2 gün önce, 4’üncü yılını geride bıraktığımız 15 Temmuz darbesinin sonuç kısmı, “neden-nasıl” aşamaları gibi soyut değil. Türkiye kalkışma sonrası gözle görülür bir şekilde değişti. “Lütuf”, “başkanlığa” uzandı. Olağanüstü Hal (OHAL) kararnameleri ile toplum ezildi, sindirildi.

İktidar, ülkeyi AKP’li olanlar ve olmayanlar diye böldü. AKP dışındakileri terörize etti, kenara ayırdı. Yargıyı sopa, güvenlik birimlerini emir eri olarak kullandı. “İltisak” kavramıyla oluşturduğu boş dosyaları gizli tanıklar ile ikna edici hale getirmeye çalıştı. Suçun şahsiliği ilkesini, evrensel hukuk kurallarından kopardı.

Tüm bunların sonucunda “güvenlik devleti” kuruldu. Güvenlik ise toplum beklentilerine değil Saray’a ve iktidara hizmet ediyor. Bu, “sultan” ve monarşisine ait bir beka! 2015 seçimlerinden bu yana rıza üretemeyen AKP, korku, baskı, zor, şiddet yöntemleri ile kitlelerin avucundan kaymasını engellemeye çalışıyor.

Bir rejim dayattı. Şimdi o rejimi, başka bir kavram ile hem korumak hem geliştirmek istiyor: Ahlak! Terör algısının sopası yargıydı. “Ahlak ve dini değerlere ilişkin dizayn”, Diyanet eliyle hayata geçiriliyor. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen “baroları bölme yasası”nda, Diyanet’in rolü açıktı!

FAİLLER NEREDE?

LGBTİ+’lar üzerinden yapılan tartışmalar ve hedef göstermeler artıyor. Üstelik bu provakatif şekilde yapılıyor. Tıpkı, İzmir’deki camilerden ezan sesi yerine Çav Bella’nın yankılanması gibi. Eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir’in tutukluluğu ile sonuçlanan olayın failleri nedense henüz yakalanamadı! Bunun bir anlamı olmalı.

BÖYLE BİR ŞEYİ KİMSE PAYLAŞMAZ!

“Ezandakine” benzer bir olay, “sözde bir LGBTİ+ grubu olan” Türkiye LGBTİ Birliği isimli bir hesaptan yapılan paylaşım sonrasında yaşandı. Söz konusu Twitter hesabı, İslam peygamberini, bir deve üzerinde, arkasındaki kız çocuğu ile gösterip bu yolla pedofiliye dikkat çekiyordu.

Hesap yeniydi. Açıldığı andan itibaren dini değerleri hedef almıştı. Uyarıldı ve kim tarafından kullanıldığı soruldu, provokatif paylaşımlarını kaldırması istendi. Sonunda beklenen infial ortamı oluştu. “ResulullahaHakaretAffedilmez” tagları açıldı, nefret LGBTİ+’lara ve gruplarına yöneldi.

DOSYA ÖNÜMÜZE GELECEK Mİ?

Kampanyaya dönüşen tepkiyi “etik ve milli” hesaplar organize edip düğmeye bastı: “Dibini dövdüren sefih ve sapkın topluluk, LGBT çatısında yüce İslam’a ve onun kıymetli pir-ü pak peygamberine saldırılar yapıyor. Çukurdan daha aşağılık haysiyetsizler ülkemizde hiçbir zaman yer bulamayacağının bilincindeler, azgınlıkları bu yüzden!”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, infialden kısa bir süre sonra dikkat çekici bir tweet attı: “Peygamber Efendimize hakaret eden pislik alındı…” Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de yaptığı paylaşımda; “Peygamber Efendimize (sas) dil uzatan müfteri için hesap vakti” ifadelerini kullandı.

Kaos GL ise önemli bir açıklamada bulundu: “Derneğimiz adına sahte hesap oluşturulup paylaşımda bulunan kişiler hakkında savcılığa suç duyurusu yaptık.” Şimdi, camide Çav Bella provokasyonunu kimin yaptığını öğrenmek gibi bu kişi ya da kişilerin dosyasını görmek önem taşıyor! Biraz daha geriye gidelim; kamuoyu Gezi’de hâlâ Kabataş Camii’nde bira içildiğini gösteren kayıtları bekliyor!

Türkiye’de saygının yanı sıra “provokasyona azami dikkat” ve konjonktür gereği kimse böyle eylemlerde bulunmaz. Yine de diyelim ki; bu paylaşımlar dini değerleri ayaklar altına almak için yapıldı. Böyle ise bile, münferit hadiselerden ve sahte hesaplar üzerinden bir fırsat yaratıp toplulukları hedef almak iyi niyetle açıklanamaz. Öte yandan Türk-İslam sentezinin, “kıvrak zekasını”, Madımak, Maraş, Çorum katliamlarından tanıyoruz. Bunlar son derece tehlikeli girişimler!

TERÖR BİTTİ, AHLAK VAR!

İktidar, “İstanbul Sözleşmesi gibi” kadınlar, yeniden tanımlamak istediği istismar ve şiddet kavramları gibi, LGBTİ+’lar üzerinden de yeni bir gerginlik sahası açmayı planlıyor. İster istemez akıllara, “Terör operasyonları bitti sıra ‘ahlak’ operasyonlarına mı sıra geldi, bunun için fırsat mı kollanıyor?” soruları geliyor. Ahlak operasyonları demişken, çelişkiler üzerinden, “Bu nasıl ahlak?” diye de sormak lazım.

Sahi, neden çocuklar istismar edilirken susuyor, daha çok kadın öldürülsün diye, uluslararası sözleşmeleri iptal etmek için çığlıklar atıyorsunuz? “Abdülhamit rahatsız olmasın diye” türbesi önündeki demiryoluna keçe döşeyip tren kazalarında kanları raylara akan evlatları için kahrolan aileleri nasıl oluyor da darp ettiriyorsunuz?

Ahlaklı olan; çöpte ekmek arayanlar yarattığınız ülkede, jakuzide halkı “fakirler” diye aşağılayan, pirzolanın kemiğine peçete yerine para saran il başkanlarınız mı? Hassasiyetler… Ahlak… Bir yerde ne eksikse en çok onlar dillendirilir!