Pülümür’ün hışırtısı HES’lere karşı

HASAN AYDIN

Son yıllarda Dersim üzerine birçok çalışma hazırlandı ve yayımlandı. Her ortaya çıkan, oluşturulan kaynak belleğimizi biraz daha tazelerken, perdeler de biraz daha aralanmış oldu. Gerek etnik yapısı, inancı, sosyal yaşamı gerekse kültürü, tarihi, demografik yapısıyla kadim bir coğrafya olan Dersim ve özelinde ilçeleri üzerine hâlâ söylenecek çok söz var. Doç. Dr. Şükrü Arslan’ın Dersim’in en küçük ilçesi ‘Pülümür’ üzerine derlediği bu çalışmanın önemli bir eksikliği tamamlandığını söyleyebiliriz. Kendisi de eserin sunuş bölümünde bu eserin önemli bir eksikliği gidermiş olabileceğini ancak henüz söylenmeyen, araştırılmayan, yazılmayan birçok çalışmanın olduğunun altını çiziyor.

Dersim’de ve Pülümür özelinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi devlet idaresinin işleyişi, demografik gelgitleri, mekanın üretimi ve yeniden üretim konuları, sosyo-ekonomik nedenleri, günümüzde tartışılan ve karşı mücadelesi verilen HES’leri, üzerinde pek konuşul(a)mayan YİBO’ların militarist bir yapıya bürünme süreçleri ve asimilasyon politikalarına olan katkıları, katliam tecrübeleri, 1970’lerden sonraki sistem karşıtı politik hareketlenmeleri gibi konular çalışmanın önemli noktalarından yalnızca birkaçı. Çalışmanın çok önemli iki ayrı özelliği var. Bu özelliklerden ilki eserde anadilde yazılan iki Zazaca çalışmanın yer alması unsurudur ki Şükrü Arslan tamamen anadilde yazılacak çalışmaları artık daha fazla görmenin ve okumanın zamanının geldiğini daha eserin başında dile getiriyor. Diğer önemli unsur ise çalışmanın 17 Ağustos 1938’de Pülümür Deresi’nde katledilen 16 Dersimli kanaat önderinin de anılarına ithaf edilmiş olması.

Eserin ilk bölümlerinde Pülümür’deki ilk yerleşim alanlarından tutun, ismini nerden aldığına, tarihsel süreç içerisinde hangi vilayet ve sancaklara bağlandığına/ayrıldığına, hangi etnik unsurların yaşadığına kadar önemli detaylar yer alıyor. Osmanlı’daki idari yapısını ve işleyişini belgelerden, özellikle salnamelerden yararlanarak ve tablolaştırarak aktarması eserin daha sade ve kolay anlaşılmasını sağlıyor. Böylelikle akademiyle ilgilenen/ilgilenmeyen herkesin bir roman tadında Pülümür’e dair ‘gerçekleri’ okuyabileceğini ve ondan epey bilgi edinebileceğini düşünüyorum.

Kitabı okurken oldukça farklı duygular yaşayabilirsiniz. Örneğin Cemal Süreya’nın Pülümürlü kimsesizliğini okurken/yaşarken bir hüzün konabilir yüreğinize. Daha o hüznü kovamadan bir gün apansız katledilip derelere atılan, bir gün yine apansız yük vagonlarına tıka basa doldurulan Dersim/Pülümür halkının götürülüp çok uzaklarda öylece tenhaya bırakılmasını, yaşadıklarını okurken sürgünün ve tarifsizliğinin verdiği acı ile beraber bir kızgınlık gelip yerleşebilir ruhunuza. Ya da Birinci Dünya Savaşı döneminde Pülümür’de milis örgütlenmeleri konusunu bir fotoğraf okuması üzerinden oldukça başarılı bir şekilde aktaran çalışmayı ilk defa okurken bir şaşkınlığa bürünebilirsiniz.

pulumur-un-hisirtisi-hes-lere-karsi-168508-1.‘Pülümür’ kitabının bu yazılanlardan ibaret olduğunu düşünüyorsanız yanıldığınızı baştan belirteyim. Bu değerli çalışmada Pülümür’ün tarihini, coğrafyasını, sosyal yaşamının, idaresini okumakla kalmayacaksınız. Pülümür’de günümüzde hala yansımaları görülen aşiret topluluklarının varlığını, devletle ilişkilerini/ilişkisizliklerini, neden hep bir ‘hassas bölge’ olarak görüldüğünü ve bunun sonuçlarını, günümüzde gittikçe güçlenen diasporasını ve çalışmalarını, aydınların buna katkılarının yanı sıra bir deprem bölgesi olarak fay hatlarını ve kendine özgü el sanatlarına kadar ‘Pülümür’ü okuyacaksınız.

Özetle otuza yakın ve her biri kendi alanında önemli çalışmalarda bulunmuş akademisyenin, araştırmacının katkılarıyla ortaya çıkan ve Doç. Dr. Şükrü Arslan tarafından büyük emekle derlenen bu eserin bundan sonraki süreçte de gerek Dersim gerekse ilçeleri üzerine hazırlanacak çalışmalar için bir kılavuz kitabı olarak değerlendirileceğinden ve başucu kaynaklarından biri olabileceğinden hiç şüpheniz olmasın. Dersim üzerine bölgesel anlamda bir ilk çalışma olan Pülümür’ü bir serinin ilk eseri olarak görüyor ve sıranın Dersim’in diğer ilçelerinde (Mazgirt, Ovacık, Hozat, Çemişgezek, Nazimiye ve Pertek) olduğunu düşünüyorum. Pülümür’ü okuduktan sonra diğer ilçeler üzerinde de böylesine güzel çalışmaları ortaya çıkaracak araştırmacıların özellikle akademisyenlerin çalışmalarını da okumak için umarım uzun süre beklemeyiz.