Kitapçıya doğru yürüyordum geçenlerde. Saint Germain Bulvarı’na geldiğimde birden yüzlerce, binlerce insanın kapatılan yolda yürüdüğünü farkettim

Kitapçıya doğru yürüyordum geçenlerde. Saint Germain Bulvarı’na geldiğimde birden yüzlerce, binlerce insanın kapatılan yolda yürüdüğünü farkettim. Grev vardı, emeklilik yasasını protesto etmek için yollara düşmüşlerdi. Liseli gençler, küçük çocuklar, emekliler, çalışanlar herkes aynı yolda, aynı amacın doğrultusunda açtıkları farklı pankartlarla yürüdüler. Çok tartışıldı liseli gençlerin okullarının kapatılıp eyleme gitmeleri ve özellikle emeklilik yaşının 62’ye çıkarılmasını daha bu yaşlarda düşünür olmaları. Ben bu yasadan değil, yasaya karşı başlattıkları eylemden bahsedeceğim.
“Onlar” ve “ben” değil, “biz” vardık ya hani, olamamışız aslında. Başka bir şehir, başka bir ülke daha doğrusu başka bir dünyada olduğumu anlattılar bana. Biber gazları, coplar yoktu, kimse kimseye şiddet uygulamadı, genç bir kız saçlarından sürüklenmedi, tekmelenmedi, sindirilmeye çalışılmadı, doğmamış bir bebek öldürülmedi. Devletle, halkın bir kısmı arasındaydı bütün sorun. Devlet bir yasa çıkarttı, halk sokaklara dökülüp bunu protesto etti. Yollar kapatıldı, trafik durdu, metrolar, trenler çalışmadı. Kimse şikayet etmedi. Polisler görevlerini yaptılar; olaylara karışmadan, devlet büyükleriyle aynı düşünmeyen insanları tekme tokat dövmeden, güç gösterisinde bulunmadan güvenliği sağladılar. Eylemciler de kimseye saldırmadı, araba ya da dükkan camları kırılmadı.
"Protesto" ülkemizde anlaşılamayan, aslında daha çok yanlış anlaşılan bir kelime ya da eylem. Sanırım sorunun kaynaklarından biri bu. Protesto bir olaya ve duruma karşı tepki göstermektir. Mesela yeni çıkan bir yasaya karşı olan insanlar bir araya gelip buna tepki gösterebilirler. Protesto etmek bazılarının düşündügü gibi gençlerin saf bir inançla ülkeyi, dünyayı değiştirmek düşüncesiyle, kanının deli aktığı yaşlarda sırf itiraz etmek için elinde pankartlar kendini sokaklara atması değildir. Bir olaya, yasaya karşı yapılan eylemler sadece gençleri içine almaz, sadece onları ilgilendirmez. Eylem yapmak, protesto etmek bir insanın anarşist olduğu anlamına gelmez. Yani Fransa’da daha geç emekli olmamak için sokağa dökülen, ömrünün çoğunu iş hayatında geçirmiş elli yaşındaki bir adamı eylem yapıyor diye anarşist olarak nitelendiremezsiniz. Ama ülkemizde tabiatı yok etme yasasına karşı yapılan bir eyleme bile “Anarşistler yollara dökülmüş sakın bulaşmayalım” ya da “Hamile kadının eylemde ne işi var?!!” gibi cümlelerle yaklaşabilen insanlar var .
Fransız kültürünün bir parçasi olan grev yapmak, protesto etmek “dayanışma” kelimesi, bizde “anarşist” tanımlamasına denk düşebiliyor maalesef. Birkaç asi genç eylemi değildir protesto, çünkü ülke sorunları, dünya sorunları hepimizi kapsar. Her yaşta insanın bir olayı ya da durumu protesto etme hakkı vardır. Bunun için genç ya da asi olmak gibi bir kural yoktur.
Ne protestocular tarafından dövülen yetkililer ne yetkililer tarafından uygulanan orantısız güç... Amaçlarından şaşan eylemler istemiyoruz artık. Çünkü anne karnında öldürülen sadece bir bebek, yerlerde sürüklenen, tekmelenen sadece genç bir kadın değil; hak ve demokrasi...
Hani daha fazla demokrasi vaad ediliyordu ya. Biz almayalım. Bu kadarı bize yetti!