: “Türkiye’de 12 farklı aşı çalışması var. Ege Üniversitesi’nde de aşı uygulama geliştirme ve araştırma merkezimiz var. Kayseri’deki aşı çalışması hepimizin bir adım önünde. Faz-3 çalışmaları gerçekleşiyor. Tahminimize göre ilk yerli aşımız eylül ayının ortalarında kullanıma geçecek.”

Kendilerinin ise Ege Üniversitesi’nde DNA bazlı bir aşı üzerinde çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Gürüz, “Dünyada 16 araştırma grubu DNA bazlı aşı üzerinde çalışıyor ve bunlardan herhangi biri Faz-3 çalışmasını henüz tamamlamış değil. DNA bazlı aşılar biraz daha dikkat ve uzun çalışma gerektiren ancak çok etkili olan ve yan etkisi olmayacağını düşündüğümüz aşılar. Biz şu anda 8 bin dozluk uygulanabilir aşıyı hazırlamış durumdayız. Önümüzdeki günlerde Faz-1 çalışmaları başlayacak. Yaptığımız planlamaya göre gelecek yıl bahar aylarında aşıyla ilgili çalışmalarımızı tamamlamış olacağız” diye konuştu.

HER 10 HASTAMIZDAN 9’U AŞISIZ

İstanbul Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Recep Demirhan, “Bizim hedefimiz nüfusumuzun yüzde 75’ini aşılamak. Delta virüsü çok çabuk bulaşıyor. Tek çaresi ve önlemi, insanların aşılı olması. Aşılı olanlarda çok ciddi bir koronavirüs enfeksiyonu görmüyoruz. Çok enfeksiyon gördüğümüz kişilerin yüzde 90-95'i aşı olmayan kimseler. Şu anda aşı olmayanlar hastaneye yatıyor, yoğun bakımlara aldığımız hastalar da aşısız. 10 hastadan 9’u aşılanmamış. Biz bu aşılamayı tamamlayamazsak belki tekrardan kısıtlamalar gündeme gelecek” dedi.