Son çıkartılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ege Üniversitesi’ndeki görevinden alınan Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç ‘İhraçların ardında istibdat zihniyeti var’ diyor

Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç: İhraçların ardında istibdat zihniyeti var

Ayşegül Yetim

OHAL fırsatçılığı ve KHK’ler ile ülkenin dört bir yanında ihraçlar sürüyor. Akademi de bu süreçte en çok yara alan alanlardan bir tanesi. İhraç edilen akademisyenlerden biri olan Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker Kılınç ile ihraçların akademide yaratacağı sorunları konuştuk. Prof. Dr. Kılınç akademiye sahip çıkılması çağrısında bulunurken, demokrasinin gelişmesi için bunun ön koşul olduğunun altını çizdi.

» İhraçları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zulüm olarak değerlendiriyorum, tek kelimeyle.

» Bu ihraçların Türkiye’de bilimsel eğitime etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de bilimsel eğitim diye bir şey kalmamıştır. Çok zor artık. Öyle bir talep de yok. Öyle bir talep olduğunun kanaatinde değilim. Türkiye’de bilimsel eğitim olsun diye bir istek olduğunun da kanaatinde değilim. Bilimsel eğitimin tek taşıyıcısı biz değiliz tabii ki. Mesele sadece ihraç edilenlerin atılmasıyla ilgili değil. İhraç edilenlerin atılmasıyla bilimsel eğitim yok olmuyor, bilimsel eğitimin önkoşulu olan düşünce ve ifade özgürlüğü ortadan kaldırıldığı için bilimsel eğitim artık mümkün değil. Yoksa ihraç edilenler değil sadece akademide bilgi üretenler. Onun dışında da birçok insan var; hâlâ da var. Ama bunun koşullarını ortadan kaldırdıkları için bilimsel eğitim mümkün değil.

» Bu ihraçların arka planında neler görüyorsunuz?
Bu ihraçların arka planında bir istibdat rejimi görüyorum. Bu istibdat rejiminin izin vermeyeceği bir şey olarak bilimsel eğitim mümkün değil. Bilimsel faaliyet için eleştirel düşünce özgürlüğü, kanaat özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve bağımsız bilgi üretme hakkına sahip olmanız lazım. Şu an Türkiye’de bağımsız bilgi üretme hakkı ihlal edilmektedir. Bilgi ve kanaat üretme hakkı ihlal edildiği için , biz atıldığımız için değil ama bizim atılmamızın arkasında bu istibdat rejimi nedeniyle ortadan kalkmıştır.
» Özgürlüklerin olmadığını söylüyorsunuz. Akademik özgürlüğün olmadığı bir ülkede nasıl bir tablo öngörüyorsunuz?
Akademik özgürlüğün olmadığı bir ülkede yani eğer bağımsız bilgi üretme ortamı kaldırıldıysa esasen bağımsız kanaat alanı da ortadan kaldırılmıştır. Demokrasi zaten mümkün değil ama demokratik bir tartışma açarak toplumun değişmesine katkı sunacak dinamikler de ortadan kalkmıştır diyebilirim.

» Akademiyi savunmak için ne yapmak gerekir?
Kalanlar bilgiye sahip çıkacaklar ve o bilginin sorumluluğunu yerine getirecekler. Onu söyleyebilirim sadece. Önkoşul olarak akademinin özgürlüğünü savunmak lazım. Akademik özgürlüğün de önkoşulu gerçekten bağımsız kanaat üretme hakkı ve düşünce ve ifade özgürlüğüdür ve bağımsız bilgi üretme hakkıdır. Onların savunulması ve onun için mücadele verilmesi gerekiyor. Yani mesele sadece ihraç edilenlerin savunulması değil, tabi ki onların da savunulması gerektiğini düşünüyorum.