Pudding Shop

Birkaç ay önce çıkan bir kitap İstanbul’un güzel zamanlarından kült bir mekânı yeniden aklıma düşürdü. Maya Yayınları tarafından basılan Kerim Kuvetli imzalı Pudding Shop adlı (adına rağmen konuyu bir iki başlığa sığdıran, geri kalan kısımlarda dünya ve memleket tarihine dair bir panorama çizen) kitap “büyülü bir yolculuğun hikâyesi” alt başlığını taşıyor.

Sonraki kuşaklar başka mecralardan anımsayabilir Pudding Shop’u: örneğin Midnight Express filminde Billy Hayes’in polislerle konuştuğu ve uyuşturucuyu satın aldığını söylediği yerdi. Jörg Fauser’in kült kitabı “Hammadde”de de adı geçer. Ayrıca BBC’nin 1989 tarihli bir belgeselinde de yer almıştı. Tabii o günleri yaşayan bizim gençler için anlamı bambaşka.

Altmışlı yıllarda ergenlik günlerini yeni geride bırakan kuşak, doğunun gizemli topraklarına seyahat etmek istiyordu. Kanaat önderleri gezegenin en kadim bilgilerinin oralarda olduğunu söylemişti. Hippilerin aradıklarını bulacaklarına inandıkları yer Katmandu Cennet Vadisi idi. Bu ruhani seyahati yapabilmek için bir hippi rotasına ihtiyaçları vardı; bir de para tabii...

Uçak seferleri zenginler içindi, oysa konforsuz Magic Bus firması işi 100 dolara hallediyordu. Londra’nın Piccadilly Circus’undan harekete eden otobüs Amsterdam’ın Dam Meydanı’na uğruyor, Bulgaristan üzerinden İstanbul’a geliyordu. Ama asıl yolculuk bundan sonra başlıyordu, çünkü hedefe ulaşmak için arada İran, Afganistan, Pakistan ve Hindistan durakları vardı. Geçtikleri yerlerde onları toplumun ahlakını bozmakla suçlayanlar azımsanacak sayıda değildi. Tahmini olarak üç haftayı buluyordu bu macera. Komünal ruhlu gençler tulum içinde dışarıda uyuyabiliyor, en ucuz yerlerde yemek yiyebiliyorlardı.

1965 ile 1979 arası hippilerin İstanbul’da en yoğun görüldüğü tarih aralığı. Bizim gençler onlardan çok etkilenmişti; en çok da giyim tarzı ve müziklerini taklit etmişlerdi. Konaklamada önemli ayak İstanbul. Parası tükenenler, cüzdanını kaybedenler Sultanahmet Parkı’nda yatıyor; devam edebilmek için yanlarında getirdikleri tütsü, kolye, bilezik, gitar gibi eşyaları satıyorlardı.

***

Bu süreçte hafızalarına en çok kazınan mekân Lale Pastanesi olmuştu. 1957 yılından beri hizmet veren pastane, kırklı yıllarda Anadolu’dan göçen Çolpan ailesi (baba Ahmet ve oğullar İdris ile Namık) tarafından açılmıştı. Ahmet Bey buradan önce bir süre Ali Muhittin Hacı Bekir’de çalışmıştı. Hippiler burayı, burası da hippileri çok sevmişti. Hippi Kralı Yener, Hippi kraliçesi Perihan’ın saldığı nam bir yana; eski başkan Bill Clinton bile buraya uğramıştı. Önceleri içkisiz olan mekân onları mutlu etmek için içki vermeye başlamıştı. Ancak hippiler buranın adını telaffuz etmekte zorlanıyor, Pudding Shop diyorlardı. O kadar benimsenmişti ki isim, mekân tabela değiştirmişti. Burası hippiler için sadece vazgeçilmez bir buluşma noktası değil, aynı zamanda haberleşme merkeziydi. Girişte sağ tarafa yerleştirilen koca pano gençlerin üzerine bıraktığı not parçalarıyla doluydu. Çocuklarından uzun süre haber alamayanlar aileler bile konsolosluklar vasıtasıyla bu panoya not bırakıyor, hatta posta yoluyla para gönderiyorlardı. Magic Bus biletleri de satılmaya başlamıştı.

Otobüsler tıklım tıklım olduğundan dükkândan sandalye verildiği, otobüsün koridorunda oturarak gidildiği, aylar sonra dönüp sandalyenin iade edildiği anlatılır. Mekânın iyi kalpli sahibi parasız kalan gençlere yiyecek hatta borç para veriyordu. Bu da eskimeyen bir vefanın oluşmasına neden oluyordu. Yıllar sonra gelip borcunu ödeyenler vardı.

Burası artık bir restoran ama hala puding satıyor. Ve halen günümüzün emekli hippileri, yıllar sonra İstanbul’a geldiklerinde buraya uğramayı ihmal etmiyor. Ancak bir gerçek var ki; bu tarih bir Pudding Shop daha üretmeyecek.