Rusya’yla Ukrayna arasında barış görüşmeleri sürerken, bir yandan da sanki savaş bitmiş, sıra sorumlusu olarak görülen Putin’in cezalandırılmasına gelmiş gibi tehlikeli bir tartışma sürüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Biden’ın çeşitli vesilelerle “kasap”, “katil diktatör” ve “savaş suçlusu” olarak tanımladığı Putin hakkındaki “Bu adam yerinde kalamaz!” ifadesini düzeltmeye çalışırken, “Rusya’da ya da başka bir yerde yönetimi değiştirmeyi hedefleyen bir stratejisi”nin olmadığını açıklamıştı. Ancak batı ittifakının çeşitli merkezlerinde tartışılan çeşitli “çözüm önerileri”, Biden’ın sözlerinin basit bir “dil sürçmesi” olmadığını gösteriyor.

Rusya’nın geleceğine ilişkin bu “çözüm” tartışmaları Putin’e suikast, bir uluslararası mahkemede “savaş suçlusu” olarak yargılanması gibi seçenekleri içeriyor. Bir yandan barış görüşmeleri sürerken bunları tartışanlar şu anda ya da geçmişte önemli siyasi sorumluluklar almış devlet adamları, hukukçuların ve bilim insanları. Batı dünyasının “saygın” insanlarının Putin’in ve Rusya’nın geleceğine ilişkin kamuoyuna da yansıtılan çözüm tartışmaları, iki ülke arasında bir barış olsa bile bunun çok uzun sürmeyebileceğine dair güçlü ipuçları içeriyor.

Bu çözüm arayışlarından birini Amerikalı Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham dile getirmişti. Sosyal medya aracılığıyla tüm dünyaya “Rusya’da bir Brutus yok mu? Rus ordusu içinde başarılı olabilecek bir Albay Stauffenberg yok mu?” diye seslenen Senatör, bunu yapmadan önce de Senato’ya Putin ve üst düzey askeri sorumluların hepsinin “savaş suçlusu” olarak yargılanmasını hedefleyen bir önerge sunmuştu.

***

Graham, bir yandan Roma İmparatoru Cezar’ın ölümüyle sonuçlanan suikastın baş aktörü Brutus’a ya da Hitler’e başarısız suikastın sorumlularından Stauffenberg’e, tabii bu kez başarılı olması koşuluyla, özlemini dile getirirken, bir yandan da bir “mahkeme” yani “yargılanma” çağrısında bulunmasının saçmalığını farkedip, sözlerini “Putin hapse atılmalı!” diyerek düzeltmeye çalıştı. Ancak Putin’e karşı böyle bir yargı sürecinin başlayabilmesi için Brutus ya da bu kez başarılı olacak Stauffenberg’lerin gerektiği ortada.

Hem 20 yıldır senatörlük yapan, bu süre içinde zaman zaman ABD Başkanlığı’na aday olmaya bile kalkışan Graham’ın, hem de Biden’ın sözleri, en azından Washington’un yürüyen barış görüşmelerine saygılı olmadıklarını gösteriyor. Yoksa barış istemiyorlar mı?

Bu arada ilk bakışta daha uygarca görülen bir “çözüm” önerisi de Atlantik Okyanusu’nun diğer yakasından geldi. Londra merkezli Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden ya da diğer adıyla Chatham House’den gelen bu öneri de sonuç itibarıyla barış görüşmelerinden sonuç alınmasını zorlaştırıyor.

Birleşik Krallık eski başbakanlarından, İşçi Partili Gordon Brown’ın öncülüğünde 40’a yakın tanınmış ismin imzasıyla duyurulan bu çağrıda Putin’in “olağanüstü bir mahkeme” tarafından yargılanması isteniyor. Çok sayıda tanınmış uluslararası hukukçu akademisyenin imzaladığı bu çağrıya Ukrayna Dışişleri Bakanı da katılmış, şimdilik başka aktif politikacı ve devlet adamı yok.

Ancak mevcut uluslararası hukuk böyle bir mahkeme kurulmasına olanak tanımıyor. Birleşmiş Milletler’in böyle bir olağanüstü mahkemeye meşruiyet vermesi mümkün değil, çünkü Rusya’nın veto hakkı var. Çin’in de bunu desteklemesi mümkün görünmüyor.

***

Bunun Hollanda’nın Lahey kentindeki Uluslararası Ceza Mahkemesi bünyesinde gerçekleşmesi de mümkün değil. Gerçi bu arada bu mahkemenin Başsavcısı Kerim Han’ın da “savaş suçları” ve “insanlığa karşı suçlar”ı içeren bir soruşturma başlattığı biliniyor. Ancak Rusya başından beri bu mahkemeyi kabul eden ülkeler arasında yer almıyordu. Dolayısıyla bu mahkeme Putin’i ya da bir başka Rus vatandaşını yargılayamaz.

Eski Başbakan Brown’ın liderliğindek önerilen “uluslararası olağanüstü mahkeme” ancak II. Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi Almanyası’nın önde gelen yöneticilerinin bir bölümünü yargılayıp, cezalandıran Nürnberg Mahmekesi gibi bir mahkeme olabilir. Yani savaşı kazanan ülkeler tarafından kurulacak bir mahkeme. Nürnberg Mahkemeleri’nin yaşayan başsavcılarından 103 yaşındaki Benjamin Ferencz’in de bu çağrıyı imzalayanlar arasında olması tabii ki tesadüf değil.

Bu savaşın Rusya’nın topyekün yenilgisiyle sonuçlanması mümkün değil. Rusya yönetiminin bu durumda nükleer silahları devreye sokup, bir dünya savaşına evrilecek adımlar atabileceğini artık biliyoruz. Peki bir yandan barış görüşmeleri sürerken, diğer yandan konumları itibarıyla ciddiye alınması gereken bu insanların kapalı kapılar arkasında değil, orta yerde yaptıkları bu tartışmanın hedefi ne olabilir?

Görüşme masasında karşısında oturan tarafın arkasındaki güçlerin kendisi için Sezar ve belki de Saddam ve hatta Kaddafi ya da Miloseviç gibi bir son düşünen, en iyi ihtimalle “müebbet hapis” öngördüğünü gören Putin’i daha büyük çılgınlıklara mı itmek istiyorlar?

***

İlginçtir. Londra’dan gelen önerinin sahibi Brown, Birleşik Krallık’ı Irak’ta nükleer silahlar yalanıyla ABD’nin yanında artık uluslararası hukukun ağır bir ihlali olarak herkes tarafından kabul edilen Körfez Savaşı’na sokan Tony Blair hükümetinde bakan olarak görevliydi. Üstelik daha sonra bu nükleer silah yalanını da, Başbakan Blair’in açıkça yalan söylediğini açıkça kabul etmişti. O yalanlardan, ihlallerden dolayı kimse yargılanmadı. Şimdi kalkıp, başkalarına akıl veriyor.

Ya Amerikalılar? Daha bir yıl önce seçimi kaybettiğini kabul etmeyen eski başkan, tüm dünyanın gözü önünde darbeye kalkıştı. Amerikan demokrasisinin merkezinde insanlar öldü bu nedenle. Kendisi hala serbestçe ortalıkta dolaşıyor, önümüzdeki dönem yeniden başkan olmayı hedefliyor üstelik. Bu adamın partisinden bir senatör ya da ondan bunun hesabını sormaya cesaret edemeyen bir başkan, kalkmış dünyanın bir başka yerine adalet getirmeye kalkışıyor.
Bu savaşın tek bir sorumlusu yok.

***

Ancak her iki taraftan binlerce askerin, Ukrayna’dan binlerce sivilin ölümüne, Ukrayna’nın birçok kentini, enerji altyapısını, doğasını büyük ölçüde tahrip eden, milyonlarca insanın evinden barkından kopmasına ve iki halk arasında kuşaklar boyunca sürecek bir düşmanlığa neden olan bu savaşın birinci sorumlusu elbette Putin.

Bunların hesabını vermesi gerekiyor. Ama bunun hesabını ancak Rusya’nın halkları sorabilir. Umarız günü gelir sorulur. Tabii aynı şekilde Ukrayna’yı da böyle bir savaşın hedefi haline getirenlerin de hesap vermesi gerekir ama bunun çok zor olduğunu biliyoruz.

Ama şu anda her an bir dünya savaşına dönüşme potansiyeli taşıyan bir savaş var.

Bu savaşın insanlığa yeni perspektifler sunabilecek devrimci atılımlara yol açması gibi bir durum da sözkonusu değil.

Savaşın bu temposuyla sürmesi halinde bile dünyanın birçok yerinde yoksul halkların açlıkla, daha büyük yoksulluklarla karşılaşacağını biliyoruz.
O nedenle “en kötü barış, savaştan iyidir.”

Dünya halklarının talebi de öyle: Acil barış.