Google Play Store
App Store

İstanbul Teknik Üniversitesi İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, iklim değişikliğiyle sivrisineklerde de artış olduğunu belirtirken "Batı Nil Virüsü gibi hastalıklar özellikle daha fazla sıkıntılı olmaya başladı. O yüzden ölü kuşlar, onlara temas etmemek, ölü kuşları yiyen kediler ve köpeklerden de insanlara geçen hastalıklar var" diye konuştu.

Prof. Dr. Kadıoğlu: Sivrisineklerde artış var
Fotoğraf: Pixabay

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, Afet Yönetimi Enstitüsü ve İklim Değişikliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, 'İklim Değişikliği Çerçevesinde Su Kaynaklarının Mevcut Durumu ve Geleceği' konulu çalıştaya katıldı.

Üniversitenin Ayazağa yerleşkesinde düzenlenen çalıştayın ardından açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadıoğlu, "Küresel iklim değişikliği tek başına bir afet değil. Küresel iklim değişikliği bir kuvvet çarpanıdır. Meteorolojik afetleri kuvvetlendiriyor. Ekolojik problemleri zorlaştırıyor. Bunlardan bir tanesi Türkiye yarı kurak bir ülke, daha kurak hale geliyor" ifadelerini kullandı.

"ISINMANIN SONUCU DAHA FAZLA ORMAN YANGINI İHTİMALİ"

Prof. Dr. Kadıoğlu, "Isınmanın sonucu olarak da daha fazla orman yangını ortaya çıkma ihtimali var. Daha fazla su kıtlığı, kuraklık, denizler de ısındığı için genleşiyor. Yükselen, genleşen su seviyesi Türkiye'nin 8 bin 800 metre kıyısı var. Bu kıyılarda da su seviyesi yükselmesi ve tuzlanma gibi problemler ortaya çıkacak. İleride şu anki mevcut problemler biraz daha kötüleşecek diye düşünmek gerekiyor. İklim değişikliği yeni bir şey ortaya çıkartmıyor. Dünya var olduğundan beri olan kuraklıkları, selleri, orman yangınlarını, çekirge istilaları, salgın hastalıklar gibi şeyleri daha da artıracak" dedi.

'SİVRİSİNEKLERDE DE ARTIŞ VAR'

Prof. Dr. Kadıoğlu, "Türkiye ısındıkça biraz daha tropiklere benzer hastalıklarda, zoonatik hastalıklar yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış oluyor. Bunun başında dünyanın en tehlikeli hayvanı sivrisineklerde bir artış var. Yılda 1 milyon insan öldüren sivrisinekler sıtma ve benzeri hastalıklara neden oluyor. Şu anda Dünya Sağlık Örgütü Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni sıtma bölgesi olarak gösteriyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde tropikal hastalıklarda artış var. İleride Türkiye daha fazla tropikal hastalık uzmanı yetiştirmek zorunda kalacak. Daha fazla tropikal hastalıklara yönelik poliklinik açmak zorunda kalacak" ifadelerini kullandı.

"HAYVANLARDAN İNSANLARA GEÇEN HASTALIKLARDA ARTIŞ BEKLENİYOR"

Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış beklendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, "Bununla beraber lyme hastalığına benzer Kırım Kongo gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıklarda artış bekleniyor. Parazitler, böcekler sıcaklıklar biraz uygun olduğu için daha erken hayata geliyorlar. Daha uzun süre hayatta kalıyorlar. Bunların lavraları daha fazla yaşıyor. Bunlar ormanların yukarılarına doğru hareket edebiliyor. Orman köylüsü ilk defa karşılaşıyor. Kuzey enlemlerindeki insanlar ilk defa karşılaştığı böcekler ve bitkiler var. Bunlara uyum sağlamak da zaman alacak. Batı Nil Virüsü gibi hastalıklar özellikle daha fazla sıkıntılı olmaya başladı. O yüzden ölü kuşlar, onlara temas etmemek, ölü kuşları yiyen kediler ve köpeklerden de insanlara geçen hastalıklar var" diye konuştu.

"SELLER, İKLİMLE DEĞİL YERLEŞİMLE ALAKALI"

Prof. Dr. Kadıoğlu sel felaketlerine ilişkin, şunları kaydetti:

"1 Ekim'de su yılı başlar, yani yağmurlar başlar. Bu su kaynakları için iyi bir şey. Su kaynakları senenin sonuna doğru düşük oluyordu. Bu da normal bir şey aslında. Şu anda yağışlar iyi ve daha da artmasını bekliyoruz. Yağışların zahmete dönüşüp dönüşmemesi insanlara bağlı bir şey.

Dereye yataklarına gidip yerleşirseniz, derenin yatağını 90 derece çevirirseniz, dereyi 3 taraftan beton tabuta aldık, tamam diye düşünürseniz, bu sizin için ölümcül olabiliyor. İstanbul'da maalesef böyle yanlış yerleşimler var. Bunlar her yağmurda sele dönüşüyor. Bu iklimle değil, daha çok yanlış ve çarpık kentleşmeyle alakalı bir durum. Eğer biz iklim değişikliğini gerçekten ciddiye alıyorsak, daha fazla dere yataklarından uzak durmamız gerekiyor."

(DHA)