Puslu bugüne bakış
Kenyalı sanatçı Cyrus Kabiru, yapıtlarıyla hastalıklar, yoksulluk, sertleşen politik atmosfer, savaşlar ve yaşamını yitiren insanlara dikkat çekiyor.
Deniz Burak BAYRAK
Gözlerinizi yaşama açtığınız yerin Kenya’nın ücra bir köşesinde, yoksullukla hemhal olmuş, karşısında büyük bir çöplüğün olduğu bir ev olduğunu düşünün. Bu yoksulluk ve çöp yığınlarının sizi bir sanatçıya dönüştürecek motivasyonun kaynağı olacağı gelir mi aklınıza?
İşte o sanatçı, Kenyalı Afrofütürist Cyrus Kabiru’nun ta kendisi. Kabiru, Summart’ta açılan ‘World Nowadays’ ile İstanbul’a geldi; ayrıca sanatçının İstanbul’daki ilk kişisel sergisi.
Kabiru eserlerinin ilhamını ve kavramsal çerçevesini BirGün’e anlattı.
Sergi; Kabiru’nun ürettiği kasklardan, C-Stunners adını verdiği gözlüklerden ve yerleştirmelerden oluşuyor. İşlerin üretimi sanatçının çocukluk dönemine tarihleniyor. Biz de Kabiru’yla geçmişe uzanıyoruz. Kabiru’nun babasının el becerisi oldukça yüksekmiş. Onun el yeteneği de oradan geliyor. Hatta sanatçının diğer adı Svahili dilinde ‘el becerisi yüksek insan’ anlamını taşıyor. Çıkış noktası ise babasının gözlükleri. Cyrus’un fazlaca meraklı olduğu gözlükler bunlar. “Bir gün kendine gözlük yapabileceğin ya da alabileceğin zaman gözlüğün olur. Benimkine dokunma” diyen babasının gözlüklerini kırmasıyla hikâye başlıyor. “Bu olay evden atılmama neden oldu” diyor Kabiru.
YANINDAN GEÇTİĞİMİZ NESNELER
Cyrus ve ailesi Nairobi’nin doğusunda -batısına göre oldukça fakir bölgede- yaşıyor. Batı müthiş bir tüketim içerisindeyken, doğuda yaşayanlara sadece bu tüketimin tortusu kalıyor. Bir yerde her şeyi satın alabilen bir grup varken öte yanda onların atıklarıyla baş başa kalmak durumunda olan bir sosyal sınıfa mensup olanlar var. Doğduğu ev de büyük bir çöplüğün tam karşısında. Zaten doğduğu günden beri bu malzemeyi görüyor. Tek fark bizim gördüğümüz gibi bakmıyor. Bunları dönüştürebileceğine inanıyor. Okuduğu yıllar boyunca resimler yapıyor; öğretmeni ödev veriyor, o ise başka bir şeyle uğraşıp bir heykel ortaya çıkarıyor. Kendisini ‘sanatçı’ yerine ‘kötü bir öğrenci’ olarak tanımlıyor. Cyrus’un şimdi gururla anlattığı şey bu: Kötü bir öğrenciyken şimdi öğrenciler yetiştiren bir öğretmen olmak.
Cyrus’un üretim araçları doğal ve atık malzemeler. Yanından geçip gideceğimiz her nesne, her kalıntı onun sanatında hayat buluyor. Onun işleri bize Summart’ın ev sahipliği yaptığı bir önceki sergiyi, Onur Kaymak’ın Gölgemdeki Anı(t)lar sergisinde ürettiği işleri hatırlattı. Onur, füzenle ürettiği çizimlerinde nasıl yanından geçip gittiğimiz ama belki de büyük hikâyeler barındıran nesneleri füzenle kağıda yansıtıyorsa Cyrus bunları somut birer senteze dönüştürmüş. Cyrus’un hikâyesinin farkı ise üretimlerinin ve sürecin onun çocukluğuyla ilintili olması. Sergide gördüğümüz kasklar bugünün puslu dünyasıyla ilgili. Kol gezen hastalıklar, kötü politikalar ve politikacılar, gittikçe sertleşen bir atmosfer, her coğrafyada yaşanan savaşlar, ölen binlerce insan…
Biz bunları buradan işitirken Cyrus Kenya’dan kulak veriyor yaşananlara. “Aslında bu kasklar aracılığıyla kendimi saydıklarımızdan koruyacak bir şey yaratıyorum. Kaskları başıma taktığım zaman kendimi bütün bu kötülüklerden koruduğumu düşünüyorum” diyor. Bir köşede ilginç bir bisiklet dikkatimizi çekiyor. Adı ‘Black Mamba’. Kenya’da bisiklet kullanımı çok yaygın; bisiklet ana ulaşım aracı hatta. Black Mamba ise bisikletlerin genel ismi. Siyah, demir döküm, ağır bisikletler aslında. Motorlu taşıtların artışıyla Black Mamba’lar yollardan çekilince Cyrus bunun üzerine düşünmeye başlıyor. Onun bütün işleri tüketim alışkanlıklarımız üzerine düşünmemizi bekliyor. ‘C-Stunners’ adını verdiği gözlüklerle de birleştiriyor bu gayreti. Her işi birbiriyle bağlantılıyken galerideki her iş de Cyrus’un hayat hikâyesiyle bağlantılı. Cyrus ile konuşurken onun köklerine çok bağlı bir sanatçı olduğunu anlıyoruz. Oranın çöplerine maruz kalarak sanat yolculuğuna minik adımlar atan sanatçı için “Neden hâlâ Nairobi’de yaşıyor?” sorusunun zannediyoruz ki yanıtı bu bağlılık. Amerika’nın çöpleriyle bu işleri üretseydi ne kadar samimi olurdu sorusunu kendimize sorarak ayrılıyoruz Summart’tan. Bir de gözlük kullanıp kullanmadığını… Gülerek “Hayır” diye yanıtlıyor. Sergi 30 Kasım’a kadar açık.